29 Şubat 2016 Pazartesi

Ailenizin Kaderini Yaşamak



Hipnoz, bilinçaltı çalışmaları, düşünce kalıplarını dönüştürme çalışmaları, enerji blokajları, ve geçmiş yaşam terapisi (regresyon)....

Kişisel gelişim konularına ilgi duyuyorsanız, bu çalışmaları mutlaka duymuş veya belki de denemişsinizdir.

Benim de kişisel danışmanlık seanslarımda uyguladığım bu çalışmaların büyük bir çoğunluğunda danışanlarımın 5-6 yaşlarında, hatta kimi zaman daha ufak yaşlarda yaşadığı bir takım olaylar ve duyduğu bir takım sözlerin etkisi altında kalarak, erişkinlik devresinde, bu deneyimlerini olumsuz bir düşünce kodu haline dönüştürerek, tüm hayatlarını da bu olumsuz düşünce kod ve kalıplarının etkisi altında yaşamış olduklarını danışanlarımla birlikte çalışma sürecinde farkediyoruz.

Özellikle, ilişkiler alanında, anne-babanın ilişki modeli, kurdukları diyaloglar, her ne kadar biz çocuklar tarafından anlaşılmadığını düşünsek de, bu enerji çalışmalarını uyguladığımızda,  danışanlarımın bundan 20 sene önce duymuş olduğu tek bir olumsuz lafı alıp kaydetmiş olduğunu görüyoruz. İşin ilginç tarafı danışanlar, söz konusu anılarının üzerini öyle bir örtüyorlar ki, bu anıları yüzeye çıktığında kendileri de  "nerden aklıma geldi şimdi bu!!!" diyerek şaşkınlık içerisinde kalıyorlar.

Bu da demek oluyor ki, bizim çocuklarımızın yanında söylediğimiz herşey ama herşey, onlar tarafından algılanıyor ve zihinlerine kaydediliyor ve ardından yıllar içerisinde şahit olunan bu sözler, anılar ve tutumların her birinin üzeri örtülüyor ve unutuluyor, ama etkileri bu kişilerin hayatlarında yaşadıkları mevcut mutsuzluklara yol açacak şekilde son derece güncel ve aktif bir şekilde gözlemlenebiliyor.

Bu kalıplar nelere mi sebep olabiliyor? Mutsuz ilişkiler, hatta ilişki dahi kuramama, özgüven düşüklüğü, daima bir kusur işlediğinizin, ve yetersiz olduğunuza dair kök inanç, sevgi alış-verişinde blokajlar, kimi zaman fiziksel rahatsızlıklar, eğer aile maddi zorluk içine düşmüşse, bolluk-bereket akışında blokaj gibi durumlar..Hani derler ya "ailesinin kaderini yaşıyor", "kızlar babasına benzeyen erkeklere, erkekler de annelerine benzeyen kadınlara aşık olur", işte bu sözlerin her biri aslında, kişinin çoğunlukla ailesinden gördüğü şeyleri, farketmeksizin, erişkinlik hayatında da tekrarlıyor olmasından kaynaklanır. Batıl inancı olan kişiler, bazı durumlarda, bazı ailelerin "lanetli" olduğunu bile iddia ederler, oysa ki durum sadece nesilden nesile aynı olumsuz düşünce kalıplarının geçmesi ve bu kalıpların kırılamamasıdır.

Şimdi düşünebilirsiniz, ben hayatımı, farkında olmadığım, çocukluğumda duyduğum gördüğüm, şeylere göre mi yaşıyorum? Size güzel bir cevap vermek isterdim, ama cevabım, çoğunlukla malesef, evet öyle ...

Ancak hemen umutsuzluğa kapılmayın, kendileriyle çalışan, iç sesleri ile yakın bağlantı içerisinde olan ve belli bir farkındalık seviyesine ulaşmış kişiler elbette bu kalıpları farkedip, kırabilir ve kendi kişisel güçlerini yeniden keşfederek, bembeyaz bir sayfa ile hayatlarını istedikleri gibi yönlendirebilir ve yaratabilirler, üstelik, bu niyet eden, bu konuda çalışan herkes için kısa süre içerisinde mümkün olabilir!

Hal böyle olunca, çocuklarımıza karşı sorumluluğumuz daha da önem kazanıyor, belki bizler bu kalıpları ailemizden aldık ve şimdi dönüştürmeye çalışıyoruz, ancak çocukların zihinleri tertemiz, sezgileri ise son derece güçlüdür, bu nedenle çocuklarınızın yanında girdiğiniz diyaloglara dikkat edin, onlara asla bir şeyi  yapamayacaklarını veya yetersiz olduklarını düşünecekleri şeyler söylemeyin, aksine, çocukları yaratıcılıkları ve yapabilecekleri konusunda yüreklendirin ve en önemlisi de onlara iyi ve güzel şeylere odaklanırlarsa, odaklandıkları o şeyin mutlaka olacağını aşılayın.

Sevgilerimle



25 Şubat 2016 Perşembe

İnsanlar Hayatımızdan Neden Gider?



Hayatınıza aldığınız kişileri neye göre seçiyorsunuz? Siz düşünedurun, ben de bu esnada sizinle gözlemlerimi paylaşayım.

Özellikle, eş, sevgili gibi özel ilişkilerimiz ile yakın dostlarımızı çoğunlukla doğru zamanda, doğru ihtiyacımızı karşıladıkları için seçiyoruz, ve bunu da farketmeden yapıyoruz.

Kimi zaman çok yalnız hissettiğimizde, yalnızlığımızı giderdiği için, kimi zaman korunmasız hissettiğimizde, bizi güvende hissettirdiği için, bazen madden zor durumda olduğumuzda bizi destekleyebildiği için, bazen sadece yanımızda "güzel/şık durduğu" için, bazen problem çözmeyi sevdiğimiz , ve O'nun da çözebileceğimizi inandığımız problemleri olduğu için ve bu şekilde kendimizi iyi ve başarılı hissetmek için, çoğu zaman dertlerimizi akıtacak bir kuyu aradığımız için seçiyoruz.

Ben size bu yaptıklarımız kötüdür demiyorum, bu yazının konusu doğru, yanlış veya iyi, kötü değil..neyin neden olduğunu anlayabilmek için bir ipucu..

Karnınız acıktığında ne yaparsanız, tabii ki midenizin ihtiyacına en uygun yemeği yersiniz; karnınız doyduktan sonra, hala o yemeğe aynı istekle bakabilir misiniz? Elbette ki hayır...taa ki yine acıkana kadar.

Bu biraz uçlarda bir örnek olmakla beraber, ilişkilerinizi de ruhsal açlıklarınızı, eksikliklerinizi tamamlamak hedefiyle seçerseniz ki çoğu zaman farkında olmadan tam da böyle yaparız, bir süre sonra, karşımızdakinin stokları tükenince veya bizim eksikliğimiz veya açlığımız tamamlanınca, veya bambaşka açlıklarımız ve eksiklerimiz ortaya çıkınca, o kişinin de hayatımızdaki görevi bitmiş demektir.. Siz ne kadar da o kişinin hayatınızda kalması için direnseniz de, evren sizin duygularınıza doğrudan cevap verir, siz o kişiyi bir ihtiyaç doğrultusunda hayatınıza çekmiştiniz, ve o ihtiyaç bitince, başka ihtiyaçlar doğunca, bununla paralel olarak, çekim yasası devreye girer, ve bu kişi "yüzeyde görünen" bir sebepten dolayı hayatınızdan gider.

Hayatınızda dönem dönem "temizlik" yaptığınız, bir çok insanı kaybettiğiniz, bir çok yeni insanla tanıştığınız ve hayatınıza kabul ettiğiniz dönemler olmuştur, bu dönemlerinize bir bakın, değişen tek şey sadece sizin hayat duruşunuz, hayat görüşünüz ve buna bağlı olarak akışın getirisidir ve aslında bu daima hayrınıza gelişen bir süreçtir, çünkü zamanla siz de kendinizi ruhen geliştirmişsinizdir.

Kimi zaman bu temizlikler o kadar sıklaşır ki, siz de artık kalıcı bir dostun, eşin arayışına girersiniz, işte size vereceğim ipucu bu, hayatınızdaki kişilerin seyirlik değil ömürlük olmasını temin etmek sizin elinizde, siz ne kadar kendi kendinizi, tamamlarsanız, ve tam olmak için başka birine ihtiyaç duyma halinden çıkarsanız, hayatınıza gelecek her bir kişi de, sizi tamamlamak için yoldaş olmak üzere gelecektir.

Bu konular hakkında 20 Mart 2016 tarihinde gerçekleştireceğim Aşka'a Davet Atölyesinde daha detaylı konuşacağız.

Yerimiz sınırlı, kaydınızı hemen yaptırın; iletişim için fitsoulfitmind@gmail.com

Sevgilerimle







24 Şubat 2016 Çarşamba

Hiç Bir Kaygınız Olmasaydı?- Bir Niyet Çalışması


Mucizevi bir iksir olsa, içtiğinizde tüm korku ve kaygılarınızı siliverse, hayatınız nasıl değişirdi, hayatınızı nasıl yaşardınız?

Bir kaç dakika bunun üzerinde düşünün ve hatta kağıda dökün..

Bir şeyleri yazarak çalışmak, tüm odağınızı yazdığınız kelimelere yönlendirmenize neden olur ve bu "büyüdür", sihirli bir etkiye sahiptir; herhangi bir şeye odağınızı tam olarak verdiğinizde, artık hepinizin bildiği gibi o şey gerçekleşmeye muktedirdir.

Dilediğimiz bir çok şeyin gerçekleşmemesinin sebebi , derinlerde yatan kaygı ve korkularımızdan ve çoğu zaman da isteğimize sahip olmaya kendimizi layık bulmamamızdan ileri gelir, bu kaygı, değersizlik duygusu ve korkular kimi zaman o kadar derinlerde yer etmiştir ki, siz bu duygulara sahip olduğunuzun farkına bile varmazsınız, ancak bu duygular siz farketmeseniz dahi sizin isteklerinizi elde etmenize giden yolda BLOKAJ oluştururlar ve istediğinizi elde etmenizi güçleştirirler.

Şimdi, yazdıklarınıza bir bakın bakalım... inanın ki, o yazdıklarınızın hepsi gerçekleşebilir. Yazdıklarınızdan, gerçekleşmesini en çok dilediğiniz bir niyetinizi alın, nasıl gerçekleşeceği üzerinde düşünmeyin, ilk adımınız, bu niyetinizin neden gerçekleşemeyeceğine dair öne sürdüğünüz korkular, kaygılar ve değersizlik duyguları gibi blokajlardan arınmaktır, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.

Niyetinizi seçtikten sonra, söz konusu blokajlarınızın ne olduğunu bilemeseniz dahi, şu niyet cümlesini bir sette en az yedi kere olmak üzere en az bir hafta sık sık tekrarlamanızı öneririm:

[______xxxxx________] buraya isteğinizi girin] isteğimin gerçekleşmesine engel teşkil eden tüm blokajlarımın nazikçe temizlenmesine niyet ediyorum.

Bir deneyin derim kendi gözlerinizle görün derim;

Sevgilerimle

İrem

18 Şubat 2016 Perşembe

Çekim Yasası ile İlgili Bize Anlatılmayan


Niyet edin,
Harekete geçin,
Aksiyon alın,
Olmuş bilin.

Yıllardır enerji çalışmalarına emek vermiş ve hatta bu işin "master'ı" yani öğretmeni olmuş biri olarak, sizlere şu an, evinizin koltuğunda saatlerce meditasyon yaptığınızda tüm dileklerinizin kucağınıza düşeceğini söylemeyi çok isterdim, hatta ben de bu yolun başlarında bunun böyle olmasını hep diledim, hatta kimi zaman ısrarcı oldum, tüm çalışmalarımı yapıp, koltuğumda beklediğim de oldu. Hatta bir çok kitapta da bunun bu şekilde olduğu söylenmiyor muydu? Sizleri bilmem, ben öyle okudum, okuduklarımı uyguladım. Olmadı.

Çünkü size söylenmeyen, biraz da tatsız bulduğum, çok önemli bir ayrıntı var.

Arkadaşlar, bu iş, sadece dilemekle, enerji çalışmalarını yapmakla olmuyor, evet bunları yapmazsanız, evrene yaydığınız duygu ve düşüncelerinizi yüksek bir seviyede tutmazsanız hiç bir surette dileğinizi elde etmeniz mümkün değildir, ama bu işin sadece bir kısmı. Diğer, hep atlanan, pek anlatılmayan, o önemli kısım ise, harekete geçmek!

Bunu şöyle düşünebilirsiniz, diyelim ki, harika ve yepyeni bir işe niyet ettiniz, meditasyon, olumlama, ve diğer teknikleri disiplinle uyguladınız, ama siz, özgeçmişinizi hiç bir yere sunmazsanız, evrenin elini kolunu bağlarsınız; evet, sokakta bir yerlerde birilerinden sizin istediğiniz işe dair bir açık pozisyon olduğunu duyabilirsiniz, ama tekrarlıyorum, siz o özgeçmişi sunmazsanız, evren size ne yapabilir ki?

Veya, yeni bir ilişkiye niyet ettiniz, ama evinizden dışarı adım atmazsanız, O kişiyle karşılaşmayı nasıl bekleyebilirsiniz, bu imkansız değildir ama, siz O kişinin kapınızı çalmasını beklerseniz, belki 2 senede istediğiniz ilişkiye kavuşacakken, evrene siz de hareketlerinizle  yardımcı olursanız, niyetinizde ısrarcı olduğunuzu, niyetinizi almaya hazır olduğunuzu hareketlerinizle gösterirseniz belki de, hatta muhtemelen birkaç ay içerisinde istediğiniz mutluluğu yakalayacaksınız.

Çekim yasasının en son ve en önemli adımı, niyetinizi almaya hazır olmanızdır. Hazır olmak, hareketsiz kalmanın tam tersidir, hazır olmak, kendinizi dış dünyaya, evrene açmayı, o kapıdan dışarı bir adım atmanızı gerektirir.

Birinin size gelmesini beklemek mi daha kısa sürer, yoksa orta yolda buluşmak mı? Yemeği yaptınız, mis gibi kokuyor, tüm malzemeler yerli yerinde, o yemeği fırından çıkarmazsanız, kimse yemeğin tadına hatta farkına dahi varamaz.  Bu, bu kadar basittir.

"Hayalden Gerçeğe" Atölyesine katılanlarla bu konu üzerinde daha detaylı olarak konuşacağız, katılamayanlar, kaçıranlar bir sonraki atölye için takipte kalın.

Sevgilerimle

16 Şubat 2016 Salı

Doğru Zaman, Ne Zaman?


Bugün son gün, istediğim her şeyi yiyip, yarın diyete başlıyorum.
Hele bir şu işleri halledeyim, kendime bir çeki düzen vereceğim.
35'ten sonra bu işi bırakacağım ve sevdiğim işi yapacağım.
Önce bir mali durumumu halledeyim, sonra ilişki meselesini hallederiz.
İş yüküm bir hafiflesin, spora başlayacağım.

Bize faydasını olacağını bildiğimiz, ama elimizin, ayağımızın gitmediği "O" konu var ya,  O konu, hep yarın başlayacağımız, ama o yarının bir türlü gelmediği bir gelecekten bize el sallıyor. Biz ise, o konuyu, ne ulaşamayacağımız kadar uzağa ne de hemen şimdi harekete geçmemizi gerektirecek kadar yakına koyarak, vicdanımızı rahatlatıyoruz.

Vicdanınız hiç rahatlamasın...sahip olduğumuz tek şey "andır", "şimdidir", bu nedenle harekete geçebileceğiniz en doğru zaman "şimdi"dir, başka bir zaman değil, haftaya pazartesi değil, hemen şimdi, şu andır.

İki dakika sonra halen nefes alıp almayacağımızı, bu dünyadan göçüp gitmeyeceğimizi hiç birimiz bilmiyoruz. Gerçekten istediğimiz şeyleri,  aslında, gelip gelmeyeceğini ve hatta halen hayatta olup olmayacağımızı bilmediğimiz bir güne, bir geleceğe erteliyoruz.

Şimdi, şu an fırsatınız varken, halen eliniz ayağınız istediğiniz şeyi yapmaya müsaitken, harekete geçmemek gönüllü bir seçimdir, ve bu seçiminiz yüzünden şu an yaşamayı dilediğiniz hayattan çalıyorsunuz.

Eşinizle daha uzun yıllar beraber olabilmek için, hayatı doyasıya daha uzun yıllar deneyimleyebilmek için, istediğiniz mutluluk noktasında daha uzun yıllar vakit geçirebilmek için, şimdi hemen harekete geçin,  doğru zaman bekleyerek gelmeyecek, çünkü doğru zaman şimdidir.

Sevgilerimle



7 Şubat 2016 Pazar

Aşk'a Dikkat!



Bir gün çok mutsuz bir surat..yalnızlıktan isyan eden hercai bir tavır, herşeyin umutsuz göründüğü karanlık bir noktadan hayata bakan gözler...

Diğer gün ise, sevgi pıtırcıklığı, inanç ve umut dolu sözler, pembe gözlükler, kelebekler, hayata şükretmeler...

Bir gün ile diğer gün arasında ne olmuştu peki? Söyleyeyim...Aşk olmuştu!

İrem, şimdi bunda ne buldun eleştirecek diye sorabilirsiniz, ne mi buldum arkadaşlarım...bağımlılığı buldum...

Kişi, aşka ve aşkına bağımlı olmuştur... o kadar bağımlı olmuştur ki, bir gün dipsiz bir kuyudan kafasını kaldırıp bakmayan bu kişi, eşini bulduğuna inandığı an, bırakın dipsiz kuyuyu paraşütle havalarda uçmaktadır.

Bu tehlikelidir, çünkü bu kişi, hayata dair tüm inancını, şükretme kaslarını, mutluluğunu, kelebeklerini tek bir kişiye ve aşka  bağlamıştır. Aşkın yokluğu, dipsiz kuyuya dönüş için tek yön bilettir, işte tehlikeli olan budur.

Tabii ki her birimiz aşkı bulduğumuzda mevcut durumumuz çok daha güzelleşecektir, buna şüphe yoktur ve olması gereken de budur, ancak hiç bir kimsenin varlığı sizin dipsiz kuyudan çıkışınız için biletiniz olmamalıdır, çünkü eğer olur da bir gün bu kişi hayatınızdan gitmeye karar verirse, siz bir HİÇ olarak kalırsınız, tüm duygu durumunuzu tek bir kişinin eline teslim etmek arkadaşlarım, duygusal köleliğe davettir, eşiniz çok iyi niyetli, çok sevecen olabilir, ama onun sizin hoşlanmayacağınız bir aksiyon alması veya karar vermesi ki- bu illa ayrılık demek değildir- sizin tüm duygu durumunuzu ve dolayısıyla da hayatınızı doğrudan etkiler..artık sizin kendi kararlarınız, kendinize dair inancınız ve kişisel gücünüz kalmamıştır, çünkü bu gücü, ve hayat direksiyonunuzu bu kişiye teslim etmişsinizdir.

Hayatta daima kendinize ait bir altyapı, bir temel oluşturmaya bakın, ilk dayandığınız kişi, ilk inandığınız kişi, ilk sevdiğiniz kişi kendiniz olsun, çünkü, sizin yanınızda daima olacak olan kişi, size en yakın kişi yine sizsiniz. Bu altyapı olmaz ise,  insanların ve en başta eşinizin en küçük tavrı, sizi ve hayatınızı doğrudan olumsuz yönde etkiler.

Ayrıca size bir ipucu vereyim mi? Bağımlılık ve ihtiyaç temeline dayalı her ilişki bitmeye mahkumdur, çünkü bu ilişki "sevgi" ve "özgürlük" temeline dayalı değildir, "beslenmeye" ve "tutunmaya" dayalıdır.

Karşınızdaki kişi bilinçaltı seviyesinde ona bağımlı olduğunuzu bilir, hisseder, bu tür bağımlılığa dayalı ilişkiler kimi zaman tek taraflı bağımlılık kimi zaman ise karşılıklı bağımlılık modelinde görülebilir. Hiç farketmez, bu iki taraf için de enerjisel olarak çok büyük bir yüktür, ve eninde sonunda ruh "özgür" kalmak ister. Ruh daima özgürlüğün ve genişlemenin peşinde koşar, ruh daima onu özgür kılan bireyle gerçek sevgiyi tadabilir..diğeri alış-verişten ibarettir ve her alış-veriş daha iyi bir teklif neticesinde sona ermeye mahkumdur.

Arkadaşlarım, gerçek sevgiyi ancak, kendi başınıza, kendi ayaklarınız üzerinde, yalnız olmanıza rağmen sabit bir dinginlik, ve duygu durum haline ulaşabildiğiniz zaman tadabilirsiniz. Zira, çekim yasası daima devrededir, düşünsenize, siz mutsuzluktan ölüyorsunuz, frekansınız, enerjiniz çok düşük, sizin, bu enerji durumu ile, hayatınıza çekebileceğiniz insan ancak sizin eş seviyenizde titreşen biri olabilir, siz beyaz atlı prenses/prens olamazsanız, beyaz atlı bir prens/prensesin sizi bulması imkansızdır!

Mutluluğunuzun temelleri daima sizin inşa ettiğiniz size ait temellerin üzerine kurulu olsun.

Sevgilerimle


Geleceği Bilmenin Sırrı

Geleceği bilmek istiyorsan, Kendini bil.  Geleceği mi bilmek istiyorsun, Dışarı çıkma, *Kendine gel!*,  Geleceği ...