Herkese merhaba,
Her Çarşamba Nişantaşı City's Alışveriş Merkezinde 15.00- 18.00 saatleri arasında, Reiki ve Enerji Terapisi hakkında sorularınızı cevaplıyor, aynı zamanda da, hayatınızla ilgili sorunlarınıza pratik çözümler öneriyorum.
Özellikle, en çok karşılaştığım sorulardan biri, Reiki nedir, nasıl çalışır ve ne işe yarar oluyor.
Biraz klişe olacak ama, Reiki'yi tam olarak anlamak ancak deneyimlemekle mümkün olabilir.
Bugün hangi seviyeden olursa olsun, bir Reiki uygulayıcısına, Reiki ile ilgili kişisel deneyimlerini sorduğunuzda, elbette ortak noktalarla karşılaşacağınız gibi, bir çok kişinin deneyiminin de "şahsi" yani "öznel", kısacası birbirinden farklı olduğunu tespit edebilirsiniz. Ancak her birinin hemfikir olacağı nokta, Reiki'nin hayatlarını temelden ve mükemmel bir yönde değiştirdiği olacaktır.
Reiki Nedir?
Reiki Prensipleri
Bugün, sadece bugün öfkelenme,
Bugün, sadece bugün endişelenme,
Bugün, sadece bugün kendini işine ver,
Bugün, sadece bugün tüm canlılara iyi davran,
Bugün, sadece bugün sahip oldukların için şükret.
Reiki'nin Bilimsel Altyapısı (alıntıdır)
ÖNEMLİ NOT:
Arkadaşlar, Reiki'nin bilimsel dayanağını ve nasıl işlediğini oldukça net, yalın, ve gerçekçi bir dille anlatan, ve okunmasını mutlaka tavsiye ettiğim bir makaleyi aşağıda sizlerle paylaşıyorum, zira, bu gibi makaleleri okumaya ve anlamaya üşendiğimiz için, bir çok kavramı ve şifa sistemini "masal" olmakla itham ediyor, bu sistemin uygulayıcılarını ise "dolandırıcı" olarak niteleyebiliyoruz. Oysa, biraz dirayet ve efor gösterip aşağıdaki makaleyi okuduğunuzda Reiki ve enerji kavramının değil masal olmak, esasında hayatımızın özünü oluşturan ve "hayatsal" bir öneme sahip son derece tıbbi ve bilimsel dayanaklara sahip, alternatif bir şifa sistemi olduğunu anlayabilir ve anlatabilirsiniz.
Şifa çalışmalarının bazı kavramları, artık bilimsel açıdan ele alınmaya başladı. En önemli konu, Reiki’nin bütün canlılar tarafından üretilen elektromanyetik alanla ne tür bir ilişkisi olduğu hakkında bir teori oluşturulmasıdır. James Oschman, “Bilimsel Açıdan Enerji İlacı” adlı son kitabında bu ilginç konuyu şöyle açıklamaktadır.
Bir süredir, insan bedeninde elektrik akımlarının olduğu bilinmektedir. Bu akım, sinir sistemi içerisinde yer almaktadır ve bedenin kendi kendini düzenleme/regüle etme yollarından birisidir. Sinir sistemi, bedendeki bütün organ ve dokulara bağlıdır. Beyinden çıkan sinyaller sinir sistemi içinde yol alarak, bedensel faaliyetleri düzenlemektedir.
Elektrik akımı aynı zamanda, kanın tuzlu solüsyonu sayesinde dolaşım sistemi içinde kalpten de akar ve elektrik akımı için bir yol oluşturur. 84.000 km’den daha uzun kan damarları, kalp elektriğinin bedenin her yerine akmasını sağlar.
Elektrik akımı, bedendeki bütün hücrelere girer çıkar. Bedenin birçok hücresi aslında sıvı kristaller taşımaktadır. Canlı kristaller, hücre zarında, sinirlerin miyelin kılıflarında ve birçok başka yerde bulunur. Üzerlerinde basınç oluştuğu zaman bütün kristaller, piezoelektrik etkisi üretir. Bu durumda, bedendeki sıvı kristaller, sürekli olarak elektrik akımı üretmeye başlar. Lazerde bütün frekansların belli bir alan içinde uyumlu olması gibi, akımlar da genellikle uyumludur. Lazer benzeri titreşimler bedende yol alır, aynı zamanda çevreye de ısı verir. Bu akla, potansiyel şifa etkileşimini getirmektedir. Davula vurulduğu zamanki oluşan basınç gibi, bedenin dokuları etkileşime girer, ritmik elektrik akımları ve alanları oluşur, titreşimler, bu dokuların biyolojik faaliyetini etkiler.
Perinöryum adında ikinci bir sinir sistemi vardır ve sinir sistemini çevreleyen birleşik doku tabakasından oluşur. Robert O. Becker, dizi halindeki makalesinde bunu şöyle tarif etmektedir:
Beyindeki hücrelerin yarısından fazlası perinöral hücrelerdir. Perinöryum doğrudan akımla çalışır. Beyin dalgaları tarafından kontrol edilir ve doğrudan doğruya şifa işlemiyle ilgilidir. Bedenin herhangi bir yeri incindiği zaman, perinöral sistem incinen bölgede elektrik üretir ve bedeni alarma geçirir. Bu, elektrik potansiyeli yoluyla, perinöral sistem, akyuvarlar, fibroblatlar ve deri hücreleri gibi onarma hücrelerini o bölgeye getirir. İncinen bölge iyileşirken, elektrik potansiyeli değişir. Perinöral sistem çok hassastır ve dış elektromanyetik alanlara, karşı da duyarlıdır.
Bir iletkende elektrik akımı varsa, onu manyetik bir alan sarar. İnsan bedeninde akan elektrik akımı, biyomanyetik enerji denilen ve vücudu saran bir manyetik alan oluşturur.
Son derece hassas manyetometreler biyomanyetik alanları ölçer. SQUID (Süper Conducting Ouantum Interference Device-Süper İletken Kuantum Girişim Cihazı) denilen bir cihaz, Denver’deki Colorado Tıp Fakültesi’nde Dr. John Zimmerman tarafından kullanılmış, bedenin çeşitli bölgelerinde, beyinde, kalpte ve daha birçok organdaki biyomanyetik alanlar ölçülmüştür. Biyomanyetik alanların okunması, bedenin nasıl çalıştığı konusunda ve hastalıkların teşhisinde çok yararlı olmaktadır.
Kalp en güçlü elektromanyetik alana sahiptir ve 4,5 metrelik bir mesafeye kadar ölçülmüştür. Beynin ve bütün organların etraflarını çevreleyen, kendi biyomanyetik alanları vardır. Bu alanlar, çeşitli frekanslarda titreşirler ve birbirleriyle etkileşim içindedirler. Bir organ sağlıklı ise belli bir frekanstadır, sağlıklı olmadığı zaman da bu frekans değişir. Biyomanyetik alanların toplamı, bedenin çevresinde büyük bir biyomanyetik alan oluşturur. Bu auraya benzeyen bir şeydir. Bu durumda biyomanyetik alan, auranın ana birimlerinden biri sayılabilir, ama buna daha başka açıklamalar da bulunabilir.
Alanlar, başka insanların alanları gibi, bedenin yanındaki başka alanlarla da etkileşim içinde olabilir.
Bu prensibe ‘indüksiyon’ denir. Bir manyetik alanın, bir diğerini etkilemesi anlamına gelir. Indüksiyon, iletkendeki elektrik akımının gücünü ve frekansını değiştirebilir. İşte bu nedenle, bir kişinin biyomanyetik alanı, bir diğer kişininkini etkileyebilir, kişilerin karşılıklı olarak organlarının ve dokularının çalışması, yani sağlıkları değişebilir. Bu durum, tam olarak, “Manyetik kişilik” denilen terimle ifade edilmektedir. Bu ayrıca, bir kişinin, diğerine iyileştirici etkisi yapması konusunu da bilimsel olarak desteklemektedir.
Bilimsel bir noktadan bakılacak olursa, bir kişinin varlığı, derisinde başlamaz, deyim yerindeyse, çevreye bile yayılır. Kişisel deneyimlerimizden bunun doğru olduğunu biliyoruz, çünkü başkalarının varlığını hissediyoruz. Şimdi artık bu kanıtlanmış ve bilimsel olarak açıklanmış bulunuyor.
Ellerin de çevrelerinde biyomanyetik’ enerji vardır. Şifacıların elleri, şifa seansı sırasında ölçülmüş ve şifacı olmayanlara oranla, alanlarının çok daha güçlü olduğu anlaşılmıştır. 80.000 devrelik iki bobinden oluşan basit bir manyetometre kullanılmış, şifacının ellerinin 0.002 gauss gücünde olduğu görülmüştür, bu bedenden yayılan diğer alanlardan bin kat daha güçlüdür. Enerjinin çoğu 7-8 Hz oranındayken, çeşitli frekanslardaki alan 0.3 ila 30 Hz arasında değişen değerler vermiştir.
Ellerdeki şifa enerjisi, en azından kısmen, perinöral sistem tarafından üretilir. Sistem, sinirleri sarar ve elektrik akımı için bir yol oluşturur. Akımlar, beyin dalgaları ile taşınır, talamus tarafından kontrol edilir.
Bir insan hasta ise, hastanın bir veya birden fazla organının biyomanyetik frekansları sağlıklı olmaz.
Herbert Fröhlich, yapmış olduğu araştırmalarda, bedenin biyomanyetik alanları ile ilgili ilginç saptamalarda bulunmuştur: “Bir doku veya organdaki hücrelerin toplanması ile, hücre bölünmesi gibi önemli işlevler yerine getiren, belirli frekanslar oluşmaktadır. Normalde bu kontrol frekansları çok istikrarlıdır. Eğer belli bir nedenle bir hücrenin frekansı artarsa komşu hücrelerin sinyalleri, doğru frekansı yerleştirmeye yönelik olacaktır. Eğer yeterli miktarda hücre azalırsa, sistemin toplu titreşim gücü de azalacak, stabilite kaybolacaktır.”
Metafizik kavram açısından düşünülecek olursa, hastalık, fiziksel bedenden önce, aura veya biyomanyetik alanda başlar.
Şifacı ellerini hasta olan organın üzerine tutup enerji vermeye başlarsa, şifacının ellerinden yayılan biyomanyetik alan, hasta organdan yayılan enerjiden daha güçlü hale gelir. Şifacının ellerinden yayılan biyomanyetik alanının frekansı, hasta organın ihtiyacı olan sağlıklı frakanslara cevap verir. Şifacının biyomanyetik alanı, hasta organdan daha güçlü olduğu için, ellerindeki sağlıklı enerjiyi, hasta organın ‘alan frekansıma aktarır, böylece organın frekansı kendini ayarlayarak sağlıklı hale dönüş yapar. Bu ayarlama, hasta organ çevresindeki hücreleri, sinir sistemindeki elektrik akımını ve biyolojik işlemleri etkiler ve böylece şifa yerini bulmuş olur.
Bedenin çeşitli dokuları için şifa frekansları araştırılmıştır. Sinirler 2 Hz, kemikler 7 Hz, bağ dokuları ve kılcal damarlar ise 15 Hz frekansında şifa bulmaktadır.
Şifacı, hastanın biyomanyetik alanında problemli bir alan ararken veya tarama yaparken, bu işlem tam tersine bir şekilde de gerçekleşebilir. İşlem sırasında şifacı, yavaşça tek elini ya da ikisini birden, bedenin birkaç cm üzerinde hareket ettirirken, el ayasında bir duyarlılık olup olmadığına dikkat kesilir.
Hastanın alam, şifacının ellerindeki alanda fark edilir şekilde bir farklılık yaratır ve işte bu şekilde hastanın biyomanyetik alanında yolunda gitmeyen bir durum olduğunu tespit eder.
Reiki’nin önemli özelliklerinden birisi de, bu yeteneğin uyumlamadan kaynaklanmasıdır. Reiki’nin, şifacının bilinci tarafından yönetilmesine ihtiyacı yoktur. Kendi kendini yönlendirir ve şifacının enerjisini tüketmez. O halde, Reiki uyumlaması ve şifası nasıl çalışabilir? Bütünlük, iyilik ve şifacılığın yüksek bilinci, hepimizde zaten mevcuttur. Uyumlama ile, içimizdeki doğuştan gelen bu özellik harekete geçer. Şu şekilde ifade edecek olursak; bu özellik bilincimizin dışında yer aldığı için, çok üst mertebedeki bir kaynaktan gelmektedir.
Üstelik şifacının enerjisi de tüketilmediğine göre bu durumda uyumlama, günlük ihtiyaçlarımızı karşıladığımız enerji kaynağından farklı bir enerjiyi harekete geçirmektedir. O halde Reiki ile şu gerçeğe ulaşıyoruz; hepimizde gizli bir potansiyel var, birçok kişide de bu henüz uyku halinde, ama uyandırılabilir. Yüksek bilinç, Thalamus ve Perineural sinir sistemini, Reiki üretmek üzere harekete geçirip, şifacının elleri aracılığı ile hasta bölgeye yönlendirebilir.
Basit bir anlatımla, ‘Reiki enerjisi, bilinçaltı ile oluşturulan biyomanyetik ve diğer enerjilerin bir karışımıdır’ denilebilir.
Bu kavramları kullanmak suretiyle, hatta yüksek bilinç ile, daha güçlü veya etkili şifa yolları bulunacağını düşünebiliriz. Bunlar ile özel enerji frekans kombinasyonları formüle edilip şifa daha çabuklaştırılabilir, daha ağır vakalar iyileştirilebilir. Sevgi, şefkat ve özveri ile şifa, özel bir birleşim haline gelip, hastalıklı kısmı sağlıklı hale dönüştürebilir. Güçlü bir şifacı, çok başarılı bir oto tamircisine benzetilebilir; çünkü böyle bir tamirci daha engin bir anlayışa ve yılların verdiği bir deneyime sahiptir, birçok başka tamircinin yapamadığını yapar. İşte bizler de şifacılıkta kendimizi iyice derinden geliştirebilirsek, şifacı olarak potansiyelimiz artmaya devam eder ve yüksek bilincin daha yüksek niteliklerine erişebiliriz.
Biyomanyetik alanların gücü, alanın kaynağından uzaklaştıkça azalır. Daha önceki bazı ifadelerde şifanın, ancak hastaya yakın olduğu zamanlarda gerçekleştiği belirtilmişti. Peki o halde hasta yüzlerce km uzakta, belki de dünyanın diğer uçundayken, uzaktan şifa nasıl mümkün olabilir?
Uzaktan şifa faaliyetinde, ‘skalar dalga’lar rol oynuyor olabilir. İki manyetik alan aynı frekansı taşıyorsa ve tam olarak faz dışıysa, birbirini yok eder. Güç hala orada ise ve skalar dalgalar oluşturuyorsa, bu yok oluş, alanların etkisini yok etmez. Skalar dalgalar, manyetik alanlarda olduğu gibi, elektronlarla değil, atomik çekirdek ile etkileşim içersindedirler, Faraday kafesi veya diğer kalkanlarla bloke edilemezler. Aslında şifa etkilerinin öncelikli kaynağı, manyetik alandan ziyade, dalgalar olabilir.
Dr. James Oschman’a göre, “Organizmalarla etkileşim halinde olan asıl elektrik ve manyetik alanlardır, ama bazı araştırmacılar, bu etkileri aslında skalar ve güçlü dalgaların oluşturduğunu düşünmektedirler.”
Teoriler belirli bir sınıra kadar şifanın nasıl oluştuğunu açıklıyorsa da, şifanın ve ruhsal çalışmanın bir kısmı hala sırrını koruyor. Biyomanyetik alanlar ve skalar dalgalar, fiziksel bedene veya fiziksel bir cihaza bağlıdır, ama birçok ruhsal şifacı, şifayı gönderen yüksek varlıklarla doğrudan deneyimler yaşamışlardır. Onların fiziksel bedenleri yoktur, o halde şifa enerjileri nasıl oluşur? Bilimsel açıdan nasıl var olurlar? Bu sorular, şifacılıkta daha derin bir anlayış ve bilinç yapısı geliştirmeyi gerektirmektedir.
Molekül ve atomlardan oluşan bedenin yaşayan dokuları, doğrudan doğruya doğanın bütün güçlerine bağlıdır ve bunlardan etkilenir. Canlı varlıklar gelişirken, güçler bedenin fonksiyonları ile bağlantıdadır. Buna bilinmeyen güçler de dahildir.
Canlı varlıklarla, özellikle de kendimizle çalışırken, bizlere evrenin en esrarengiz ve derin güçlerini anlama fırsatı veriliyor. Bilim şifayı ve ruhsal dünyayı araştırdıkça, aklımızı zorlayacak ve hayatımızı değiştirecek keşifler ortaya çıkacaktır.
Şahsi Deneyimlerim Sonucunda Reiki Hakkındaki Görüşüm:
Reiki enerjisi anlatılmaz, ancak kişinin kendi deneyimleri sonucunda anlaşılabilir. Yukarıda anlatılan bilimsel altyapıya birebir katılmakla beraber, ilaveten, foton dediğimiz, gözümüze "ışık" olarak görünen elektrik dalgalarının aynı zamanda evrensel bilgiyi de içinde barındırdığını düşünmekteyim (kaldı ki, DNA'mız dahi tamamen fotonlardan oluşmakta olup, genetik bilgileri bu yolla nesilden nesile kopyalamaktadır).
Tüm düşünce formları esasında bir titreşim yani bir elektrik dalgası yaratır ve dışarı doğru yayılır ve auranızda (biomanyetik alanınızda) yansır. Enerji sürekli devinim halindedir ve dış varlıklarla devamlı bir elektriksel (titreşimsel) takas halindedir, bu bakış açısından bakıldığında, evrende var olan tüm bilgiler en kaba tabirle "havada asılıdır", reseptörler ise bizleriz.
Enerji yönlendirebilir, enerjiyi şifaya yönlendiren kişi, şifa için gerekli titreşimi hastaya yönlendirir ve akıtır, şifa için gereken tüm bilgi ve araçlar ise bahsettiğimiz elektromanyetik titreşim dalgalarına kodludur, hastaya aktarılan bu kodlar şifayı gerçekleştirir. Bu durumu, doğru kanalı seyretmek üzere, bir uydunun ilgili kanala ayarlanmasına banzetebiliriz. Uydu, reiki enerjisini temsil eder, doğru kanal amaçlanan şifayı, uyduyu yönlendiren ise şifacıyı temsil eder. Ancak unutulmamalıdır ki, şifayı gerçekleştiren şifacı değil, şifayı talep eden kişinin kendisidir, siz ne kadar yüksek frekanslı bir enerjiyi aktarırsanız aktarın, talep eden kişi şifaya direniyor, herhangi bir sebepten kabul etmiyor ise, şifa gerçekleşemez.
Bununla birlikte Reiki'yi anlamak için Rezonans Kanunu da anlamak gereklidir.
Rezonans Kanunu'na göre, frekanslar daima birbirleri ile eşleşmek için bir güç mücadelesi içindedir, nihayetinde iki frekans mutlaka eşleşecek, yani birbirilerine rezone olacaktır. Örneğin, iki metronomu ele alalım, bu metronomları farklı hızda çalışacak şekilde ayarlayalım ve yanyana koyalım, 24 saat sonra kontrol ettiğinizde metronomların orta yolda buluşarak birbirlerine rezone bir şekilde salındıklarını tespit edebilirsiniz.
Bu durum sadece metronom ve elektrikli aletler için değil, elektrik akımı yayan her varlık için geçerlidir. Kimi zaman, bazı insanların yanında bir süre geçirdikten sonra , "ağırlaşmış" ve "çökmüş" hissedersiniz, kimi zaman ise "içiniz açılır", işte bu gibi karşılaşmalarda gerçekleşen iki farklı frekansa sahip kişinin bir süre sonra frekanslarının birbirine rezone olmasıdır, yüksek enerji ile oturan kişi, karşısındakinin düşük enerjisi ile takas haline geçtikten sonra, enerjisinin bir kısmını, düşük enerjili alıcıya aktarır, bu nedenle, yüksek enerjili kişi yorgun, düşük enerjili kişi ise bu karşılaşmanın sonucunda kendini daha iyi hisseder.
Bir Reiki Uygulayıcısı ile, şifa talep eden kişinin arasında gerçekleşen durum da bu şekildedir, Reiki uygulayıcısının aktarmakta olduğu frekans son derece akıllı ve yüksek bir frekanstır, enerji akışı bozulmuş bölgeye aktarılan yüksek enerji, bu bölge ile rezone olarak, bu bölgenin akışını düzenler. Reiki enerjisi son derece kuvvetli olduğu için, ilaveten, uygulayıcı şifacıya Reiki uygularken kendisi de Reiki enerjisi ile yıkandığı için, Şifacı'nın hastalanması, yorgun düşmesi gibi durumlar söz konusu olmaz.
Deneyimlerim sonucunda Reiki'nin en düşük frekanslar (büyü olarak tabir edilen enerji çalışmaları) karşısında dahi son derece etkili olduğunu gözlemlemiş aynı zamanda da herhangi bir yan etkisine de henüz rastlamamış bulunmaktayım.
Reiki Ancak Bir Reiki Master'in Öğrenciyi Reiki Kanalına Uyumlaması Sonucunda mı Kullanılabilir? Uyumlama Nedir?
Geleneksel Görüş:
Geleneksel kaynakların görüşüne göre, Reiki enerjisi ancak bir Reiki Master'in (Reiki Öğretmeni anlamına gelir) kişiyi Reiki Enerjisine uyumlaması ile kullanılabilir.
Şahsi Görüşüm:
Geleneksel görüşe tam olarak katılmamaktayım, zira evrenin varoluşundan itibaren kendiliğinden doğal olarak akışta olan bir frekansın sadece belirli kişiler için kullanıma açık olabileceği görüşü mantıksızdır. Kaldı ki, Reiki'nin Dr. Mikao Usui tarafından "yeniden keşfediliş" hikayesine göre de Dr. Usui, Reiki enerjisine "inisiye" olmamış, bu enerjiyi birebir kendisi doğrudan "keşfetmiştir". Ancak buradaki önemli husus şudur, yüksek bir frekansa uyumlanmak suretiyle, o enerjiyi yönlendirebilmek adına, kişinin öncelikle kendi öz frekansının bu yüksek frekansla "rezone" olması yani "eşleşmesi" gerekir. Her nasıl ki, bir radyoda 100. kanalı dinlemek istiyorsak, 100. kanala uyumlanmamız gerekir, işte, öz enerjimizin de Reiki Frekansından düşük bir frekans olması halinde, Reiki ile "uyumlanmamız" imkansız hale gelir. Başka bir ifade ile, 88. kanalı açarak, 100. kanaldaki şarkıyı dinlemeniz mümkün olmaz, bunun için de bir aracı olarak Reiki Öğretmenleri devreye girmektedir, halühazırda 100. kanala uyumlu olan bu kişiler, daha düşük kanaldan yayın yapan kişileri 100. kanala yani Reiki enerjisine uyumlarlar, Reiki enerjisinin oldukça yüksek ve kuvvetli bir enerji olması sebebiyle, rezonans kişinin Reiki'ye uyumlanması ile son bulur.
Teknik olarak, herhangi bir aracıya ihtiyaç bulunmaksızın kişi, derin ve uzun meditasyon, inziva ve gerekli koşulları uzun bir süre sağlayarak bu frekansa uyumlanabilir, ancak günlük hayatın hengamesinde bu koşulları sağlamak mümkün olmamaktır ve pratik anlamda da Reiki'nin kolaylıkla kullanılabilmesi adına, Reiki İnisiyasyonu / Uyumlaması işlemi Reiki Öğretmenleri tarafından gerçekleştirilmektedir, bu pratiklik ve koşulların imkansızlığı nedeniyle, Reiki'nin ancak bir uyumlama sonucunda kullanılabileceği kısa bilgisi geçilmektedir.
Reiki Hangi Amaçlarla Kullanılır ve Faydaları Nelerdir?
Reiki enerjinin var olduğu her alanda kullanılabilir, tüm evrenin enerjiden oluştuğu düşünülecek olursa, Reiki'nin etki etmeyeceği herhangi bir alan bulunmamaktadır ve kullanım alanları tamamen kişinin ihtiyacına ve yaratıcılık seviyesine göre farklılık arzedebilmektedir.
Reiki'nin etkili olduğu geleneksel alanlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
Kronik hastalıklarınızı yavaş yavaş ortadan kaldırır.
Bağışıklık sisteminizi güçlendirerek sizi hastalıklara karşı korur.
Stresli zamanlarınızda sizi rahatlatır ve sakinleştirir.
Korku duygusunu yenmenize yardım eder.
Kafanız karışık olduğunda düşüncelerinizi netleştirmenizi sağlar.
Ağrı ve acılarınızı azaltır.
Düşüncelerinizi doğru noktaya yönlendirmenize yardım eder.
Varolan hastalıklarınızın ilerlemesini durdurur.
Vücudunuzu toksinlerden arındırır ve zehirli maddelerin atımını sağlar.
Duygusal blokajları çözer ve duygusal sorunlarınızı çözmenize yardım eder.
Sezgisel yeteneklerinizi ve farkındalığınızı arttırır.
Vücudunuzdaki yaraların daha kolay geçmesini sağlar.
İnsanlarla ilişkilerinizde daha sakin ve daha yapıcı olmanıza yardım eder.
Sanatsal üretkenliğinizi arttırır ve ilham almanızı kolaylaştırır.
Kin, nefret,öfke gibi zarar verici duygulardan sıyrılmanıza yardım eder.
Bilinçaltınızdan kaynaklanan sorunları tedavi eder.
Kendiniz için daha doğru ve iyi olanı bulmanıza yardım eder.
Enerji vererek sizi dinçleştirir ve yaşlanma etkilerini azaltır.
Cinsel sorunlarınızın çözülmesinde yardımcı olur.
Psikolojik rahatsızlıklarda,fobilerde ve depresyonda olumlu sonuçlar verir.
Sevgi ve ilgi duygularınızı artırır ve duygusal ilişkilerinize olumlu katkısı olur.
Uykusuzluk, bitkinlik ve isteksizlik gibi sorunlarınızın çözülmesine yardım eder.
Fiziksel,psikolojik ve zihinsel sorunların çözümlenmesine yardım etmesi ve diğer pozitif etkileri hem iş yaşamında hem duygusal yaşamınızda hem de sosyal ilişkilerinizde sizi destekleyecek ve çok daha mutlu bir insan olmanıza yardım edecektir.
Şahsi Deneyimlerim Sonucunda Reiki'nin Etkin Bir Şekilde Çalıştığı Alanlar
Yukarıdaki etkilerin her birini deneyimlemiş biri olarak, ilaveten kendi deneyimlerim de şu şekildedir:
Çekim yasası ve rezonans kanunu - kişinin niyetlerini gerçekleştirmesi
Kişi gerçekleşmesini istediği bir olayın zihninde bir imgesini yaratarak bu imgeye reiki gönderebilir veya, dileğini ufak bir kağıt parçasına yazarak her gün düzenli olarak bu kağıda reiki verebilir.
Kayıp eşyaların bulunması
Ev, obje ve besinlerin toksik frekanslardan temizlenmesi
Özellikle obje ve kristallerin, belirli bir niyetle "şarj" edilerek, tılsım olarak kullanılması
"Nazar" şeklinde tabir edilen düşük frekanslara karşı korunma ve etkilenmeme
"Şans" olarak tabir edilen eşzamanlı olayların gerçekleşmeye başlaması
Reiki Hangi Alanlarda Kullanılmaz?
Reiki doğası gereği çok yüksek bir frekans olduğu için, "hayra olmayan" veya bela, lanet, intikam, negatif yönlendirme vs. gibi düşük frekanslı olayları gerçekleştiremez. Her ne kadar bu durum Reiki'ye dair Etik ve Ahlak Kuralları içerisinde anlatılmakta olsa da, esasında durum tamamen Fizik'le ilgilidir. Reiki frekansının çok yüksek bir frekans olduğu tespit edilmiş olup, olumsuz düşüncelerin de aynı şekilde düşük bir dalga boyuna sahip olduğu kanıtlanmıştır. Bu çerçevede bu iki frekansı yanyana getirdiğinizde, Reiki'nin düşük frekansla "eşleşemez", bu nedenle de kişinin gerçekleşmesini istediği "olumsuz olay" Reiki aracılığıyla asla vuku bulamaz.
Kısaca, Reiki'yi olumsuz niyetleriniz için kullanmanız mümkün değildir.
Özgür irade prensibi Reiki'nin kullanımı bakımından da geçerlidir. Reiki'nin kendisinde kesinlikle işlemeyeceğine dair katı bir inancı olan veya bu enerjiyi herhangi bir sebepten kabul etmeyen kişiler bakımından Reiki kullanılmamalıdır, kaldı ki, bilinçli veya bilinçsiz olarak Reiki enerjisini alanına kabul etmeyen kişinin alanına Reiki enerjisini akıtmak da mümkün olamaz.
Özgür İradenin Yönlendirilmesi - Reiki ile herhangi bir kişiyi herhangi bir amacınız için manipüle etmeniz mümkün değildir, her ne kadar sizin zihniniz amacınızın "ulvi" veya "hayırlı" olacağını öngörüyorsa da, özellikle o kişinin bilgisi bulunmaksızın, o kişinin sizin gibi düşünmenizi ve hareket etmesini sağlamak adına Reiki uygulamanız mümkün değildir, kaldı ki böyle bir hamlede bulunduğunuzda "Ters Etki" durumu ile karşılaşarak, Reiki enerjisi gönderdiğiniz kişinin size karşı nedensiz olarak öfkeli veya defansif bir tutum sergilemesine de neden olabilirsiniz.
Reiki Seviyeleri
Reiki temelde üç aşamalı bütüncül bir şifa ve ruhsal gelişim sistemidir, her bir aşama bir diğerini tamamlar.
Her aşamada verilen Reiki frekansı bir diğerinden daha farklı olup, enerjilerin kuvveti açısından herhangi bir fark bulunmamaktadır, kısacası I. Seviye bir Reiki Uygulayıcısı ile II. Seviye bir Reiki uygulayıcısının enerji akışındaki fark sadece bu kişilerin ne kadar sık ve etkin olarak Reiki enerjisini kullandıkları ile ilgilidir.
Ancak, her bir Reiki uyumlaması hayatınızın ve varlığınızın farklı bir alanına ağırlıklı olarak tesir ettiği için, bu yeni ve yüksek enerjiye adapte olmanız bir süreç alacaktır.
Bu nedenle seviyeler arasında belirli bir süre beklenmesi tavsiye edilmektedir.
Reiki I
Reiki 1. derece inisiyasyonu kişiyi evrensel yaşam gücü enerjisine açar. Reiki Master/Öğretmen tarafından uyumlandırılan kişi artık elleri aracılığıyla şifa niyetiyle kendisine ya da başkalarına dokunarak Reiki enerjisinin akmasını sağlayabilir. 1. derece fiziksel şifa uygulamaları içindir. İnisiye olan kişi kendisine, başkasına, bitkilere ve hayvanlara enerji verebilir. Reiki öğretisinin temelini oluşturan, 1. derece inisiyasyonu olmadan diğer dereceler alınamaz.
Reiki II
Reiki 2. derece inisiyasyonu kişinin şifa niyetiyle aktardığı enerjiyi güçlendirir, uygulayıcılar zihinsel, duygusal şifa ile uzaktan şifa gönderme yöntemlerini öğrenirler. 2. derecede, uygulayıcılara 3 sembol ve bunların kullanım bilgileri aktarılır. Kişinin inisiyasyonu sırasında açıldığı semboller aracılığıyla yapabileceği ek uygulamalar öğretilir. Kişi artık Reiki vermek için dokunmak zorunda değildir. Olaylara da enerji gönderebilir.
İleri Reiki Eğitimi (Advanced Reiki Training - ART)
Bu aşamada kişi master sembolüne inisiye olur, Reiki meditasyonunu, kristallerle çalışma tekniklerini, psişik cerrahiyi (kansız ameliyat) ve aura temizleme tekniklerini öğrenir. Bu derece geleneksel Reiki sisteminin bir parçası değildir, ancak William Lee Rand tarafından Reiki öğretmeni olmaya hazırlık aşamasının bir parçası olarak ilave edilmiştir. Öğretmenlik yapmak istemeyip sadece şifacılık yeteneklerini geliştirmek isteyenler içinde faydalı olduğundan eğitim süreci çerçevesinde verilmektedir.
Reiki III
Öğretmenlik (Reiki Master) Reiki Öğretmeni/Master olmak esasında çok büyük bir adım ve ciddi bir sorumluluktur. Reiki uygulaması yapan herkesin öğretmen olması gibi bir gereklilik yoktur. Bu aşamada alınan eğitim, öğretmen olan kişiyi uygulayıcıları tüm Reiki derecelerine inisiye etmesine hazırlar, doğru iletişimi kurma ve öğretmen-öğrenci ilişkileri konusunda bilgilendirir. Bu seviyedeki kişilerin, şifaya gerçek güçle, sevgiyle ve sebatla bağlı olmaları gerekmektedir. Reiki enerjisine inisiye edilecek kişilerin sorumluluklarını taşımaya hazır olmayı gerektirir. Enerji vermek için asla üşenmemelidirler. Bu işte en büyük tehdit şişkin egolardır, Reiki'ye güvenmeyi bilmek gerekir. Normalde Reiki Öğretmeni/Master olmak kişinin EN AZ 2-3 senesini almaktadır.
Sevgilerimle
Reiki Eğitimlerini gruplar halinde (en az 2 en fazla 5 kişi) veya birebir olarak alabilir, sorularınızı ve eğitim taleplerinizi fitsoulfitmind@gmail.com adresine ileterek bana ulaşabilirsiniz.