Herkese merhabalar,
Sizlerden Reiki Eğitimi ile ilgili birçok soru alıyorum, umuyorum ki bu yazımda, bu sorularınızın bir çoğuna cevap verebileceğim. İlaveten belirtmek isterim ki, bu ve benzeri soruları Reiki Eğitimimizin başında tartışıyor ve değerlendiriyor oluyoruz ve benim nezdimde hiçbir soru saçma veya uçuk değildir=)
Reiki Eğitimlerimde katılımcı sayısını daima az tutmamın bir sebebi de bu zaten.. Her birimizin farklı çekinceleri, farklı soruları ve endişeleri olabiliyor ve Reiki Eğitimini bir Matematik Dersi gibi sadece belirli bir müfredata veya formüllere bağlı kalarak ve bu müfredatın dışına çıkmadan vermek, Reiki Masterların işini oldukça kolaylaştırırken, yine eğitmenin zamandan da tasarruf etmesini sağlıyor.
Ancak bu benim tercihim değil, çünkü benim şifa sistemlerinden anladığım bu değil..
Reiki, yani “evrensel yaşam enerjisi” kendi içerisinde zaten belirli bir müfredat ve katı kurallara, sertifikalara, derneklere, organizasyonlara, formüllere, inanç sistemlerine bağlanabilecek bir “şey”, obje, suje değildir. Bu dediğimi halühazırda şifa enerjisi uyanmış kişiler teyit edecektir..Enerji su gibidir, onu bir kalıba sokamazsınız. Kalıba soktuğunuz şey katılaşır ve akıştan uzaklaşır. Reiki’nin kullanımına dair genel çerçevede birtakım “önerilerimiz” vardır, ama bu Reiki yani enerjinin başka metot ve suretlerde kullanılamayacağı anlamına asla gelmez… Bu anlattığım öneriler, enerjinin pratik olarak günlük hayatta kullanımını “kolaylaştıran” tekniklerdir. Bu teknikler, katı kurallar değillerdir, prensiplerdir.
Reiki'de kural yoktur, prensipler vardır.
Reiki Nedir?
Bu konuya bu yazımda çok detaylı girmeyeceğim, çünkü hem internette hem de benim geçmiş yazılarımda yani blogumda (arama kısmından bulabilirsiniz) Reiki’nin ne olduğuna dair detaylı yazılar mevcut.
Reiki, “evrensel yaşam enerjisi” anlamına gelen, çok yüksek frekanslı bir dalga boyudur. Enerji dediğimiz “şey”, sadece titreşimdir, bir dalga boyudur. Evrende canlı ve cansız her şeyin kendine has bir titreşimi ve manyetik alanı bulunur. Canlı ve cansız her şey her ne kadar bizim gözlerimize “katı” ve “sabit” olarak “görünse de” hakikat bu şeylerin belirli frekans aralıklarında titreştiğidir, eğitimli ve doğuştan “açık” gözler bu titreşimleri görebilirler. Çeşitli kültürlerde bu titreşimlere farklı adlar verilmiştir, aura, prana, ruh, spirit, öz, enerji, tanrısal zeka vb. Kuantum Fiziği bu “şey”in titreşim / elektrik/ ışık /foton olduğunu kanıtlamıştır. Bilimin hala üzerinde çalıştığı ise, bu titreşimlerin “bilinçle” olan ilgisidir. Reiki uygulayıcıları, bu titreşimin bilinçle eş olduğunu, yani bilgiyle eş olduğunu bilir..Tıpkı insanın en küçük parçasının insana dair tüm bilgileri DNA aracılığıyla “saklayabilmesi” ve “aktive” edebilmesi gibi..Bu nedenle Reiki enerjisine, "akıllı enerji" veya Yaradan'ın bilgeliğini/hürmetini içeren enerji de denebilmektedir.
Evrenin tamamı titreşmektedir ve evrenin tamamının özü “enerjiden” yani frekanslardan oluşur. Buna sizin tüm var oluş haliniz de dahildir. Var oluş hali derken kastım, ruhunuz, bedeniniz ve zihninizdir. Reiki alternatif şifa sistemleri (artık bütüncül şifa olarak da adlandırılıyor) arasında en bilinenlerindendir, esasında Reiki, geleneksel Tıp bilimini ikame eden bir sistem olarak düşünülmemelidir. Çünkü evrensel yaşam enerjisinin “şifalandırdığı” sizin manyetik alanınızdır. Ancak fiziksel sağlığınızı doğrudan belirleyen de manyetik alanınızdır! Geleneksel Tıp bedeninizdeki sorunları “tamir” ederken, Reiki, bedeninizde oluşan bu sorunların kök nedenini şifalandırır ve akabinde bedensel/fiziksel olarak da bu şifanın sonuçlarını alırsınız. Bizler sizin et ve kemiğinizi birleştirmiyoruz, bunu doktorlarımız yapıyor, bizler sizin et ve kemiğinizi birbirinden ayrılmasına sebep olan blokajları şifalandırırız, zira bilinmelidir ki, evrende kökü daha doğrusu sebebi enerjetik (ruhsal, duygusal veya mental) olmayan tek bir rahatsızlık yoktur.. Tüm hastalıklar manyetik alanınızdaki düzensizliklerin katılaşarak bedene suret etmesinden ve fiziksel hale gelmesinden ibarettir, bedendeki tüm yaralar (iç organlardaki ve cildimizdeki-kanser dahil), tümörler vb. enerji düğümlenmelerinin sonucudur. Reiki, bu düğümlenmeleri oluşturan kök nedenleri “çözümler”.. İlgili bölgedeki titreşimsel bozukluklar düzeltildikten SONRA beden kalıcı olarak şifa bulur. Bunu akordu bozulmuş bir müzik aletinin akordunun yapılmasına benzetirim. Bu çerçevede de tahmin edebileceğiniz gibi, nefes ve ses terapileri de benzer şekilde şifa amacıyla kullanılabilmektedir - çünkü nefes ve ses’in gerekli aralıklarda titreşim oluşturabildiği bir gerçektir, tıpkı Reiki gibi.. Özümüz enerji olduğu için, özü yine enerji yani titreşimler aracılığıyla desteklemek makul ve mantıklı olandır. Ancak biz bu titreşimleri göremediğimiz için, enerji bedeni kavramını yok sayıyoruz ve çoğu zaman “birden bire” hasta olduğumuzu düşünüyoruz, hatta basit rahatsızlıklarımızı dahi, örneğin grip gibi, bir başkasından geçebildiğini düşünüyoruz. Oysa olan şudur, eğer sizin frekans aralığınız grip hastalığının frekans aralığı ile “eşleşmeyecek” derecede yüksek olsaydı, siz o hastalık ne kadar bulaşıcı olursa olsun, o hastalığa yakalanmazdınız (çekim yasası/rezonans kanunu prensibi). Bunu şöyle de düşünebilirsiniz, eğer enerjetik bağışıklık sisteminiz güçlü olursa, hastalık ne kadar bulaşıcı olursa olsun sizin enerji alanınız o düzensizliği siz “hasta olmadan” anında dönüştürür. Birçok Reiki Uygulayıcısı ve Masterin sadece ama sadece “morallerinin bozuk olduğunda” yani enerjilerinin düştüğünde anında hasta olması =) ve geri kalan zamanlarda sağlıklı olabilmelerinin sebebi de budur. Reiki uygulayıcıları, düzenli olarak Reiki ile çalıştıkları takdirde, genellikle hasta olmazlar.. bu da yine Reiki uygulayıcıları arasında artık doğal olarak kabul edilmiş bir olgudur.
Kısacası Reiki sizin titreşimlerinizi yükselten, blokajlarınızı çözen ve sizi ruhsal, bedensel,duygusal ve mental olarak maksimum potansiyelinize ulaştıran ve sizi “hayrınız” ne ise o rotaya doğru “ittiren” “yönlendiren” bir sistemdir. Hayır ve şifa kavramları basit kavramlar değildir. Bunu derslerimizde tartışıyoruz. Bu yazı çerçevesinde bilmeniz gereken, herkesin “hayırlı yolunun” şahsına münhasır olduğudur ve tüm resmi ilk başlarda göremeyebileceğiniz gerçeğidir. Ama Usui Reiki dahil diğer Reiki Sistemlerinin de Masterı yani eğitmeni ve uygulayıcısı olarak sizi şunu garanti edebilirim:
Reiki uygulayıcısının, Reiki ile tanışmadan önceki hayatı ile tanıştıktan sonraki hayatı, eğer enerjiyi düzenli olarak kullanırsa, temelinden değişir, dönüşür ve siz kendinizi daima enerjiyi ve enerjinin Kaynağı’na teşekkür ederken bulursunuz…
Ve arkadaşlar, biz ne kadar Reiki’yi anlatmaya çalışsak da, Reiki’yi deneyimlemeden ve kullanmadan Reiki’ye dair algı ve anlayışınız limitli bir seviyede kalacaktır. Reiki uyumlamasının amacı da budur. Reiki, enerjiyi hiç kullanmayan biri için günlük titreşimsel düzleminden daha farklı bir titreşimsel düzlemde bulunan, yüksek bir bilgidir. Bu yüksek bilgiyi “algılamak” ve kullanabilmek için, uyumlama çalışması yapılır. Bunu şuna benzetebiliriz. telefonunuza gerekli güncellemeleri yapmadan nasıl ki bir uygulamayı “açamaz” ve “kullanamazsınız”, işte bizler de gerekli “güncellemeyi” almadan, bu uygulamayı tam olarak algılayamıyor ve kullanamıyoruz. Bu güncelleme, kendi kendinize inzivaya çekilerek son derece steril bir ortamda çıkacağınız genellikle oldukça uzun bir ruhsal yolculukla elde edilebileceği gibi, bir Reiki Master aracılığıyla bir eğitim kapsamında da gerçekleştirilebilmektedir. Ancak eğitimlerimde de anlattığım gibi, bahsettiğim ruhsal yolculuk çoğumuzun dünya yaşamlarında tercih etmediği veya tercih etse bile vakit ayıramadığı bir zaman aralığına ihtiyaç duyuyor.
Gelelim en çok aldığım diğer sorulara:
Reiki’nin herhangi bir yan etkisi var mıdır, istenmeyen sonuçlara yol açabilir mi?
Biraz önce de anlattığım gibi Reiki, çok yüksek frekansa sahip bir dalga boyudur. Bu dalga boyunu, eğitimlerimde, genellikle öğrencilerim bembeyaz bir ışık olarak algılarlar. Bu yüksek frekansın yani ışığın, sizi hayrınız olmayan bir noktaya taşıması SİZ İSTESENİZ BİLE mümkün değildir, ışık sadece ışığa hizmet eder. Bu nedenle, tekrar ediyorum, siz niyet etseniz dahi, eğer niyetiniz bu ışık frekansından daha düşük bir enerjiye sahip ise, Reiki bu niyetinize de hizmet edemez, dolayısıyla Reiki ile kendiniz dahil başka birine isteseniz bile zarar veremezsiniz. Birçok kişi Reiki aldıktan sonra, hasta olduklarını, iflas ettiklerini, işlerinden kovulduklarını, boşandıklarını ifade ederler.. ve ağızdan ağıza Reiki’nin bu olaylara sebep olduğu konuşulur ve kimi zaman bu enerjiden korkulur.
Oysa ki hakikat şudur; bizler hayatımızı korkularımız ve yokluk bilinci üzerine inşa ettik, yani temelimizin frekansı çoğu zaman sandığımızdan çok daha düşük...bizi mutsuz eden olaylar, gerçekleşmeyen hayallerimiz, rahatsızlıklarımız, bu temelin “çürük” olması nedeniyle.. Reiki’nin ilk yapacağı şey acilen sizin “temelinizi” güçlendirmektir.
Ve maalesef çamur üzerine inşa ettiğiniz küçük evlerinizden kolonları çok sağlam bir saray çıkaramazsınız =)
Bu nedenle Reiki, sizin “evinizi” gerekmesi halinde (her zaman değil), yıkar ve akabinde çok sağlam, çok sağlıklı ve yüksek enerjili yeni temelleri daima diker. İşte bu ara sürece biz “arınma” deriz. Bunun olabileceğini daima belirtir anlatırız. Bu arınma kişinin temellerinin ne kadar sağlam olduğuna göre çok yumuşak geçebileceği gibi kimi kişiler bakımından görece ağır da geçebilir. Bu kişiden kişiye değişiklik gösterir. Ama tekrar ediyorum, bu enerjiye teşekkür etmediğiniz tek bir gün olmayacak, eninde sonunda..
Arınma süreci çok uzun sürmez, bu süreç 1 ay ile 1 sene arasında değişkenlik gösterebilir.. Bu nedenle, aklı başında ve şifa sistemlerine saygılı olan her Reiki Master (bu şekilde ayrım yapmak zorunda kaldığım için gerçekten çok üzgünüm) seviyeler arası, bu arınmayı göz önünde bulundurarak, bir ZAMAN bırakır. Genellikle bu zaman kişiden kişiye değişmekle birlikte en az 3 ay - 1 sene arası değişkenlik gösterir.
Ben de, öğrencilerime, Reiki ile düzenli çalışmaları halinde 1. seviyeden, 2.seviyeye yaklaşık 6 ay sonra rahatlıkla geçebileceklerini belirtirim. Kimi çok çalışkan =) öğrencilerde bu süre 3 aya kadar düşebiliyor.
ANCAK, lütfen bu kısma önem ve dikkat verin:
Reiki 1-2-3 ve Master’lık seviyelerini bir arada veya çok kısa sürede paket halinde verebildiğini iddia eden birçok Master vardır. Matrix filmi düzleminde yaşasaydık gerçekten beyinlerimize toplu olarak “bilgi” yükleyip ardından da, akabinde hemen kullanabilirdik elbette. =)
Ancak enerji ile iç içe yaşayan bir insan olarak, ve çevremde de gerek beni eğiten Masterlar, gerek benim yetiştirdiğim Masterlar gerekse de dostum olarak nitelediğim Masterlarla DENEYİMLERİMİZ sonucu hemfikir olduğumuz şekilde:
Enerjiyle daha önce bilinçli olarak çalışmamış bir insan bedenine, insan bilincine ve insan enerji bedenine bir anda toplu olarak çok yüksek frekanslı dalga boylarını aktarırsanız “şalterinizin” atması, “kaçak” yapması gibi bir riskle karşı karşıya kalabilirsiniz! Neticede çalıştığınız şeyin özünde “elektrik” benzeri bir yapıya sahip olduğunu unutmayın…bu şalter atma hali, fiziksel dünyanızda, dünyanızın ayağınızın altından bir anda çekilmesi, şaşkınlık, dengesizlik, ağır depresyon, halsizlik, ne istediğini bilmeme, sürekli ama ufak tefek oluşan fiziksel rahatsızlıklar, algıyı zorladığınız için zorlu olabilecek mental rahatsızlıklar-dengesizlikler, boşluk ve kaybolmuşluk hissi gibi durumlarla kendini gösterebilir. Arkadaşlar kendisini bir anda çok yoğun enerjetik sistemlere maruz bırakan kişilerle (çok ender) tanıştım, o duruma düşme riskiniz yüzde 1 bile olsa, bu riski ben şahsen almam...benim çevremdeki hiç bir meslektaşım da almaz, uyarısını da yapar.
Evlerinizde tüm elektrikli aletleri aynı anda çalıştırdığınızda ne oluyor bir düşünün?
Reiki’nin 1. seviyesinin adaptasyonunu ve arınmasını tamamlamadan, 2. 3. seviyeleri almak demek sizin ruh, beden, zihin olarak aynı anda, bedensel, mental, ruhsal ve duygusal olarak ortaya toplu olarak çıkan blokajlarınızla yüzleşmeniz ve bunların aynı anda temizlenmesi anlamına gelir.. Bu kadar cesur olmamanızı tavsiye ederim =)
Bu bana göre paraşütünüz olmadan uçurumdan atlamaya ve zarar görmeyeceğinize inanmakla eş değerdir. Bu durum kesinlikle Reiki’nin yan etkisi değildir. Bu Reiki’yi ticari amaçlarla kullanan Masterların Reiki sistemini maddiyat için suistmal etmesi veya daha iyi niyetle, enerji ve insan bedeni ilişkisini tam olarak henüz anlamamış kişilerin (böyle Masterlar maalesef var) Reiki’yi uygulama ve öğretme biçimleridir.
Açık konuşmak gerekirse, bir Reiki Master için tüm seviyeleri tek bir haftasonunda vermek, Reiki Master için hem toplu maddi gelir hem de zaman tasarrufu anlamına gelir. Bu noktada uyanık olmanızı ve sorgulamanızı rica ediyorum, kararınızı siz vereceksiniz
Tekrar ediyorum, Reiki’nin hiçbir yan etkisi yoktur, ancak Reiki enerjisine aç ve sabırsız bir şekilde yaklaşarak tüm seviyelerini bir anda almak sizin tercihinizdir ve eğer meydana gelirse, oluşan yan etki, sizin altyapınızın bu kadar yüksek frekansı bir arada almaya yetecek kadar güçlü olmadığı gerçeğidir, bir yan etki değildir, sizin tercihlerinizin doğal sonucudur.
Reiki 1. seviyenin, Reiki 2. seviyenin, Reiki 3. seviyenin ve Masterlık seviyesinin hazmedilerek, içselleştirilerek, adım adım alındığı hiçbir eğitim sürecinde hiçbir kimse bugüne dek zarar görmemiştir aksine hayatları değiştiği için bu kişiler müteşşekkir durumdadırlar, başta ben olmak üzere..
Böbürlenmek istemiyorum, sadece size durumu anlatmak istiyorum. Ben 20 yaşında Reiki yolculuğuna başladım ve eğitmenlik derecesine 8 senede, ustalık seviyesine (grand master) 10 senede ulaştım ve hala ustalığımı ek çalışmalarla geliştiriyorum. Dolayısıyla bu çerçevede ben usta bir çırağım =) ve hala ama hala her gün bu yolla ilgili yeni bir şeyler keşfediyorum. Ben nispeten, görece olarak enerji algısı “uyanık” bir şekilde dünyaya geldim..Enerjiyi çok küçük yaşlardan beri tanıyor biliyor ve kimi zaman görüyordum, bu özel bir çocuk olduğum anlamına kesinlikle gelmiyor! Bu, aslında bu işi “öğreteceğim” anlamına geliyordu..herşeyin bir sebebi var..daha özel olduğum anlamına kesinlikle gelmiyor, hepimizin farklı eğilimleri, ufak yaşlardan itibaren zaten “açık”.. çoğumuz bunları unutup, tekrar hatırlamak durumunda kalıyoruz. Bu kısmı bu şekilde açıklamamın sebebi ise şu:
Bu kadar ufak yaşlardan beri enerji ile uğraşan biri olarak, ben dahi, seviyeler arasında arınmalar yaşadım...ve hala da irili ufaklı arınmalar yaşıyorum...ancak perspektifim artık "genişlediği" için "arınma" keyifli ve anlamlı bir hale dönüyor, dolayısıyla, "bende arınma olmaz herhalde" mantığı ile Reiki seviyelerini toplu olarak almaya niyet etmek, yine bana göre, cahil cesaretidir.
Dolayısıyla Reiki seviyeleri arasında bırakılan zaman bir HAZIM SÜRECİDİR, İÇSELLEŞTİRME SÜRECİDİR, ANLAYIŞ KAZANMA SÜRECİDİR. Şifa ve enerjiyi bu unsurları oturtmadan zaten kullanamazsınız, deneyin..olmayacak...deniyorlar, olmuyor. Ruhsallık, ruhsal yolculuk, sezgiler, yetenekler, hap verilip yutulup öğrenilecek hatırlanacak şeyler değildir. Bu tamamen analitik zihnin, ego’nun, batı sisteminin çarpık “eğitim biçimidir”. Oysa Reiki sizin analitik zekanızın ötesindedir.
Bunu size vaad eden her kim/kurum varsa lütfen uzak durun, seçim size ait, ama benim size tavsiyem budur.
Reiki ile Bioenerjinin farkı nedir?
Bioenerji de Reiki gibi ruhsal bir şifa tekniğidir. Burada bazı bioenerji ustaları bana belki kızacak, ama bu bilgiler benim filtremden geçiyor, dolayısıyla sizinle aynı fikirde olmayabiliriz, bana lütfen kızmayın =). Ayrıca, burada lütfen TÜM bioenerjicilerin aynı olduğuna dair bir fikre kapılmayın, tıpkı tüm Reiki Masterların aynı olmadığı gibi...
Bioenerji adı üstünde, evrensel yaşam enerjisi değildir, kişinin öz’üne ait (bio) bir dalga boyudur. Bu anlamda bioenerji kişinin öz’ünün şifa kapasitesi ve ruhsal, bedensel, mental, duygusal olarak saflığı ve yüksek enerjisi ile doğrudan bağlantılıdır. Bizlerin adını Hazreti İsa olarak bildiği, aydınlanmış varlığın şifa yeteneğinin kaynağı işte budur.
Başka bir ifade ile, bir bioenerji masterinin günü kötü geçiyorsa, ben ondan şifa enerjisini o gün almam, çünkü o gün kendisinden yayılan enerji “düşük frekanslıdır” ve bana şifa enerjisi yani yüksek dalga boylu bir frekans aktarması o gün için en azından, teknik olarak imkansızdır.
Yine aynı sebeple, bioenerji ustasının şifa verirken “guru” / “aydınlanmış varlık” dediğimiz oluş haline yakın bir seviyede olması şarttır, çünkü enerjisinin kaynağı “özüdür”, dolayısıyla özünün saflığı şifaya vesile olandır.
Reiki Master ise, şifaya vesile olurken, kendi öz enerjisini kullanmaz. Esas fark budur. Reiki uygulayıcısı ve Masterı evrensel yaşam enerjisine KANAL olur, damar olur, tünel olur, yol olur ve şifayı talep edene aktarır. Yani Reiki uygulayıcısının tek fonksiyonu “kanal” olmaktır. Bioenerji uygulayıcısı ise kendi enerjisini aktarır. Bioenerjiciler her bir şifa seansı sonrası kendilerini yenilemek ve topraklamak durumundadırlar, çünkü tıpkı bir telefonun “internet paylaşımı” yapabildiği gibi kendi enerji kotalarından enerji paylaşımı yapılmaktadır. Seans sonunda, enerjiyi veren kişinin kotası “boşalır”, bu nedenle yenilenmesi, tekrar şarj olması gerekir, bunu yapmaz ise, kendisinin de rahatsızlanması veya şifayı talep edenin hastalıklarını farketmeden kendi enerji bedenine kopyalaması olasıdır. Reiki uygulayıcısı ise, kendi enerji kotasından kullanmadığı gibi, Reiki enerjisine "kanal" olduğu için, bir başkasına şifa verirken, kendisini de şifalandırmış olur. Bu bir kazan-kazan denklemidir=)
Bioenerjicileri kızdırmak amacım değil, ama bioenerji hepimizde doğuştan var olan bir şifa özelliğidir. Hepimizde, kendi kendimizi şifalandırmaya dair çok güçlü yetenekler vardır. Anadolu’daki “nefesi kuvvetli” kişileri duymuşsunuzdur, ya da bazı kişilerin “ellerinde şifa enerjisi olduğu” söylenir. Bu kişilerin hepsi kendi öz şifa güçlerini keşfedip, kullanan kişilerdir ve hiçbir uyumlama ya da eğitim almamışlardır.
Birçok eğitmenimizin kitaplarında anlattığı gibi, enerjiyi kullanmaya hepimiz muktediriz, çünkü özümüz enerji ve birçok kaynakta, kendi öz şifa enerjinizi nasıl kullanabileceğiniz anlatılıyor.
Reiki bunların hiçbiri değildir, Reiki bizim özümüzle bağlantılı olan ancak çok daha “ilahi” düzeyde (yüksek bir dalga boyu olduğu için dilim ancak bu şekilde size tarif edebiliyor) olduğu için, bu frekansla eşleşebilmek ve kullanabilmek için öncelikle tüm çakralarınızın bu enerjiye kanal olabilecek seviyede frekansının “yükseltilmesi” gerekir.
Bioenerji hepimizde şu an, var olan şifa gücüne işaret eder. Reiki ise yüksek dalga boyuna sahip frekanslarla eşleşmeyi ve bu frekanslara kanal olarak şifayı gerçekleştirmeye yarayan adeta bir spiritüel teknolojidir.
Kanal olmak derken, istenmeyen varlıklara ya kanal olursak?
Bu soru o kadar çok ama o kadar çok soruluyor ki, bu platformda bu konu güzel bir açıklamayı hak ediyor.
Özellikle Bioenerji ustalarının kişilere Reiki’ye uyumlanmadan önce yaptıkları bir uyarı bu. Bir değil, sayısız kez bu uyarılara şahit oldum. Kimseye kızmıyorum, ama enerjinin ne olduğunu, evrenin nasıl çalıştığını, evrensel yasaları, düzlemler, boyutlar, enerji formları, mistizm, ezoteri, astrofizik, kuantum fiziğini, şifa sistemlerini çalışmadan, içselleştirmeden yapılan bu iyi niyetli uyarılar, öğrenci adayları arasında tedirginliğe yol açıyor.
Arkadaşlar bu işin ruhsal bir tarafı olduğu kadar, akademik de bir tarafı var.. Yine böbürlenmek için söylemiyorum ancak, bizlere doğuştan bahşedilen yetenekleri “hatırlamak” veya “aktive” etmek için insanlığın başından bu yana bize sunulan kadim bilgeliği de çalışmamız gerekiyor.
Sadece kadim bilgelik mi?
Hayır sene 2019, bilim ile ruhsal sanatlar birbirine hiç olmadığı kadar yakın (aslında bu alanların bir ve tek olduğunu çok yakında göreceğiz, ve benim “spirit science” olarak nitelendirdiğim yeni bir alanın doğuşuna da şahitlik edeceğiz, hatta ediyoruz). Bana göre örneğin, NASA’nın sayfasını güncel olarak takip etmeyen, kara delikler ile Akasha’nın nasıl bir bağlantısı olduğunu anlamamış bir kişi bu işi henüz profesyonel olarak yapmamalıdır. Evet bu konuda çok sertim, bu benim tercihim. Evreninizin temel maddelerini, uzay mekaniklerini bilmiyorsanız, evrenin küçük parçalarından olan İnsanın ve enerji formlarının nasıl oluştuğunu, nasıl öldüğünü (ölüp-ölmediğini), nasıl rahatsızlandığını, nasıl şifalandığını anlayamazsınız. Yaradan’ın parçası olan insanı, Yaradan’ın diğer bir parçası olan Uzay’dan ayrı görmek cahilliktir. Yer çekimi ile çekim yasası arasındaki kuvvetli bağlantıyı görmeyen bir eğitmenin çekim yasasını, yaratım felsefesini anlaması imkansızdır. Evet bildiğimiz bilimsel “yer çekiminden” bahsediyorum. Uzay, zaman, mekan, derinlik mekanizmaları ile enerji sistemlerinin “doğrudan” ilgisi vardır, başka bir benzetme yapmak gerekirse, Einstein ile Osho’nun anlattığı şey aynıdır, kullandıkları dil farklıdır. Ama bunu görmeniz için bu akımları birlikte değerlendirmeniz gerekir. Gerçekten de, yabancı ezoterik/kişisel gelişim/ metafizik kaynakların birçoğu ya alanında profesor (tıp) doktorlar, ya da astrofizikçiler tarafından üretilmiştir.
Bunu duyunca şaşırabilirsiniz, ancak ülkemizde henüz bu alana sıcak bir şekilde yaklaşan profesör ve fizikçilerin sayısı bir elin parmağını geçmemektedir. Dr. Sultan Tarlacı'nın eserleri, buna bir örnektir.
Dolayısıyla işin sadece ruhsal kısmını “alaylı” bir şekilde bilip, teknik ve akademik kısmını pas geçmek, bu işi profesyonel olarak henüz yapmamanız gerektiğine, bana göre işarettir. Kişisel olarak ise, alaylı bir şekilde dilediğiniz gibi elbette çalışabilirsiniz, bu enerji sistemleri kimsenin tek elinde değildir.
Bu nedenle kimden ne tür enerji aldığınıza lütfen dikkat edin.
Bu giriş açıklamasından sonra, herşey kafanızda netleşecek.
İlk kuralımız neydi:
Evrende canlı ve cansız herşey enerjiden oluşur, ve farklı frekans aralıklarında titreşir.
İkinci kural neydi:
Bu evrene bu düzlemde“çekim yasası” hakimdir. Çekim yasası, tüm evrende benzer frekansların benzer frekanslara “çekilerek” entegre olmasını, birleşmesini, yeni yaratımlar yaparak, çoğalmasını sağlar..
Bugün bu yazıda ne öğrendik:
Reiki çok yüksek frekanslı bir dalga boyudur.
İkinci kuralımıza göre Reiki kullanan kişi hayatına ne çekecek bir düşünelim….
Yüksek frekanslı dalga boyları ile çalışan bir kişi hayatında yüksek frekanslı dalga boylarına sahip diğer frekanslarla eşleşecektir, bu kanundur, istisnası yoktur, bu bilimdir.
Birinci kurala dönelim, evrende herşeyin özü enerjidir, ve herşeyin kendine has bir titreşimi vardır. Evrende İnsanın göz aralığının saptayamadığı “inceliklerde” ve “hızlarda” enerji formları bulunur. Mikrodalga fırınınızın enerjisini göremediğiniz gibi, bazı başka bilinç formlarını da titreşimlerinin hızı sebebiyle gözünüz göremez ama bu onların var olmadığı anlamına da gelmez. Dolayısıyla evrende, insanın dışında birçok enerji formu bulunur, bu bir gerçektir. İslam kültürünün anlamlandıramadığım şekilde ismini kullanmaktan bile çılgınca korktuğu ve “cin” olarak tabir edilen enerji formları tüm kültürlerde bilinir, ama biz bu varlıkları öykülerimiz sayesinde bir korku öğesi haline getirdik. Esasında cin dediğimiz bu formlar, bitki ile insanın arasında bir frekans aralığında titreşen bilinçlerdir, bazı kültürlerde bu formlara, troll, gnome, deva, elemental, fairy, pixie gibi isimler verilmiştir, ama inanın en korkunç öykülere herhalde biz sahibiz. Ne dedim dikkat edin, bu formlar, insan ile bitki krallığının arasında bir düzlemde titreşen bir enerjiye sahiptir ve bu formların duygusal kapasitesi de elbette insanınki kadar nitelikli değildir! Yaramazlıkları, şefkat ve anlayış yoksunu olmaları da bu nedenledir. Biz bu bilinçleri ne kötü ne de iyi varlıklar olarak niteleriz, bu formlar “nötrdür”. Dolayısıyla ışık ile karanlık arasında dönem dönem geçiş yapmaları da mümkündür. Evrimleri gereği onların süreci bu şekilde işlemektedir.
Tüm bunlar ne demek? İnsanın bir cin veya korkutucu başka bir form ile iletişim kurabilmesi için, onun frekans aralığı ile eşleşmesi gerekiyor demek...Bu ve benzeri formların aralığı nedir? İnsan ile bitki arası dedik.. ve ilave ettik, insan ile bitki arasındaki bu formun sevgi, anlayış, şefkat ve algı kapasitesi, insanın kapasitesinden daha düşüktür- evrimleri bu şekilde ilerlemektedir dedik.
Reiki hangi aralıkta dedik, insanın biyolojik olarak ürettiği enerjinin üzerinde bir dalga boyu dedik.
Şimdi matematiği siz yapın...Sizce bir Reiki uygulayıcısının bu tip bir “istenmeyen” formla “eşleşebilmesi” hangi surette mümkün?
Eğer bir insan, sevgi, şefkat, anlayıştan yoksun bir hayat sürüyorsa, düşük frekanslara sahip niyetlerle hayatını idame ettiriyorsa, özellikle içinde birikmiş yoğun bir acı, ama özellikle NEFRET VE ÖFKE enerjisi var ise, bu formların görece düşük enerjisiyle kendi SEÇERSE eşleşebilir..özgür irade prensibi evrenin her köşesine hakimdir, bu enerjinin doğası gereğidir, enerji sadece odak ve niyetle çalışır. Dolayısıyla böyle bir eşleşmenin olabilmesi için insan formu ile diğer form arasında gönüllü bir alış-veriş olması gereklidir. Genellikle de bu enerji alışverişidir. Düşük bilinç formu, insanın yoğun düşük duygu enerjisinden beslenirken (öğrenirken), insan da kimi zaman bu bilinç formlarını “kullanır”, kimisi ise, kurban rolünü benimsemeyi gizli bir bilinçaltı menfaati yüzünden seçtiği için, bu varlıkları enerji alanında kendi farketmediği seçimi doğrultusunda “tutar” ve kendisine musallat olunduğunu iddia eder... Aslında evrende hiçbir zaman gönüllülük prensibine aykırı bir musallat olayı meydana gelmemiştir. Böyle bir olayın olduğu durumda kişi enerjisini ve frekansını yükselterek TEKRAR SEÇİM yaparak, bu düşük bilinç formlarının alanını terketmesini emredebilir, ve bu durum hemen şimdi an’da düzelebilir..
Cinlerin musallat olduğu gruplara ve kişilere bir bakın, hangisinden ışık enerjisi alıyorsunuz? Hangisinden yoğun bir sevgi alıyorsunuz? Alamıyorsunuz. Bu düşük bilinç formları, kişinin içindeki karanlıktan beslenir arkadaşlar, bu formlar sizin içinizdeki öfke ve nefretin yansımasıdır. Böyle bir durumda olduğunuzu düşünüyorsanız, boşuna lütfen hocalara gitmeyiniz, içinizdeki öfke ve nefreti dönüştürün, tek yolu budur. Sayısız danışanım içinden sadece 2-3 kişide böyle bir durumun olduğunu saptadık, bu kişiler kendilerine “büyü” yapıldığını iddia ediyordu, gerçekten de büyü ve benzeri durumların tamamı sadece sizin içinizdeki negativiteden beslenebilir, ışığın karşısında karanlık duramaz, sevginin karşısında nefretin duramayacağı gibi.. Sizdeki kaçaklardır, karanlığın içeri sızmasına sebep olan..Kimse sizin alanınıza sizden izinsiz giriş yapamaz. Böyle bir yetkiniz olduğunu biliyorsunuz değil mi? Bilmiyorsanız önce bunu bilin, bu evren düzlemi İnsan’a aittir, diğer bilinç formları kendi düzlemlerinde evrimlerini devam ettirmektedirler, dolayısıyla size ait olmayan bir düzlemden, hele ki sizin düzleminizden daha düşük bir düzlemden bir varlıkla eşleşmeyi başarıyorsanız, acilen kendinizi şifalandırmanız gerekiyor demektir, inanın bana bunu başarmak için içinizdeki ciddi bir öfke ve yıkım duygusunun bulunması gerekiyor.
Çocukken ruh çağırma seansları düzenlerdik, benim içinde bulunduğum çemberlere asla bilinç formu gelmezdi..bana “düztaban” derlerdi...bir arkadaşım vardı, onu çembere dahil ettiğimiz zaman form anında gelirdi… Düztaban olan ben hiç olmadım arkadaşlar, benim içinde bulunduğum çembere ışık varlıktan öte bir varlığın gelmesi imkansızdı, çünkü ben o frekans aralığını “bozuyordum”. Arkadaşım ise karanlık sanatlara ilgi duyan ve hayatında son derece düşük enerjileri uzun süreler barındırabilen birisiydi, halen hayatının oldukça olumsuz bir şekilde ilerlediğini duyarım...Elbette o zamanlar kendimi düztaban, zannediyordum.
Düşünün, ben gönüllü isteğimle, ve cahilliğimle, ruh çağırıyorum, yani “eşleşmeyi” talep ediyorum ve ona rağmen öz frekansımın yüksekliği nedeniyle eşleşemiyorum. İstesem de eşleşemiyorum. Anlıyorsunuz değil mi, bu varlıklarla eşleşebilmenin ciddi bir düşük enerji başarısı gerektirdiğini?
Peki o zaman neden özellikle bioenerjicilerden veya diğer şifacılardan böyle bilgiler geliyor?
Bu da çok normal, maalesef bazı bioenerjiciler veya şifacılar hangi enerjiyi nasıl kullandıklarını bilmediklerinden veya evrensel mekanizmaları (frekansları boyut ve düzlemleri, çekim yasası, rezonans kanunu) anlamadıklarından, kendi başlarına gelenin şifa enerjisinin eseri olduğunu düşünüyorlar ve diğer enerji sistemlerinin de özellikle de Reiki’nin güçlü bir şifa sistemi olduğunu bildiklerinden, öğrencilere, iyi niyetleri ile, benim başıma bu geliyorsa Reiki’yi aldıktan sonra kimbilir senin başına neler gelebilir mantığıyla bu uyarıları yapıyorlar.
Oysa olan şudur, bence çoktan idrak etmeye başladınız bile.
Bioenerjici veya şifacı, üçüncü gözünü yani sezgi yeteneğini aktive ederek kullanabilmeye başlamış kişidir, neticede o da bir şifacıdır ve şifacının üçüncü gözü yani altıncı çakrası, enerji ile çalışmayan kişilere oranla çok daha açıktır. Altıncı çakramız sayesinde normalde “göremediğimiz” suptil enerjileri görebilme yeteneğimiz de açılır..Fakat gördüklerimiz ve deneyimlediklerimiz, ikinci kuralımıza uygun olarak bizim enerjimizin “YANSIMASIDIR”. Bu kuralı bilmeyen bioenerjicinin veya herhangi diğer bir şifacının şifa enerjisi ve üçüncü gözü nedeniyle “bir şeyler” gördüğünü iddia etmesi normaldir. Oysa gördüğü ve görebildiği şeyler tamamen kendi frekansının yettiği, ve eşleşebildiği ölçüdedir.
Dolayısıyla bir şifacının gördüğü şeyler “istenmeyen varlıklar” ise acilen, profesyonel şifa verme işlemini sonlandırması ve kendisine odaklanması gerekir. Çünkü bu durum o şifacının içinde, şifalandırmadığı yoğun negatif enerjiye işaret eder, kaldı ki şifacılar genellikle, en çok şifaya muhtaç olan kişilerdir, buna ben de dahildim. Hayatım boyunca oldukça yoğun sorunlar ve arınmalar yaşadım, bilgeliğimi kazandıran bu olaylar oldu, herşey eğitmen olabilmem için güzelce planlanmış gibiydi.. Dolayısıyla her şifacı sürecinin başında en fazla blokaja sahip olan kişidir, şifa alanına eğilmesi de aslında hiç farketmese de bu sebepledir, şifacı başkaları aracılığıyla kendisini de şifalandırır - eğer öğretileri görebilirse...Aydınlanmış varlıkların hayat öykülerine bir bakın, savaş, kıyamet, katliam, sefalet ne ararsanız var, bunların hiçbiri tesadüf değildir. Ramtha’yı duyanınız var mı? (Okuyun)
Dolayısıyla, sadece bioenerji ustaları değil, enerji ile uğraşan her kişinin altıncı çakrası enerji ile uğraşmayan kişilere oranla daha açıktır ancak gördükleri sadece ve sadece kendi öz enerjisinin ve frekans aralığının yansımasıdır. Şöyle düşünün; diyelim ki benim kanal numaram 103 olsun (frekans aralığım)- benim izleyebileceğim tek yayın 103 kanalından yapılan yayın olacaktır, 96. kanalda ne olduğunu “izleyemeyeceğim” çünkü o kanalda değilim. Mantık budur (çekim yasası prensibi).
Dolayısıyla enerji ile uğraşan bu şifacılarımız gördükleri şeylerin henüz kendi frekans aralıklarının “yettiği” , "eşleştiği" düzlemler olduğunu anlayamamaktadır, ve tekrar ediyorum bu denli düşük frekans aralıklarını “izleyebilmek” için bir insanın ruhuna farketmeden ne kadar uzun zamandır ne kadar zulmettiğini hayal bile edemiyorum!
Bu tip istenmeyen formlarla karşılaştığımızda her birimizin dürtüsü belirli duaları okumaktır öyle değil mi? Ve bu dualar neticesinde de bir çok “temizlenme” meydana geldiği bildirilmiştir, zaten hocaların da yaptığı budur. Dua’nın yaptığı tek bir şey vardır, enerji alanını temizlemek ve frekansı yükseltmek ve “emir vermek”...elbette yüksek bir frekans aralığında düşük bir frekans düzleminde var olan bir bilincin tutunması imkansızdır.. Dua ederken enerjetik olarak olan şey şudur; Yaradan’ın enerjisini çağırıyorum, bu enerjiyle hareket ediyorum, bana zarar verecek tüm enerjilerin şimdi şu an alanımı derhal terk etmesini emrediyorum...bakın bu aslında enerjetik olarak verdiğiniz bir emirdir.. bu kadar basit.
Konuya geri dönüyorum, Reiki ile bu tip istenmeyen varlıklarla eşleşmeniz siz isteseniz dahi anlattığım teknik sebeplerle imkansızdır! Aksine, böyle bir durumdan şüphe ediyorsanız, acilen Reiki (veya diğer bir enerji sistemi tercihiniz doğrultusunda) öğrenmelisiniz, çünkü enerji bedeninizden yayılan frekans oldukça düşük bir seviyede seyretmekte ki, siz bu varlıklarla eşleşiyorsunuz.
Bakın bunu kabul etmeyebilirsiniz, zamanında bir danışanım da inatla bu konuyu kabul etmedi, içinde hiçbir kötülük, negativite, öfke olmadığını söyleyip duruyordu...oysa aurasından yayılan gri bulutları ve insanlara karşı öfke ve nefretini çizmek için kara kalemlerimin yetmeyeceğini söylemek zorundayım...bu tip konular ile yüzleşmek zordur, ama hakikat budur ve yumuşatmayacağım.
Şimdi şunu soracaksınız, Reiki ile uyumlandığımda peki, altıncı çakram yani üçüncü gözüm açılacağına göre, ya ben yine de birşeyler görürsem, ben hiçbir şey görmek istemiyorum!
Seçmezseniz, görmezsiniz..bu bir tercihtir.
Şimdi arkadaşlar, bir şeyler görmek, deneyimlemek bir kere o kadar kolay şeyler değil, bu yola hayatını veren gizemciler var.. Dolayısıyla tek bir uyumlama ile Alice Harikalar Diyarı’na kimse uçmuyor, önce biraz ayaklarımızı yere sağlam basalım ve mütevazi olalım =)
Evet, üçüncü gözünüz açılıyor, ama tamamen açılmıyor! Üçüncü gözünüz, sizin hayrınız ve kapasitenize en uygun seviyede güncelleniyor...yani herkesin her çakrası aynı oranda aynı hızda “açılmıyor”.. Zaten seviyeler arası zaman bırakmamızın bir sebebi de bu, çakralarınız belli bir oranda Reiki’ye kanal olacak ölçüde güncelleniyor..ve sizin içselleştirme kapasitenize ve algı kapasitenize göre kendi hızında güncellenmeye devam ediyor. Ama bazılarımız ne yapıyor, bu doğal güncellenme hızı onlara yetmiyor, üzerine gidip Reiki’nin tüm seviyelerini topluca alıyorlar, Kundalini enerjisi ile çalışıyorlar, üçüncü göz aktivasyonu gibi çalışmalara katılıyorlar ve bilinci kapasitesini kendi hızından çok daha yüksek bir hızda “gelişmesi” için “zorluyorlar”... böyle bir durumda spiritüel travma dediğimiz enerji travmasına uğramanız şaşırtıcı olmayacaktır, bu durumlar bile enderdir, ama şaşırtıcı olmayacaktır. O yüzden, sabır...biraz sabır...yola güven ve teslimiyet…
Bir Reiki uygulayıcısı olarak eşleşebileceğiniz varlıklar ne tür varlıklar mı?
Bizlerin “melek” enerjisi dediğimiz frekans aralığına sahip ışık varlıklar ve bilinç formları, buna yüksek benlik de dahil..Ama öncelikle bu varlıklarla eşleşmeyi SEÇMENİZ gerekir.. yani bu varlıklar sizin izniniz ve seçiminiz dışında sizi korkutacaklarını bile bile salonunuzun koltuğuna oturmazlar..yok böyle birşey...bu varlıkları kendi bilincinizden de çok ayrı düşünmeyin, ben bu formlara, bizim enerji bedenimizle bağlantıda olan yüksek frekansa sahip yansımalarımız diyorum.. Yani kendi en üst versiyonunuz bu formlar esasında..bu konu biraz teknik o yüzden, lafı gevelemeyeceğim.. bunları şimdilik sevgi enerjisi ve bu enerjiden oluşan bilinç formları olarak düşünmeniz yeterli olacaktır… ve bu formlar hiçbir zaman sizi korkutmazlar, dediğim gibi koltuğunuza oturup "merhaba İrem’cim bana bir çay lütfen" falan türevi garip durumları meydana getirmezler, ya da siz uyurken omzunuzdan dürtüp "kalk benim için dua oku" falan demezler..bu formlar ağırlıklı olarak size sezgi ve duygularınız aracılığıyla “bilgi” sağlarlar.. Bunu şu anda bile kimi zaman yaptığınızı biliyorum, sadece bunun adına “ilham” diyorsunuz.. Fiziksel surette göründükleri form genellikle “ışık patlamasıdır”.. ve bu ışık patlamaları son derece güzel hisler bırakır..kızlar, hepiniz saçlarınızın taranmasını seviyorsunuz değil mi...işte size gelen hisler bu kadar tatlıdır. =)
Bunları görebiliyorsanız, sevinin, bu denli bir yüksek frekansa çıkmak ve onu tutabilmek muhteşem bir deneyimdir, zaten hayatınızda da bu yansımaları görürsünüz..bolluk, bereket, aşk, sağlık akışınızdan herşey belli olur.
Ben, kendi enerji alanımda hiçbir zaman düşük enerjili bir form barındırmadım, ancak barındıran kişileri tanıdım. Ben, her zaman yüksek frekanslı titreşimlerle eşleşmeyi bilinçli olarak seçtim, yani böyle bir iletişim kanalına açığım, ona rağmen arkadaşlar, birçok eğitmenin de katılacağı gibi, bu yüksek frekans gerektiren kanal olma durumuna geçebilmek Masterlar için dahi oldukça saf ve sevgi dolu bir oluş haline geçmeyi gerektirir. Günümüz dünyasında her gün yapabileceğimiz birşey değil malum.. Benim kimi zamanlar ortadan kaybolup, sonra yeniden aranıza karışmamın bir sebebi ve gerekliliği de bundan..Bu nedenle Masterların enerjilerini yükseltmek ve tutabilmek için inziva ve sessizlik dönemlerine ihtiyaçları bulunur. Herşeyden önce insanız ve insan oluşumuza saygı gösteriyoruz..İnsanlığın hallerine saygı göstermeyen kimse ile çalışmamanız tavsiyemdir, buna başta kendisinin “guru” olduğunu iddia eden varlıklar da dahil.
Reiki Masterlar’ın arasında “güç” farkı var mı?
Bu soruyu sormakta da haklısınız. Çünkü bizim alanımız hiçbir zaman “sektör” olmamalıydı, ancak oldu. Sektörlerde bir diğerinin önünde yer almak için kişi kendi üzerine etiket yapıştırmak zorundadır.. Bu etiketler diğer sektörlerde, yüksek lisans veya çeşitli sertifikalı eğitimler, yabancı dil vs. olabilir. Reiki eğitmenleri de, bir diğerinin önüne geçebilmek için, bu gibi etiketleri üretmek zorunda kalmışlardır.
Bu etiketler de, “ışık ustası”, “grand master” (grand master diye bir kavram vardır, ben de grand masterım ancak bu kesinlikle bir güç ifadesi teşkil etmez, Usui Reiki’nin üzerinde yer alan frekansların da çalışıldığı ve öğretildiği anlamını taşır, bu nedenle yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için grand master unvanını ben kullanmamayı tercih ediyorum) veya 87. seviye Master gibi etiketlerdir. Bu etiketlerin altında, kişilerin Reiki Master olarak diğer Reiki Master’lardan daha “kuvvetli” olduğuna dair bir algı yaratılması hedeflenmiştir.
Oysa ki, yazımın başlarında ne demiştim: Reiki enerjisi bizim öz’ümüze ait bir enerji değildir, Reiki uygulayıcısı veya Master’i Reiki’ye yani şifaya KANAL olandır. Dolayısıyla da bir Reiki Master’in diğerinden daha “kıdemli” veya “kuvvetli” olması söz konusu olamaz. Kaldı ki, bu gibi etiketleri kullanmanın altında yatan amacın frekansını sizin incelemenizi isterim..
Master’lar arasında oluşabilecek tek bir fark vardır, Reiki enerjisine ne kadar saf ve temiz bir kanal olunduğu….
Egosu yüksek ve aktif olan bir Reiki Master’ın akışına vesile olabileceği enerjinin yoğunluğu ile, oluş hali sevgi ve şifa olan bir Reiki Master’ın akışına vesile olabileceği enerjinin yoğunluğu farklı olabilir, ancak her ikisi de istese dahi, şifayı talep edene bioenerji uygulamasında olduğu gibi zarar veremez..böyle bir ihtimal yoktur.
Bunu da şöyle düşünün, lavabonuza bağlı borular eğer kireçliyse ve az kullanılıyorsa, gelen suyun yoğunluğu da az olacaktır, ama o borular temiz ve kullanılıyorsa, suyun akışı çok daha rahat ve yoğun olacaktır, ama neticede ikisinden de su akmaktadır.. Dolayısıyla Masterlar arası da saflık ve temizlik seviyeleri elbette olabilir, ama bu Reiki’nin onlar için daha güçlü bir şekilde hizmet gösterdiği anlamına gelmez. Kaldı ki bunu iddia eden kişi şifanın, ŞİFAYI TALEP EDEN kişi tarafından gerçekleştirildiği hakikatini unutmuş ya da saklayan kişidir.
Reiki enerjisinin çalışmasının tek bir koşulu vardır, şifayı talep edenin şifayı ruhsal, bedensel, duygusal, karmik ve mental olarak kabul etmesi...Dolayısıyla her ne kadar bizler kendimize şifacı desek de, hakikat, şifaya vesile olan rehberler olduğumuzdur. Şifayı biz değil, şifayı talep eden gerçekleştirir, biz sadece yolu açarız.
Dolayısıyla, mekanizma bu şekilde işlerken, şifayı kendisinin gerçekleştirdiğini ima eden ve şifayı talep edenin hiçbir fonksiyonu olmadığı gibi bir algı oluşturan kişilerin kesinlikle profesyonel olarak hizmet vermemesi gerekmektedir. Çünkü bu kişilerin şifa anlayışı henüz oturmamıştır, ve mekanizmanın nasıl işlediğini de henüz idrak edememişlerdir, bu iyi niyetli yorumum, bunu bilmelerine rağmen, öğrencileri nasılsa bilmiyor diye, bu mekanizmayı başka türlü anlatmak ise kişinin yüzleşmesi gereken çok büyük karmaları oluşturacaktır. Çünkü bu enerjinin altında, şifayı talep edeni, kendi hizmetine bağımlı kılma amacı yatar ki, bizler kişileri özgürleştirmeye ve güçlendirmeye çalışırken, bu gibi bir amaç kişiyi köleleştirir, ve bundan daha yoğun bir karma da bu evrende yoktur!
Reiki enerjisini, tekelleştirmeye çalışan, kurumsallaştırmaya çalışan herkesten uzak durmanızı tavsiye ederim. Bu kişiler maalesef, bu kadar naif ve saf olan enerji sistemlerini “domine” ve “regüle” etme çabasındadırlar, bunun amacı da elbette “diğerlerinden öne geçmektir”, “rekabettir”..bu duyguların ışıkla, saflıkla, seviyle, yüce hayırla hiçbir ilgisi yoktur..
Elbette bizler Master yani eğitmen olarak (Master’ın Sanskritçe’deki anlamı öğretmendir) hayatımızı idame ettirebilmek ve verdiğimiz emeğin karşılığını alabilmek için sizlerden ücret talep ediyoruz, bunda bir sıkıntı görmüyorum..bu tamamen alma-verme dengesi gereği olması gereken bir durumdur..Biz bu bilgileri ücretsiz verdiğimiz takdirde, her bir eğitimin 9-10 saat sürdüğünü düşünecek olursanız, bu kadar süre boyunca hem nefes, hem bilgi, hem emek hem de enerjimizi sizinle paylaştıktan sonra, yani size verdikten sonra karşılık bir “şeyi” “almayı” talep ediyoruz. Dolayısıyla kime ne kadar ücret vereceğiniz konusu sizin tercihinizdir, bu konuda kimseyi yargılamıyorum, herkesin emeğine biçtiği değer farklıdır, tercih size aittir. Ayrıca tüm uygulayıcıların da profesyonel olarak şifa verip vermediklerine bakmaksızın mutlaka, karşılığında 1TL veya ufak bir çikolata bile olsa, karşıdan bir “şey” talep etmesi gerekir, bunu da bu vesile ile hatırlatmış olmak isterim.
Kimi Master’lar sertifika veriyor, kimi vermiyor, neden?
Arkadaşlar, bildiğiniz üzere ben aynı zamanda eski bir avukat ve her zaman baki kalacak şekilde bir hukukçuyum. Şimdi burada sertifikalar hakkında vereceğim bilgi de hukukidir.
Bir sertifikanın bir yerlerde “geçerli” olabilmesi için, bir kurum tarafından akredite edilmesi gerekir (Bakanlık gibi, devletin yetkilendirdiği eğitim kurumları gibi, diplomalarınızı düşünün, hatta bazı ülkeler, bazı ülkelerin diplomalarını kabul etmez ve kendi ülkelerinde de denklik almanızı beklerler). Dolayısıyla sertifikaya niteliğini veren, sertifikayı veren kişi veya kuruluşun bir “entity” yani hukuken tanınan bir kişi veya kurum olması halidir.
Reiki evrenseldir ve hiçbir devletin, inancın, kurumun, kişinin, kuruluşun tekelinde değildir, kurumsallaştırılamaz, doğası gereği özgürdür ve esnektir, kişiye mahsustur, ulvidir..Bu alanda çalışmalar yapılıyor ama bu alanda Reiki Masterlar görüş olarak ayrılıyor, ben ve benim gibi kendisini “bağımsız” olarak niteleyen Masterlar, benim burada anlattığım görüşü savunurken, Reiki’nin kurumsallaştırılması gerektiğini savunanlar da var. Arkadaşlar inançlar kurumsallaştırıldığında dünyaya ne olduğunu gördük o yüzden bırakalım da bazı şeyler özgürce deneyimlensin...en azından ben böyle düşünüyorum.
Şu an için ise, Reiki, kurumsal ve regüle yani hukuki bir niteliğe sahip değildir.. Yani, bu alanda eğitim veren kurum, kişi ve kuruluşlar hukuk nezdinde “tanınmazlar”.. Kanunlarımızın hiçbir yerinde Reiki Yetkilendirilmiş Kurum ve Kişilerine dair bir düzenleme yoktur, olamaz da...dünyada da böyle birşey yok.
Dolayısıyla Sertifikayı yazan kişi, sertifikayı size ek bir hizmetmiş gibi aktarıyor, veya kendisinin sertifika yazmaya yetkili olduğuna dair bir algı yaratıyor ise, bilin ki, açık konuşacağım dolandırılıyorusunuz. O sertifikaların hukuki olarak DÜNYA ÜZERİNDE HİÇBİR HUKUKİ GEÇERLİLİĞİ YOK. Bunu bir hukukçu olarak söylüyorum…
Allah aşkına, sizce Şamanlar birbirlerine “el verirken” çıraklarına sertifika mı dağıtıyorlardı? Bu kişiler dünya üzerinde yer alan en saf ve temiz (bizim ifadelerimizle “güçlü”) şifacılarıdır. Okuma yazma bildiklerinden bile şüpheliyim, ancak yetenekleri ile, bizim kitaplardan edindiğimiz evrensel sırlara haiz olmuşlardır! Uzakdoğu’da rahiplere sertifika dağıtıldığını duydunuz mu? Carlos Castaneda’nın Şaman hocasından uzun yıllar boyunca aldığı eğitimin sonunda bir sertifikası var mıydı? Zaten amaç sertifika mı edinmekti?
Bana bu soruyu soranlara sertifikanın legal boyutunu açıkladıktan sonra hala aynı soruyu sormayı ısrar etmeleri halinde ben de birtakım sorular sorarım; hatta bu kişilerin benim eğitimime katılıp katılmayacakları da benim sorduğum sorulara verilen cevaplarla belli olur:
Sertifika ne için bu kadar önemli?
Şifacılık yeteneğini kendi kendine teyit etmen için mi?
Dünyanın gözünde bu “beceriyi” elde ettiğini kanıtlamak için mi?
Kime bu etiketle “gösteriş” yapacaksın?
Etikete neden ihtiyacın var? Birileri enerjiye şifaya değil, sertifikaya hürmet gösteriyorsa, o kişilerle çalışmak istediğine emin misin?
Reiki ile esas amacın rekabet havuzunda önlere geçerek “para mı” elde etmek, o zaman ticaretle uğraşman daha hayırlı olabilir.
Ancak, sertifika konusu ile ilgili şunu da eklemek isterim; sizlere anı olması amacıyla, o eğitimi tamamladığınız bilgisini sağlamak amacıyla, sizin özel kullanımınız için eğitmeniniz size sertifika verebilir ve bunda da hiçbir sıkıntı yoktur, hatta hoştur.. Ben de Master'larıma Reiki aile ağaçlarındaki yerlerini hatırlamaları amacıyla sertifika veririm, ama dediğim gibi, bu diğer Reiki Masterların yapamayacağı da bir şey değil, isterse her eğitmen sertifika yazabilir.. bu bir nitelik veya özellik değildir...
Ben de Reiki eğitimleri aracılığıyla para kazanan biriyim ancak ilk odağım daima şifa ve bilgi paylaşımıdır, para veya gereken kaynak her ne ise bunun karşılığında gelir. Bu benim prensibimdir, rotamdır... ve benim gibi hisseden, uygulama yapan, eğitim veren birçok şifacı / eğitmen var..ben tek de değilim! Ama maalesef bu görüşe katılmayan birçok şifacı sanal “rekabet havuzunda” öne geçmek adına, bu unsurları ek bir hizmetmiş gibi kamuya sundukları için oldukça göz önündeler.ve siz de doğaldır ki ağırlıklı olarak onları görüyorsunuz..sadece bu “göz önündeliği” kaldırmak adına ben de kurumlarla ortak olarak çalışmayı tamamen bırakmış durumdayım, podcastleri durdurmamın bir sebebi de bu.. maalesef ben kurumlarımızın henüz ezoteri bilgilerini saflık ve iyi niyetli bir şekilde tamamen ana odak bilgi paylaşımı olmak üzere yayabildiklerini düşünmüyorum. Ana odak ağırlıklı maddi gelir oluyor, ama dediğim gibi bizim işimizde ana odağınız maddi gelir olamaz! Maddi gelir, zaten işinizin karşılığında mutlaka gelir. İşte tam da bu nedenle Reiki'nin kurumsallaştırılmaması gerektiğini düşünüyorum, çünkü bir kurum için bu sistemde "karlılık" maalesef halen ana odaktır. Bu eşiği aşacağımızı düşünüyorum, bu yönde işlev gösterme / hizmet verme çabası içinde olan kurumlar da olabilir ama evrilme süreçleri içinde sınanmaktadırlar..
Bağımsız Reiki Master’ları bulmanız elbette kurumlara bağlı olarak çalışan Reiki Master’ları bulmanızdan çok daha zor… ama inanın, öğrenci hazırsa öğretmen karşısına mutlaka çıkıyor..
Manavdan elma almıyorsunuz,lütfen araştırmalarınızı yapın, öğretmeninize kanınız ısınsın, uyuşun…. Herhangi anlayamadığınız bir durumun oluşması halinde ustanıza rahatlıkla soru sorabileceğiniz bir samimiyet enerjisini arayın...usta ile öğrencisi arasında bir mesafe olduğu doğrudur, ama bu mesafe asla “soğukluk”, “kibir” ve “bilgi saklama” yönünde olmamalıdır. Ama size bu şekilde yaklaşan bir ustanın kişisel alanını suistimal edip etmemek de size kalmıştır.. Bu denge karşılıklı olarak kurulduktan sonra ömür boyu sürecek güzel bir bağ elde edersiniz..
Benim eğitimlerime gelmeden önce, benden daha “iyisi” olduğunu düşündüğü için benim ustalarımın isimlerini bana soran birçok kişi de olur..veya benzer şekilde benden belirli bir Reiki Master'ı değerlendirmemi isteyen talepler de geliyor.
Arkadaşlar bu tip soruları bana sormayın, çünkü bu etik değildir, ne dememi bekliyorsunuz?
Evet benimle çalışma bence de, benim ustama git çünkü o benden daha iyi mi?
Bir kere ben bunu diyorsam benden kaçın çünkü hala kendi ustalığımı kabul etmemişim ve o oluş haline geçmemişim demektir, hayır ona gitmeyin mi diyeyim, neden diyeyim, o da usta, seviyorum, sayıyorum, bana katkı sağlamış insan, tabiki git. Size bu nedenle verecek bir cevabım yok.
Yine aynı sebeple, ben bir meslektaşımı, kendi filtrelerimi önüme koyarak yargılayamam, çünkü ben ondan üstün değilim. Ama bu yazıda yaptığım gibi kendi kriterlerimi sizinle paylaşabilirim, bu kriterler sizin de kulağınıza "hoş" geliyorsa, Reiki Eğitmeninizi bu kriterlere göre siz de içsel olarak değerlendirebilirsiniz, zaten amacım da bu.
Bu araştırmaları, değerlendirmeleri sizin yapıp, sizin kendi kararınızı vermeniz gerekir. Biz sizi yönlendirmeyeceğiz.. Ben de burada size, bana göre bir Reiki Master’i seçerken dikkat etmeniz gereken kriterlere değiniyorum - bu beni seçin demek değildir.. aksine..enerjiniz benle uyuşmuyorsa, lütfen beni seçmeyin...
Şunu anlamanızı isterim, ben hiç kimsenin egosuna hizmet etmesi amacıyla bir bilgiyi biriyle paylaşmam, doğrudur, yanlıştır, bilemiyorum ancak, o bilgi nasılsa evrensel ve her yerde, arayan bulur, ben sadece, benim ağzımdan, elimden çıkan bilginin birinin yüksek egosuna hizmet ettiğini tespit ettiğim anda o kişiyi veya gerekirse kurumu alanıma dahil etmemeyi tercih ederim.
Ve bunu yapmaya devam edeceğim. Dediğim gibi, ben tek değilim, bilgi de isteyen için her yerde..dolayısıyla, bu konuda da herhangi bir vicdan azabı asla duymam..
Biz egolara hizmet etmiyoruz arkadaşlar..aksine Reiki ile sevgi, şefkat, anlayış, aydınlanma, hümanizm gibi değerleri içselleştirip, şifa bulmaya ve şifaya vesile olabilmeye niyet ediyoruz.
Bunu neden mi yapıyoruz?
Kendi adıma konuşmak gerekirse, ben içinde bulunduğum Dünya Sisteminden memnun değilim..Daha iyi ihtimaller olduğunu biliyorum.
Ufak bir kesim cenneti yaşarken, büyük bir kısım cehennem alevinde kavruluyor hem de yaşarken...benim amacım oldukça “bencil”...ben yaşarken kendi cennetini yaratmayı hedeflemiş biriyim...bu cennette tek başıma kalmam bana hiçbir şey ifade etmiyor, paylaşamadıktan sonra =) Dolayısıyla öncelikle kendi memnuniyetim için, ışığı çoğaltmak mantıklı görünüyor… bunu “sizin” için yapıyor gibi görünebilirim, bu doğrudur, ama sizin için hedeflediğim şey, esasında kendim için hedeflediğim şeyle aynıdır, bu anlamda hem çok bencildir, hem de ego’dan yoksundur… Dolayısıyla kendim için belirlediğim rota ile, eğitimlerimde öğrencilerime gösterdiğim rota aynıdır.. Ne kadar çok kişi dünyada cennetini yaratabilirse, o kadar paylaşım, o kadar huzur, o kadar sevgi var olacak ve bu sistem ancak bu şekilde dönüşebilecektir, başka bir ifade ile içinde yaşadığım sistemi dev bir ışık yakmak yerine ufak ışıklar yakarak değiştirmeye çalışmak çok daha yumuşak ve akıllıcadır..neticede içinde ben de yaşıyorum =)
Tek başıma dünyayı değiştiremem, zaten dünyadaki bireylerin frekansı artık tek kişinin hitap edemeyeceği kadar karmaşık ve farklı- eski zamanlarda böyle değildi.. Ama bu frekansa çekilen kişilere yollarını gösterebilir, vesile olabilirim..tüm bunların amacı da budur.
Dolayısıyla, eğer gerçekten kendi cennetinizi yaratmaya yardımcı olmayacaksa, sizin için hiçbir sistemi, eğitmeni, kurumu, kuruluşu, kendim de dahil olmak üzere önermem ve desteklemem….
Seçim, karar sizin...ama lütfen, bu yazının “benim” anlayışım, “benim” algım ve “benim” frekansımdan çıktığını unutmayın. Yani, başka fikirlerle, ekollerle karşılaşacaksınız, ve bu değerlendirmeyi de yine siz yapacaksınız...doğru-yanlış yok...kim size cennetinizi yaratmakta vesile olabilir, soru bu olmalıdır.
Sevgilerimle,
İrem
Not: Bir sonraki Reiki I. Seviye Eğitimini muhtemelen Şubat sonu veya Mart başı gibi açmayı düşünüyorum, ancak en az 3 kişi olmanız halinde, özel olarak grup eğitimi talep edebilirsiniz, bireysel olarak da Reiki Eğitimi talep etmeniz mümkün. Taleplerinizi fitsoulfitmind@gmail.com adresine ad-soyad ve Reiki Eğitimini talep etme amacınızı kısaca açıklayarak yönlendirirseniz, size en kısa sürede dönüş yapacağım.
İrem hanım içimdeki duyguları düşünceleri o kadar güzel anlatmışsınız ki bütüne katkısı olması dileği ile teşekkür ediyorum
YanıtlaSilİlişkimi dağılmaktan kurtararak bana büyük bir iyilik yapan Dr Ilekhojie sayesinde her gün yüzümde bir gülümsemeyle uyanıyorum. Mükemmel bir ilişkim olduğunu düşünürdüm, ta ki sevgilim eve geç gelip her gün bana farklı bahaneler sunana kadar, onu yakından takip etmeye karar verdim ve sonra onun başka bir kızla ilişkisi olduğunu keşfettim. Ona çok güvendiğim ve onun gizli bir ilişkisi olduğunu ve artık benimle ilgilendiğini veya bana sevgi gösterdiğini bildiğim için kalbim kırıldı. Daha farkına varmadan beni kız için terk etti ve ben de onu başka bir kadına kaptırdığım için büyük bir çıkmaza girdim. Ama Dr Ilekhojie'nin iletişim bilgilerini internete koyan herkese teşekkür ederim. Onu 48 saat içinde geri almamda bana yardımcı oldu ve bugün ilişkim her zamankinden daha fazla sevgi ve güçlü duygusal bağla yeniden tesis edildi. Dr Ilekhojie ile +2348147400259 numaralı telefondan arayarak veya WhatsApp aracılığıyla iletişime geçebilirsiniz.
YanıtlaSil