30 Eylül 2014 Salı

Mutluluğun Formülü Nedir?


Mutluluğa kavuşmak için, işinizi değiştirin, şehri terkedin, doğayla bütünleşin, kendi ekinlerinizi kendiniz yetiştirin, işte mutlululuk bu! Deyip, mutluluğun formülünü sizlere vererek, kişisel gelişim fenomenin aslıda bu formülden ibaret olduğunu söyleyip sayfamı ve blogumu kapayıp tarlama gitmek inanın ben de isterdim; tabii eğer gerçekten mutluluğun formülü bu olsaydı...

Ama sizlere bir haberim var, evrensel yasalar üzerine az çok çalışmış biri olarak, kimi zor zamanlarda kendim bile aksine söylemlerde bulunabilsem de da, iş başa düşüyor; malesef hayat koşulları bizleri değil, bizler hayat koşullarımızı oluşturuyoruz. Başka bir ifade ile, mutluluğunuz, hayalinizdeki tarlaya taşınmanız veya trilyonlara kavuşmanız ile değil, hayalinizdeki tarlaya taşınmanız ve trilyonlara kavuşmanız, mutluluğunuza bağlıdır.

Bugüne dek benim sayfamda da olduğu gibi çeşitli mecralarda, düşünce gücü ve niyetlerinizi gerçekleştirmenin yolları kısacası çekim yasasının işleyişi anlatıldı, tartışıldı, ve biz bu yasaya inandık, işlediğini çoğumuz gördük.


Çekim yasası, sadece hayalinizdeki arabayı, evi, işi ilişkiyi değil, hayatınızın tümünü etkileyen, değiştiren ve dönüştüren bir yasadır, çekim yasası, hayatınızın ta kendisidir, çekim yasasından dünyanın hiç bir tarlasına taşınarak, hiç bir işi, eşi, dostu değiştirerek kaçamazsınız, kısacası, kendinizden kaçamazsınız.

Peki bu ne demek?İçinizde, maddi olarak fakirliği, ilişkinizdeki kısırlıkları, işinizdeki talihsizlikleri ve benzeri olumsuz durumları yaratan her ne “duygu” ise, o duyguyu tespit edip, kaynağına inip, o duygunuza şifa vermeksizin, o duygunuzun, yani titreşiminizin yarattığı “durumu”Mars’a bile gitseniz yine yaratırsınız.

Sizlere kendimden örnek vermek isterim, benim hayatta benden yaşça büyük ve özellikle hiyerarşik yapılarda önümde yer alan (aile, iş) kadın figürleri ile her zaman belirli bir konuda çok ciddi boyutlarda kişisel çatışmalarım olmuştur. Özellikle iş hayatında mutlaka bu problemi yaşamışımdır. Bu nedenle 7-8 senelik kariyer hayatım boyunca 3 kere iş değiştirerek, her seferinde, problemimi çözeceğine inandığım ve bir öncekinden farklı bir yapıda yönetilen iş yerlerine geçtim ve her seferinde aynı kurguyu yaşadım. Sonunda çok emek vererek okuduğum ve edindiğim Hukuk/Avukatlık mesleğini bırakma kararı aldım. Ancak köprüden önceki son çıkışta yoğun bir şifa ve enerji çalışmasına girerek önceki deneyimlerimin izlerini silip, “kendime” bir şans daha vermeye karar verdim.

Şu anda 4. işyerimdeyim, patronum bir kadın ve aynı problemleri sadece ben enerjisel olarak “formdan” düştüğüm zaman yaşıyor, enerji seviyemi yükselttiğim zaman, mevcut problemin derhal yokolduğunu deneyimliyorum. Kısacası sizlerle burda paylaşamayacağım bir duygu sebebiyle yarattığım bu durumu henüz tamamenşifalandıramamış olsam da, büyük oranda iyileştirmiş olduğum için, şartlarımın tamamen benim enerji seviyeme göre şekillenmekte olduğunu söyleyebilirim.

 
Burada şunu da söylemekte fayda görüyorum, hayalinizdeki hayat, gerçekten şehri terkedip bir tarlaya taşınmak olabilir, bu niyetin hiç bir kısmı olumsuz değildir, kendinizden kaçmak için bahane olarak kullanmadığınız her niyet, her yaşam biçimi, kısacasıher talebiniz son derece uygundur.

Benim kendim için belirlediğim kişisel misyon, “dünyevi” koşullarımdan arınmayarak/”kurtulmayarak”, aksine mevcut koşullarım içerisinde hayal ettiğim dönüşümü oluşturmaktır. “Plaza Şifacısının” da doğum sebebi tamamen bu kişisel misyonu yaşatmak ve deneyimlemek üzerinedir. Bu ne demek? Benim gibi kişisel gelişim, şifa ve enerji çalışmalarına gönül vermiş birine, hele bir de zamanında iş yerlerinde sıkıntı yaşamış ise, işini bırak kendini bu konuya ada demek kolaydır, ve hatta makuldur. Lakin, dediğim gibi, işte tekrarlayan bir sıkıntı yaşadığı için, mevcut sıkıntısının kaynağına inmek yerine işten kurtulan bir kimsenin, gelecekte de aynı sorunu yaşayacağı tartışmasızdır, bunun işinizle, parasızlığınızla, aşksızlığınızla, erkeklerin kötülüğüyle, insanların vicdansızlığıyla yani “dışarıyla” hiç bir ilgisi yoktur, kişisel gelişim, kişide yani içeride başlar. Adı üstünde kişisel olarak gelişmek demek, yaratmış olduğunuz koşulları, aslında tekrar tekrar yaratabileceğinizi anlayarak, iyileştirerek, hayallerinizi yaşayabilmeniz demektir.

Dolayısıyla aslında başınıza geldiğini inandığınız herhangi bir şeyden memnun değilseniz, değiştirmeniz gereken tek şey sadece sizsiniz! Koşullarınız ruhunuzun aynasıdır.

Gelelim bu konuda nasıl bir çalışma yapabileceğinize:

Kendinize şu soruları sormanızı istiyorum;
1. Hayatınızda neyin eksik olduğunu düşünüyorsunuz, ve hayatınızda ne olsaydı tam olarak mutlu olacağınıza inanıyorsunuz.

2. Peki diyelim,oşey size verildi, o zaman nasıl hissederdiniz? Ve niye o şekilde hissederdiniz?

Niye sorusuna verdiğiniz cevap hayati önem taşımaktadır. Hayati önem derken, kelimeyi gerçek anlamıyla kullanıyorum=) Hayatınızın şu anki mevcut durumu bu “niye” sorusunun cevabındadır. Neyin “yokluğu”duygusunu yaratmışsanız, o yokluk duygusunu “varlık” duygusuna çevirmeniz gerekmektedir.

Olumlama ve Niyet Çalışması kendimin de kullanmış olduğu faydasına çok inandığım çalışmalardır.

Olumlamaları yokluğuna inandığınız duyguyu var etmek için kullanacaksınız (ör. Başarısızlık, kaybetme korkusu, değersizlik duygusu, korku, güvensizlik, paranın kötü olduğu duygusu gibi yokluk duyguları sıklıkla karşımıza çıkmaktadır, bir çoğumuz bilinç düzeyinde farketmeksizin bu tip yokluk duygularımızı yokedeceğine inandığımız dış koşul değişikliklerine yönleniriz )

Niyet Çalışmasını ise, istediğiniz hayatı yaratmak için kullanacaksınız; imgeleme ile birlikte yazmanızı da tavsiye ederim, oluşmasını dilediğiniz koşullarıduyguları ortamları tek tek yazın ve imgeleyin. İmgeleme esnasında, niyetinize sahip olsaydınız hissedeceğiniz duyguları hissederek titreşiminizi niyetinizle eşleştirin. Bu çalışmayı en az 21 gün yapın, ve 21 günün sonunda ara ara tekrarlamayıunutmayın.

Olumlama ve niyet çalışmalarına ilişkin olarak facebook ve blog sayfamdaki yazılara göz atmanızda fayda var.

Üçüncü ve en önemli aşama ise, şu an şimdi niyetinizi gerçekleştirmek için yapabileceğiniz ne var?
Bahaneleri, üşenmeyi bırakın, kalkın ve yapın...
Yoga hocası olmak isteyen bir arkadaşım, sürekli mevcut işinden mutsuz olduğunu yoga hocası olmak istediğini ama maddi durumu olmadığını söyleyip durur. Oysa ki mevcut işinden aldığı maaşından biraz kenara koyup, en fazla 1 sene içerisinde yoga hocalığı sertifikasını edinecek maddi birikimi edinebilir. Demek istediğimi anladığınıza inanıyorum, fiziksel olarak kalkıp yapabileceğiniz birşeyler mutlaka vardır, ufak da olsa.. siz evrene niyetinizi gerçekleştirmek istediğinize yönelik inancınızı ve çabanızı yansıtırsanız, evren çok daha hızlıbir şekilde niyetinize cevap verecektir.

Kendinizle yüzleşin, olmak istediğiniz insan olun, yaşamak istediğiniz ortama sahipmişsiniz gibi “hissedin”.
Mutluluğun formülü işte budur=)

Sevgilerimle



19 Eylül 2014 Cuma

Ruya Yorumlari Icin Hangi Kitaba Bakmali? Ruyalari Nasil Yorumlamali?


Ruyalarinizi yorumlamak icin hangi ruya sozluklerine bakmaniz ve ruyalarinizi nasil yorumlamaniz gerektigini anlatmadan once, hangi ruyalarinizi yorumlamaniz gerekir, gelin birlikte oncelikle bunu tespit edelim:)

Uyku vakitleri hem bilincaltinin hem de tepe cakranizin (Kaynak, Allah, Tanri -nasil isimlendirmek isterseniz- ile iletisim kurmamizi saglayan kanal) en aktif calistigi, ruhsal gelisim icin en degerli zamanlardandir. Uyku sirasinda neler olduguna iliskin alfa beta gibi uyku durumu hallerini anlatan bilimsel aciklamalarla kafanizi hic karistirmayacagim ve dogrudan ruya tiplerini anlatmaya gececegim.

Uyku esnasinda gorulen ruyalari asagidaki sekilde gruplandirmak uygundur;

a)gunluk kosusturmaniz ve hareketli zihninizin, gune ait olaylari size hikayelestirerek ruya olarak tekrar sunmasi
b)bilincaltinizda yer etmis duygu ve dusuncelerin ruya olarak yuzeye cikmasi, ve;
c)gelecek veya bilinmeyene yonelik bilgi ve haber veren haberci ruyalarin gorulmesi

A şıkkında yer alan ruya tipi genellikle, cok yogun gecen bir gunun ardindan, zihniniz henuz sakinlesmemisken uykuya gecilmesi halinde, uyku esnasinda güne ait olaylarin hikayeleserek tekrar karsiniza cikmasi seklinde gerceklesir. 

Bu ruyalari ayirt etmek kolaydir, genelde bu ruyalar yasadiginiz gune ait olaylar, kisiler ve/veya o gun yasanan duygulari barindirir ve uykudan uyandiginizda zihniniz ve bedeniniz hala yorgun hisseder, bunun sebebi "zihnin" uykuya gecememis olmasindan kaynaklanir.



Bu tip ruyalari yorumlamaniza gerek yoktur, yapmaniz gereken bir sonraki uykunuza daha sakin bir zihin durumu ile gecmektir, bunun icin yatmadan once gune ait yapilan isten cok farkli bir is yaptiktan sonra (ornegin, kafanizi cok yormayacak bir film, kitap veya muzik olabilir) uykuya gecmenizdir. Boyle geceleri sıklıkla yasamaniz fiziksel ve ruhsal bedeninizde hasarlara yol acar, cunku, uyku zamani fiziksel bedenin dinlendigi, ruhsal bedenin ise gelistigi bir donemdir. 

Uyku esnasinda, ruhsal bedeniniz fiziksel bedeninize gumus bir bag ile bagli kalmak suretiyle bedeninizi terkeder, aslinda bu ölüme de yakin bir duygudur, tek farki ruhun bedene hala bagli olmasidir, zaman zaman, uykuya dalmadan veya uyanmadan hemen once dusuyormus gibi bir his yasamaniz, ruhun bedene hizlica geri cagrilmasindan dolayidir. Ruhun bedenden ayrilarak uyku esnasinda yaptigi gezilere astral seyahat denmektedir, astral seyahat esnasinda ruh gerek bu dunyada gerekse baska alemlere yolculuk ederek kendini gelistirir, bu esnada ogrenilen bilgiler cogunlukla sabah uyandiginizda hatriniza gelmez ancak gerektiginde hatirlanir ve bir biliş hali olarak ortaya cikar.


B şıkkındaki ruya tipi ise en sık gorulen ruya tipidir. Bu ruyalar gunluk hayatimizda farkinda olmadigimiz ancak bilincaltinda yer edinmis kodlarimizi cozmemiz acisindan cok faydalidir. Bu tip ruyalar sembollerin sıkca goruldugu ruya tipidir, dolayisiyla cogunlukla yoruma muhtactir. 

Bu tip bir ruyayi gordugunuzde ruyada ilginc detaylar yer alacagindan ruyadaki detaylari unutmamak icin uyandiginiz anda ruyanizi not etmenizi oneririm, isi sabaha veya ileri bir saate birakmaniz bu detaylarin kaybolmasina yol acabilir. 


Ruyanizi yorumlarken mutlaka gordugunuz sembollere dair sahsi hissiyatiniz ve fikrinizi de not edin, hic bir ruya sozlugu size, size ait bir sembolu sizden daha dogru yorumlayamaz, en dogru yorum her zaman size ait olandir, bilincaltiniz size ancak sizin anlayabileceginiz mesajlari gonderir. 

Bu demek degil ki, ruya kitaplarini cope atin; aksine, bu kitaplari okumaniz, bu kitapta yazan sembollerin anlamlarini bilincaltina kaydetmenize yarar ve bilincaltiniza size bir mesaj gonderecekse kitapta yazan semboller araciligiyle gondermesi icin bir talimat verir. Bu nedenle takip ettiginiz ruya sozlugunun tek adet olmasinda fayda vardir. Birden fazla kitap takip etmek sembollerin anlamina iliskin bilincaltiniza karisik mesajlar verir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus sudur; ruya sozlugunde ornegin kedinin dusman anlamina geldigi yaziyor ama siz gunluk hayatinizda kedileri cok seviyor ve ruyanizda da gordugunuz kediye dair iyi hisler edinmisseniz, artik burada kitaba degil kendi yorumunuza basvurmaniz gerekir. Benzer sekilde ruya sozlugunuzde hayirli oldugu yazan bir sembole dair ruyanizda olumsuz bir his edinmisseniz yine kendi hislerinizi dikkate almanizi oneririm.



Ruya gunlugu tutmak sembollere dair kendi sozlugunuzu olusturmak icin de gereklidir, ornegin ben sahsen ne zaman ruyamda dislerimi kaybettigimi gorsem, bana ait cok degerli bir seyi kaybetmekten korktuguma dair guclu bir kod yarattigimi anlarim.  Bir tanidigim ise ne zaman ruyasinda gunesin dogusunu gorse birinin ölüm haberini aldigini soyler.

Hal boyleyken, bilincalti ruyalarini haberci ruyalardan ayirtetmek guclesir. Cunku her iki ruya tipi de guclu semboller icerebilir, ruya gunlugu bu anlamda da cok faydalidir, hangi sembolun sizin icin ne anlama geldigini anladiktan sonra, cikan anlamin bilincaltinizdan size gonderilen bir mesaj mi yoksa gelecege dair bir haberci ruya mi oldugunu anlayabilirsiniz, ilaveten, haberci ruyalar gerceklesecegi icin yine bilincalti ruyalarindan bu yolla ayrisacaklardir.

Yalniz suna dikkat edin; olmasini siddetle dilediginiz bir olayin oldugunu ruyanizda goruyorsaniz, bu olay haberci ruya da olabilir ya da tamamen ve yalnizca isteginizin yuzeye cikmasi ve yansimasi da olabilir. Ikinci durumda, malesef ruyaniz gerceklesmeyerek sizi hayal kirikligina ugratabilir, ve yine malesef bu iki tip ruyayi ayristirmak sizin iradeli durustlugunuze kalmistir, size sahsi deneyimlerim isiginda verebilecegim tek tüyo sudur; siddetli istegin yuzeye ciktigi ruyalar genelde semboller icermeyerek direk olayin vuku buldugunu gosterirken, haberci ruya niteliginde olan ruyalar ise isteginizin olacagini anlatirken, direk olayin gerceklestigini gostermekten ziyade semboller araciligi ile konusur. Ama dedigim gibi, bu yorum sizin icin gecerli olmayabilir, kimileri, sembol gormeden direk bir olayin olacagini, o olayin aynen gerceklestigini gorerek de ruyalarindan ogreniyor olabilir.



Ruya gunlugu tuttukca ruyalarin size konustugu dili cozmeniz kolaylasacak, ve cok daha fazla ruyanizi hatirlayacak hatta daha fazla ruya gormeye baslayacaksiniz. Uyumadan once evrenden niyet ve sorulariniza iliskin cevap gondermesini istemeyi unutmayin, sonuclara sasiracaksiniz :)

Hepinize tatli ruyalar dilerim,

Sevgilerimle



11 Eylül 2014 Perşembe

Ruhsal Seviyede Iletisim Calismasi

Daha onceki yazilarimda ve bundan sonra da sık sık hatirlatacagim gibi, herhangi bir enerji calismasi teknigi ile herhangi bir kimsenin ozgur iradesini kendi isteklerimize uygun olarak manipule edemeyiz, zaten bu mumkun de degildir. Bu konuda yazmis oldugum diger blog yazilarima da goz atmanizi tavsiye ederim.
(http://plazasifacisi.blogspot.com.tr/2014/08/ask-buyuleri-sevgiliyi-baglama-hepsi_25.html

Ancak benim de cok severek kullandigim ve bu yazimda anlatacagim teknik, oldukca masum, icinde guzel niyetleri barindiran ve karsimizdakinin ozgur iradesine saygi duyan bir sevgi calismasi olup, aranizin limoni oldugu ama nasil arayi bulabileceginizi bilmediginiz, ozellikle iletisime kapali kisiler bakimindan faydali olacaktir:) Ayni zamanda her ne kadar acik iletisim gibisi olmasa da, nasil ozur dileyeceginizi bilmediginiz ama haksiz tarafin siz oldugunuz durumlarda da ilk adim olarak bu yontemi kullanabilirsiniz.

Bu calismada zihninizin sakin ve dusuncelerden arinmis olmasi en onemli kosuldur.

Zihninizi sakin bir duruma getirdikten sonra, aranizin bozuk oldugu kisiyi imgelemeye baslayin.  Ucuncu gozunuze odaklanin, ve imgenizi ucuncu gozunuzun hizasina cekin, uc kere icinizden iletisim kurmak istediginizin kisinin ismini soyleyin.


Bu ruhsal olarak o kisiye telefon acmaya benzer, ucuncu gozunuz araciligi ile o kisi ile enerji seviyesinde iletisim kuruyor olacaksiniz, karsinizdaki kisinin de ruhsal olarak yetenekleri acik ise, bu iletisim bilinc seviyesine dahi cikarilabilir (telepati).


Imgenizi ucuncu gozunuze cekerek kisi ile baglanti kurduktan sonra, iletmek istediginiz "ozur" veya "iletisim kurma" talebinizi dusunceleriniz yolu ile karsi tarafa iletin ve bu talebi iletirken, sizin kalp cakranizdan diger kisinin enerji bedenini saracak sekilde acik pembe renk enerji gonderin. (4 numarali cakra)



Facebook sayfamdaki yazimda enerjinin renkleri oldugundan bahsetmistim, iste bu gordugunuz ve hissettiginiz ama muhtemelen ilk baslarda seffaf/duman rengi olarak goreceginiz titresimlere imgesel olarak renk kazandirarak bu calismayi gerceklestireceksiniz:)



Unutmayin siz bilincli olarak farketmeseniz dahi ozellikle yakinlarinizla olan enerji baginiz cok kuvvetlidir, dolayisiyla bazi seylerin yuksek sesle soylenmesi veya soylenmemesi kimi zaman onemli degildir, en samimi ve durust iletisim daima ruhsal seviyede kurulmaktadir. Bu calismanin temeli de herkesin enerji aglari ile birbirine bagli olmasi prensibine dayanmaktadir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, herhangi bir zorlama, israr, yalvarma gibi olumsuz ve ozgur iradeyi etkileyecek dusunceler icinde bulunmamaniz, unutmayin siz sadece talebinizi ruhsal seviyede ileterek sadece enerjisel olarak karsi tarafa bir adim atiyor olacaksiniz, karsi taraf bunu degerlendirir veya degerlendirmez, bu o kisinin secimine kalmistir.

Denemeniz icin...

Sevgilerimle

5 Eylül 2014 Cuma

Yapma Vallahi Cocugundan Cikar-Tanistirayim; Aile Karmasi -3-


Aile karmasi sebebiyle veya cesitli yasamlarinizdan bu yasaminiza (reenkarnasyon) getirerek enerji bedenlerinizde tasidiginiz ve artik "kodlasmis" olan kaliplari kirmanin en etkili yolu eski kodlar yerine yeni kodlar yerlestirmektir.

Evrenin isleyisi bilgisayar programindan farksizdir, siz hangi kodu girerseniz, evren o kodun geregini yerine getirir. 

Aile karmasi veya reenkarnasyona inanmasaniz dahi, yerlesmis olumsuz inanclarinizi kirmaniz icin olumlama calismasi cok kuvvetli bir niyet calismasi niteligindedir. 



Orneklere gecmeden once, alti cizilmesi gereken onemli iki noktaya dikkatinizi cekmek isterim:

1. Olumlama calismalarindan en yuksek verimi almak icin, olumlamalar her kisi icin ozel olarak ve o kisinin ozel durumuna uygun olarak tasarlanmalidir.

2. Spesifik bir olaydan ziyade, o olayi yaratan kaynak/ana duygu uzerinde calismanizi tavsiye ederim; ornegin para ve bereket yollarinizda sıkıntı oldugunuzu farkettiniz, bu sıkıntıya sebep olan ana duygunuz hangisidir? Kaybetme korkusu, yokluk bilinci, gecmiste yasanan bir olay, paranin kötü oldugu dusuncesi, elinize para gectigindeki sucluluk duygusu, kendinizi paraya layik gormemeniz, degersizlik duygusu gibi...  


Boyle bir durumda ayni konuya iliskin 2 olumlama cumlesi olusturulup, tekrarlanmalidir, ilk olumlama ana duyguya, ikinci olumlama ise yuzeyde gorulen olaya yonelik olmalidir. Bu sekilde, gribinizi kas gevsetici ile bir sure dindirmek yerine antibiyotik alarak kokten iyilestirmis olursunuz.

1. Ana duygu-> paraya layik olmama duygusu -> olumlama: ben degerliyim, evrenin maddi ve manevi zenginliklerini sevgiyle kabul ediyorum

2. Spesifik olay->paranin gelmemesi durumu -> olumlama: Para, bolluk ve bereket bana daima gelir, para, bolluk ve bereket icinde yasiyorum


Kac Tekrar, Kac Dakika, Kac Gun?

Tercihen 21 gun ana duygu, takip eden diger 21 gun spesifik olay uzerine olumlama tekrarlanmalidir. Ilk 21 gun 3-4 dakika boyunca sakin zihninizle olumlamalarinizi tekrarlayin, 21 gunden sonra ise, 21.gunden devam etmek uzere 44. gune kadar ara ara akliniza geldikce olumlamalarinizi tekrarlayin. Gecmis ve gelecek zaman kipi, istiyorum ve diliyorum gibi ifadeler kullanmayin. Isteginize simdi ve zaten sahipmişcesine simdiki zaman kipini kullanin.

Asagidaki olumlama ornekleri ana duygulara yonelik olup, spesifik olaya iliskin olumlamarla birlikte tekrarlamanizi tavsiye ediyorum:




Olumlama Ornekleri

("ben" yerine kendinize "sen" diye hitap etmek daha dogal geliyorsa, bu sekilde kullanin, cumleler sadece ilham verme amaclidir, dilediginiz gibi gelistirip degistirebilirsiniz)

Para ve bereket:
Para, bolluk ve bereket bana daima gelir, para, bolluk ve bereket icinde yasiyorum.
Param artarak katlaniyor, harcadikca kazaniyorum.
Parayi seviyorum, para ve zenginlige layigim.


Sevgisizlik:
Kendimi seviyorum, ve seviliyorum.
Sevdikce, seviliyorum.
Kalbimi sevmeye ve sevilmeye aciyorum.
Sevmeyi ve sevilmeyi kabul ediyorum.
Ben saf ask ve sevgiye layigim, sevgi ve ask bana dogru akiyor.




Kaybetme/gelecek korkusu:

Ben guvendeyim, tam ve butunum, evren bana istedigimi daima verir.
Evren tum kaynaklariyla daima bana destek oluyor, bunun icin sukrediyorum. Herseyim tam ve mukemmel.

Cinsellige yonelik sucluluk duygusu: 
Bedenimi seviyorum, bedenimi sevmeye ve sevilmeye aciyorum.
Daha once vermis oldugum tum bekaret yeminlerini serbest birakiyorum.
Haz almayi ve vermeyi seviyor ve kabul ediyorum, bedenimi ve esimin bedenini tum parcalariyla seviyorum.

Affetmek:
(olay veya kisi ismini girin) ve kendimi affediyorum, (olay veya kisi ismini girin) dolayi yasamis oldugum tum olumsuz duygulardan ariniyorum, (olay ve kisi ismini girin) ogrettigi ders icin tesekkur ediyorum, ve serbest birakiyorum.


Hastalik: 
Tum bedenim distan ice her hucresine kadar saglikli ve butun.
Ben sağlıklı yaşamayı seçiyorum ve bedenime değer veriyorum.
(Hastaligin adini girin) durumunun bana ogrettigi tum dersler icin tesekkur ediyorum ve bedenimi (hastaligin adini girin) durumundan serbest birakiyor ve saglikli yasamayi seciyorum.

Degersizlik:
Ben her halimle, oldugum ozelim, guzelim ve degerliyim.
Ben degerliyim, degerli oldugumu kabul ediyorum.

Bu konuya oneminden dolayi zaman zaman donuyor olacagim, takipte kalin.

Sevgilerimle



1 Eylül 2014 Pazartesi

Yapma Vallahi Cocugundan Cikar-Tanistirayim; Aile Karmasi -2-


Yazimin ikinci bolumunde, aile karmasina yonelik kendi kendinize yapabileceginiz uygulamali bir calismayi paylasmak istiyorum; ailenin en kucuk ferdi olarak ben aile karmami kendi reiki hocam esliginde yaklasik 12 seanslik bir aile dizimi calismasi sonucunda buyuk oranda dengeledigime inaniyorum. 

Asagida detaylarini paylasacagim calisma aile dizimi calismasinin temelini olusturan unsurlardan derledigim bana ait bir sifa calismasi olup, aslen aile dizimi bu sekilde yapilmamaktadir, hepiniz icin faydali olmasini dilerim:




Aile agacini hazirladiktan sonra, sifalanmasi gereken konu tespit edilmelidir; bunun icin asagidaki yontemi kullanabilirsiniz:

1. Aile agaciniz hazirsa, aile agacinda yer alan her bireyi basta su konu basliklari acisindan degerlendirin, bu konu basligi altinda her hangi bir olay bu kisiler acisindan vuku bulmus mudur?

Savaş, göç, iflas, soykırım, tecavüz, cinsel/fiziksel tacizler, trajik ölümler, kazalar, siddet gorme ve siddet gosterme, travmatik kayiplara sahit olmak (genc yasta ölüm gibi), cinayetler, bağımlılıklar (alkol ve uyusturucu), intiharlar, evlatlık verilenler/evlatlık olarak alınmış olanlar, akıl hastalıkları, ağır fiziksel hastalıklar, bedensel engeller, kisirlik, cocuk dusurme, evlenememe

2. Bunlardan meydana gelenleri bir kenara not edin, ailenin birden fazla bireyinde meydana gelmis olan ayni olaylar, tekrarlayan olaylar sayilir, bunlari yuvarlak icine alin.

3. Kendi hayatinizi inceleyin, yukarida sayilan olaylardan herhangi biri sizin hayatinizda gerceklesti/gerceklesmesini olasi buluyor musunuz? 

  • Cevabiniz evetse, ailenizde gerceklesip gerceklesmedigine bakilmaksizin, evet dediginiz konu basligi sifalanmasi gereken duruma isaret eder.
  • Cevabiniz hayir ise yukarida yuvarlak icine almis oldugunuz tekrarlayan olaylarin enerjisi sizin hayatinizda tezahur etmemis olsa dahi izlerini enerji alaninizda tasiyor olmaniz yuksek ihtimal olup, sifalandirilmasi gerekmektedir.
  • Yukaridaki listede yer alan olaylardan, hem sizin hayatinizda gerceklesen, hem de ailenizde gerceklesen tekrarlayan olaylar mevcut ise, her biri ayri bir sifa konusunu olusturur.

4. 2 ve 3.maddelerin yerine, kendi hayatinizdan da yola cikarak sorunun kaynagina ulasabilirsiniz; Kendi hayatinizi inceleyin, mazur kaldiginizi dusundugunuz tekrarlayan olaylar silsilesi mevcut mudur?

Cevabiniz evetse, ornegin surekli sonu terkedilme ile biten iliskiler yasiyorsaniz, aile agacinizdaki bireylerin iliskilerinin yapisini inceleyin, sizin iliski duzeninize benzer yapida iliskiler yasayan bireyler var ise, sorun aile karmasi olarak tezahur etmistir.

Burada onemli olan husus, hayatinizda yasadiginiz tekrarlayan olaylarin aile karmasi degil, sizin tekrarlayan hatalariniz ve degismeyen davranis bicimlerinizdan kaynaklanip kaynaklanmadigini tespit etmektir.  Bu nedenle bu analizi yaparken kendinize karsi durustlugu elden birakmayin.



Aile agacinda yasanan olaylar sizin hayatinizda da mutlaka birebir tezahur edecek diye bir sey yoktur hatta cogunlukla, bu olaylar birebir tezahur  de etmez, sebep-sonuc iliskisi cercevesinde hayatinizda ortaya cikarlar.

Ornegin, ailenin iliski haritasinda bosanma veya terkedilme olayi sık sık yasanmis ise en kucuk bireyin iliskilerinde ve baglanma konusunda sıkıntı yasamasi muhtemeldir. Bu kisiler cogunlukla "terkeden" ve kendilerine "baglanmayan" bireylerin kendilerini buldugunu iddia etseler de, aslen bu kisiler ruhsal seviyede aile agacinda yasanan olumsuz olaylardan dolayi karsi cinsi bilinc seviyesinde farkinda olmadan kendilerinden uzaklastirmaktadirlar.

Baska bir ornek ise, aile agacinda yasanan bir cinayet olayi nedeniyle, ailenin kucuk bireyinde yine bilinc seviyesinde nedenini bilmeksizin "buyuk yogunlukta siddet gosterme, katletme duygulari" gibi duygularin ortaya cikmasi olarak gosterilebilir.

Hayatinizla ilgili olarak bu tip baglantilari kurmaya calisin, hayatinizda yasanan bir takim olaylarin ailenizde yasanan hangi olaylar nedeniyle olmus olabilecegini dusunun, ve sorunun kaynagina ulasimaya calisin.

Sifa basliklarini ve sorunun kaynagini tespit ettikten sonra, bu basliklar nedeniyle olusan enerji blokajlarin cozumlenmesi icin olumlama teknigi kullanilabilir.


Olumlama cumlecikleri kisiye ve kisinin durumuna ozel olarak tasarlanmalidir, bir sonraki bölümde, olumlamanin temel kurallari ve yukarida yer alan durumlar icin size ilham verebilecek olumlama orneklerini paylasiyor olacagim. 

Sevgilerimle,

28 Ağustos 2014 Perşembe

Yapma Vallahi Cocugundan Cikar-Tanistirayim; Aile Karmasi -1-

Bolum 1

Kisaca "ne ekersen onu bicersin yasasi" olarak da bilinen karmanin ne oldugunu sanirim artik hepimiz biliyoruz. Karma evrenin kendini dengeleme bicimidir, yansima yasasidir, insanin kendine tuttugu aynadir. Sizden yayilan her enerji, bumerang gibi doner ve mutlaka sizi bulur, dolayisiyla hem iyi karma hem de olumsuz karma yaratmak mumkundur.


Karmayi, yaptiklarinizi bir bir yazan omuzunuzdaki seytan ve melek gibi dusunebilirsiniz:) Bu bahsettigim, kisiye ait bireysel karmadir.


Bir de ailenizden size miras kalan karma mevcuttur, buna aile karmasi da diyebiliriz. Genelde 4 nesil oncesinden, bir aile bireyinden bir nesil sonrasindaki diger bir bireye miras kalan bu karmayi cogunlukla neslin en kucuk bireyi yuklenmeyi kabul eder.

"Kabul eder" diyorum cunku bu ruhlar arasi bir anlasmadir, unutmayin, ruhun istemedigi ve kabul etmedigi hic bir seyi bir diger ruh yaptiramaz, dayatamaz. Dolayisiyla bu gonullu bir yuklenme olup, bu karmanin dengelenmesi ruh icin buyuk bir gelisim firsatidir. Yuklenici ruh tarafindan dengelenen karma genis ailenin her bireyinde bir takim enerji blokajlarinin cozulmesine yardimci olur, ozellikle aile bireyleri enerji seviyesinde birbirine sıkı sıkıya baglidir dolayisiyla, bir kiside yasanan cozulme diger kisiyi de olumlu yonde etkiler.

Eskilerin deyimiyle olumsuz bir sey yapildi mi "cocugundan cikar"  veya "babasinin gunahini tasiyor" veya "sansi annesine benzedi" gibi deyisler veya "lanetli/sansli aile" gibi efsunlu olaylarin her biri aslinda aile karmasinin halk arasindaki birer tanimidir. Benzer sekilde, elle tutulur bir sebebi olmaksizin iliskilerinde kroniklesmis bir sekilde surekli terkedilme, evlenememe, kardesler/anne-babaya tarif edilemez sebepsiz bir ofke duyma, kisirlik, cocuk dusurme, kronik rahatsizliklar, aileye ait hissetmeme, mali acidan "sanssizliklarin" pesini bir turlu birakmamasi gibi durumlar aile karmasi ile ilgili olabilir.  Kisacasi dogrudan size ait olmayan ancak, ailenizden size gecmis bir takim enerji blokajlari olabilir.

Peki bunu nereden bileceksiniz ve ne yapabilirsiniz?

Oncelikle sunu bilin ; aile karmasi degistirilemez bir "kader" degildir. 

Reiki, aile dizimi, gecmis yasam terapisi gibi tekniklerle aile karmaniz hakkinda bilgi edinebilir, ve konuyu tespit ettikten sonra şifasi uzerinde calisabilirsiniz. 

Bunlarin yani sira, kendi kendinize de benzer bir calisma gerceklestirebilirsiniz, kagidinizi kaleminizi hazirlayin, on calisma olarak sizden gidebildiginiz kadar nesil geriye gidebilecek sekilde - mumkunse 4 nesil - bir aile agaci cikarmanizi isteyecegim, anne-baba ve mumkunse anne, babanin da kardeslerini (teyze, amca,hala,kuzen vb.) icerecek sekilde yukari dogru agaci cikin.

Calismanin detaylarini 2. Bolumde paylasiyor olacagim.


Sevgilerimle

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Ask Buyuleri, Sevgiliyi Baglama, Hepsi Palavra! -2-

 Bolum 2

Kural 3: Enerjiyi manipule etmenin ongorulemeyecek bedelleri vardir

Bu tavsiyeyi biraz Reiki Master biraz da Avukat kimligimle veriyorum. Buyu yapmak veya adi her ne olursa olsun enerjiyi manipule etmek evrenle sozlesme yapmaktir. 

Siz sozlesmeye ne yazarsaniz evren onu yerine getirecektir. Biz avukatlar bir sozlesmeyi okur ve yazarken didik didik acik bir nokta kaldi mi, aleyhimize yorumlanacak bir madde var mi, yoruma acik, net olmayan hukumler var mi inceler, uzun vadeli sonuclari ongormeye calisarak sozlesmeleri metne aliriz. Tum bunlar ileride dogabilecek olumsuz durumlardan kendimizi korumak adina gereklidir.

Soz, buyudur, evrenle yaptiginiz "soz"lesmelerin cok dikkatli metne alinmasi gerekir-ki bunu basarsak dahi, aklimizin sinirli kapasitesi ile hakim olabilecegimizden cok daha fazla olasilik ve parametre evrene verdigimiz emirle birlikte harekete gecer, dolayisiyla sonuclar cogu zaman istedigimizden cok farkli tezahur eder. 

Bu nedenledir ki tum usta rehberler, size sadece kendi uzerinizde calismanizi tavsiye ederler, cunku bu evrende kontrol edebileceginiz tek varlik sadece sizsiniz. 

Diger bireylerin izni olmadan, bu bireylere yonlendirilen enerjiler bu kisilerin ruhsal kalkanlarina carpip size geri donecektir-hem de nasil bir formda donecegini asla bilemezsiniz! Ama su kadarindan emin olabilirsiniz; icerisinde "zorlama", "kontrol" gibi duygularin barindigi her enerji calismasi ters tepmeye mahkumdur.



Sahit oldugum/deneyimledigim bir kac ornekle aciklamak gerekirse;

1. Ogrencilik yillarimda, bu aralar cok populer olan tarot kartlarinin kullanildigi bir buyu denemesine girismistim, buyunun hoslandigim kisinin "kosarak ayaklarima kapanmasi" gibi olgunluktan ve erdemden uzak:) bir amaci vardi, o kisi gercekten bana dogru kosarak geldi, takildi ve ayaklarimin onune dustu...ve kalkip yoluna bana bir bakis dahi atmadan devam etti..büyüm gerceklesmisti..kelimesi kelimesine..sonuc ise husran :)

2. Bu masum bir ornekti, eski sevgilisini saplantili bir sekilde geri isteyen bir arkadasim, hepinizin duymus oldugu papaz buyusune basvurdu, eski sevgili o donem baska bir kizla coktan yeni hayatina yelken acmisti bile, bu durum arkadasimi daha da kamciliyordu, buyunun sonucunda eski sevgili yeni sevgilisi ile hizlica nisanlanarak evlendi, arkadasim ise hala mutsuz ve kendini "tutsak" ve sık sık "boguluyormus" gibi hissediyor. 

Gorulecegi uzere, arkadasim yaptirdigi buyu ile sadece diger kisiyi kendi oz kaderine itmeye vesile oldu, bu kisi muhtemel ruhsal seviyede kendisine yapilan saldiriyi hissetmis ve kendi yoluna daha da sıkı tutunmustur, arkadasim ise su an o kisinin ruhsal kalkanina carpip kendisine geri donen duygularla bogusuyor, taa ki karma temizlenene kadar...


3. Evrenin etik isleyisine saygili baska bir arkadasim ise, baskasi degil kendi uzerinde hoslandigi cocugun gozune daha hos gorunmek icin bir cekicilik calismasi yapti, daha once de soyledigim gibi var olmayan bir duyguyu baska bir kiside yaratamazsiniz, arkadasimin talipleri istemedigi kadar artti, ama hoslandigi kiside herhangi bir etki meydana gelmedi.


Kisacasi buyu ve benzeri enerji calismalarini cok fazla bilinmeyen icerdigi icin kendi uzerimizde dahi dikkatle uygulamak gerekir, baskalarini ise asla ama asla bu calismalariniza onlarin acik rizasi olmadan dahil etmemenizi tavsiye ederim..

Siz siz olun her calismanizi, niyetinizi, duanizi kendiniz ve dahil olanlarin en yuce hayrina ve kimsenin incinmemesi kosulu ile talep edin..ve size baska kisiler ile ilgili dileklerinizi gerceklestirecegini vaad eden her bilgi ve kisiden kacinmaya bakin.

Sevgilerimle

23 Ağustos 2014 Cumartesi

Meditasyon Beni Sıkıyor Diyenlerden Misiniz?

Niyetlerinizi gerceklestirmek icin gecmis ve gelecek filmlerden arinmis sadece niyet imgenizi oynatacaginiz bos bir zihin perdesine ihtiyaciniz vardir.

Meditasyon zihni bosaltmak icin gereklidir, bos ve an'a odaklanmis bir zihin de yaratim sureci icin gereklidir.

Malum, gecmis travmalar ve gelecek kaygilari ile dolu bir zihinle olusturulan imgenin titresimi, frekansi, sizin o niyeti gercekten elde ettiginiz andaki titresim ve frekanstan dusuk olacaktir, yani boyle bir durumda niyet gerceklesmez.

Meditasyonun bir amaci zihni ve egoyu susturarak tepe cakranizi bilgiye acmak yani tepe cakraniz yolu ile evrenle iletisime gecmektir. Niyetinizi de bu kanal ile evrene gondermektesiniz.

Bana gore meditasyon dunyanin en sıkıcı seyi, ben zihnimi bosaltmak uzere ne kadar sabit oturursam oturayim, ne kadar ellerime, kalp atislarima odaklanmaya calisirsam calisayim, zihnimdeki dusunceler asla susmadigi gibi bir de daha da hulyalara dalmis bulurum kendimi.

Neyse ki yillar icinde deneyimleyerek farkettim ki, sabit oturarak om'lamak meditasyonun tek yolu degil. 

Simdi en cok ne yaparken ne gecmisi ne gelecegi unutuyorsunuz, zaman duruyor onu dusunun.

Bu benim icin dis fircalamak, kosmak, yuzmek, hizli yurumek, yemek karistirmak/yapmak, kisisel gelisim kitabi okumak, yazi yazmak ve uyumadan onceki 2-3 dakikadir.

Tum bu saydigim aktiviteler ozellikle fiziksel efor gerektiren aktiviteler ritimli mekanik hareketlere odaklanmanizi gerektirir, hizli yurume, uzme ve kosuda, nefes ve ritmik vucut hareketleri, dis fircalamada ise yine mekanik el hareketine dikkat ettiginiz anda (sporda ritmik nefes mecburidir yoksa nefessiz kalirsiniz) ne gecmisi ne gelecegi ne de herhangi bir seyi dusunursunuz, iste tam bu anlar niyetinizi imgeleyerek evrene tepe cakraniz araciligi ile yollamaniz icin cok elverislidir.

Yurtdisinda "walking meditation" (yuruyerek meditasyon) olarak da bilinen hareketli meditasyon icin yuruyus parkurlari bile bulunmaktadir. Goruldugu uzere labirent seklinde tasarlanmis bu parkur labirent ozelligi nedeniyle zihni anda tutmaktadir. Zihin hayallere daldigi anda labirent kivrimlari ile zihni geri getirmek uzere oradadir.




Benzer sekilde yazi yazmak ve okumak ozellikle kisisel gelisim hakkinda ise, tepe cakranizin acilarak evrenle bilgi iletisimine gecmenizi saglar, ornegin ben yazar ve okurken siklikla baska bir konuda "ilham" gelir veya gunlerdir aradigim bir konunun cevabi pat diye zihnimde belirirverir.

Bu aktiviteler arasinda muzik dinlemeyi tavsiye etmem, melodilerin kendilerine has bir titresimi vardir, zihninizi sifirlamaz, sizi belli bir duyguya yonlendirir.

Denemeniz icin :)

Sevgilerimle


22 Ağustos 2014 Cuma

Ask Buyuleri, Sevgiliyi Baglama, Hepsi Palavra!


Bolum-1

Biz dişilerin suphesiz ki her birinin icinde birer cadi yatiyor; fal bakan biziz; kisisel gelisimle ilgilenen, ruyalar gorup, burclari yorumlayan, sezgilerinin dikine giden de buyuk oranda yine bizleriz.

Hal boyle olunca, biz duygusal hanimlar iliskilerimiz yolunda gitmediginde, ayrilan sevgiliyi geri dondurmek, sevdigini kendine baglamak, sevmeyeni sevdirmek, sevdigini sevdiginden ayirmak ve benzeri ask sorunlarini cozebilmek icin yapabilsek dunyanin sonuna gidip doner, yeri yerinden oynatir ve elbette ki bize sunulmus dunyevi ve otesi her turlu yontemi deneriz.

Dunyevi yontemlere bir diyecegim yok, lakin otesine gelince, paranizi ve umutlarinizi cebinizde tutmaniz icin bana kulak vermeniz faydali olabilir.


Kural 1:  Hic kimse Tanri'nin yarattigi diger bir varliktan ruhsal seviyede daha guclu degildir, bir kimsenin ozgur iradesini, duygu, dusunce ve davranislarini yonlendirecek bir guc, bir takim ozel kimselere de bahsedilmemistir, kimse kimsenin Tanrisi degildir, herkes bir, tek ve esittir.

Dogru duydunuz, dolayisiyla her kim size bir takim teknik ve tarifler ile belirli bir kisi uzerinde sizin istediginiz sonuclari elde edebilecegini soyluyorsa malesef yalan soyluyordur. Olmayan bir duyguyu kontrol ve zorlama ile yoktan var etmek evrenin isleyisinde yoktur. Boyle bir sey mumkun olsaydi, inanin bunu kendi cikari icin toplumsal seviyede kullanmak uzere devletler 1 dakika bile dusunmezdi.

Kural 2: Kendisine büyü yapilan ve enerji yonlendirilen kisi bunu ruhsal seviyede mutlaka bilir, bilinc seviyesinde ise bu tepki olarak ortaya cikar.

Soyle dusunun; biri nasil size istemediginiz bir sey yaptirdiginda ofkeleniyorsaniz, izinsiz yapilan her turlu enerji calismasi kisinin ruhsal alanina saldiri oldugundan, bu, cogu zaman o kisinin size karsi anlamlandiramadigi bir ofke duymasina sebep olur.


Bu nedenle ask buyusu gibi calismalar, kisinin belki fiziken bir sure yaninizda olmasini saglayabilirse de, o kisinin size karsi duygusu ask degil "basiret baglanmasi" , "ofke", "tutsaklik duygusu" olarak ortaya cikar. Evliligini kurtarmak icin buyu yaptigini bildigim bir cok hanimin eslerinden birdenbire daha once gormedikleri maddi manevi bir siddetle karsilastiklarini biliyor muydunuz?

Reiki vs. Kader yazimda da yazdigim gibi baska bir kader cizgisinde yer alan bir kimseyi yolundan cikarip kendi yolunuza baglamak hikayede yer alan tum ruhlarin ruhsal seviyede onayi olmaksizin mumkun degildir, beyhude bir cabadir.

Devami yakinda blogda...

Sevgilerimle





19 Ağustos 2014 Salı

Negatif Enerjilere Karsi Nasil Korunuruz

Butun gun monitor basinda maruz kaldiginiz radyasyona karsi masanizda kaktus bulundurmak faydalidir; ama o kaktusu sizi negatif enerjileri ile asagi ceken insanlarin kafasina atmadiginiz surece kendinizi dinc ve enerjik hissetmek icin asagidaki yontemleri de denemek isteyebilirsiniz:)

Basta isyerimiz olmak uzere stres, baski, hirs, gecinme kaygisi, basari kaygisi, cikar catismasi gibi duygularin yogunlukta oldugu ortamlarda gunun sonunda sahsimiza ait olmayan mutsuzluk ve kaygi enerjilerini de adeta kizartmaya attigimiz patatesler gibi emeriz. Servis etmeden once yagi suzmek icin tabaga koydugumuz kagit havlu bir nebze bu fazla yagi ceker.

Iste bu yogun ortamlardan kendi ozel dunyamiza gecmeden once kendimizi "kagit havluya" yatirmamiz hem bizim sagligimiz hem de kendi gerginligimiz ile cevremize verecegimiz rahatsizligi onlemek adina buyuk onem arzeder.

Her zaman dedigim gibi baskasina enerji yonlendirerek o kisilerin daha iyi, daha sevecen ve sizin isteginiz dogrultusunda daha bir seyler olmasini saglayamazsiniz; hem zaten bu kisiler sizin icin ve sizin gozlerinizde "cekilmez" olsalar dahi baskalari icin "vazgecilmez" olabilirler. Bu nedenle biz yine kendimiz uzerinde calisacagiz.

1.  Auranizi yani bedeninizi cevreleyen enerji alanini kuvvetlendirin:

Bahsettigimiz şu emiş gucu kuvvetli alan auradir. Negatif enerjilerin auranizdan iceri girmesini ve sizi etkilemesini engellemek icin bedeninizden disariya dogru uzanan kobalt mavi bir enerji kuresinin icinde oldugunuzu hayal edin. Kobalt mavi ayni zamanda Basmelek Mikail'in titresimini tasimakta olan bir renk olup, inanan kişiler savasci ve koruyucu melek Mikail'in kendilerini gun boyunca bu mavi enerji ile sararak korumasini rica edebilirler. Ben cocuklugumdan beri Mikail ile calisirim, kucukken kotu ruyalar ve yatagin altindaki "öcülerden" beni koruyan Mikail simdilerde beni kendi "öcülerimden" korumaktadir.


Meleklere inanmayan kisiler ise her zaman Allah, Tanri, Evren kisacasi kaynak enerjiye ayni talebi yonlendirebilirler. Ben yine de hepinizin Mikail uzerine ufak bir arastirmaya girmesini tavsiye ederim.

Soz enerjiyi yonlendirmede cok etkilidir, kobalt mavi kureyi sizi negatif enerjilerden korumasi icin insa ettiginizi bu kureyi imgelerken belirtin "simdi bu kureyi beni negatif enerjilerden korumasi icin insa ediyorum!" gibi; bu sozu 3 kere tekrarlayin. Gun icerisinde de zorlandiginizi hissettiginiz anlarda "beni koru!" gibi kisa emir cumleleri kurenin guclenmesine yardimci olur.

2. Reiki uygulayicilari icin ise su yontemi tavsiye ederim:

Evden cikmadan once tum enerji kapilarini (chakra) icine alacak sekilde onunuze ve arkaniza (elinizle havaya cizeceksiniz) dev bir guc sembolu cizin. Sembolu onunuze cizerken kagida cizdiginizin tam tersi yonunde cizmeniz gerekir ki sembol dogru yonde cizilmis olsun.

Bu auranizi negatif enerjilerden korumak icin oldukca etkili bir yontemdir.

3. Gun icerisinde cabucak gucten dusenlerdenseniz, asagidaki yontemleri  deneyebilirsiniz:

Vakit gecirdiginiz ortamlari negatif enerjiden arindirin; mumkunse isyerinizdeki calisma alaninizi (ayri bir odaniz varsa tavsiye ederim) ve evinizi sandalagaci ve adacayi tutsusunun dumanindan gecirin; bu ayni zamanda kadim Kizilderililerin kullandigi ve biz sifacilarin da sıklıkla basvurdugu cok eski ve guclu bir temizleme yontemidir. Dumani, temizlediginiz alanin koselerine ve tam merkezine yayilmasini saglayin.

 Tutsu isi bana gore degil diyorsaniz ozellikle işyerinizdeki calisma masaniz icin makul bir buyuklukte siyah bir oniks taşı edinin, bu tas negatif enerjiyi toplamakta cok etkilidir, her gun tasinizi sudan gecirin, sandalagaci ve adacayi tutsusunun dumani da tasinizi temizlemek icin idealdir. Tasinizi ara sira deniz tuzu dolu bir kaba yatirin ve 24 saat bu kapta bekletin. Taslarinizi tuzlu suya batirmayin, bu taslarinizin cizilmesine sebep olur.




Reiki uygulayicilari icin;

a)Vakit gecirdiginiz alanlarin koselerine ve tam merkezine her gun gune baslamadan birer guc sembolu cizin.

b)Isyerinizde gun icinde size eslik etmesi icin gonul baginiz olan bir objeyi reiki enerjisi ile her gun yukleyin, bu obje reiki enerjisini gun icerisinde surekli yayacak olup negatif enerjilerin alaninizdja barinmasina izin vermeyecektir.

UNUTMAYIN!

Negatif negatifi, olumsuz duygular, olumsuz duygulari ceker; etrafinizda fazlaca olumsuzluk olmasi sizin de olumsuz titreşimler yayiyor olmaniz veya tam tersi ışığınıza üşüşen kelebekler gibi ışığa muhtac kisilerin size cekilmesinden kaynaklaniyor olabilir. Ama herhalukarda bu durum da hersey gibi sadece sizinle ilgilidir, durum ilkinden ibaret ise muhtemel rahatsizlik ve mutsuzluk duyarsiniz ve kendinizi asagi cekilmis hissedersiniz; yeterince isiga sahip bir kisi ise zaten bu olumsuzluklardan etkilenmez;  icinde bulundugunuz durumu gozlemleyin, eger bir negativite miknatisi olmus iseniz; olumlu titresimler yaymak uzere kendinizi yukseltmeniz sadece sizin gorevinizdir, siz rezonansinizi yukselttikce sizden daha dusuk seviyede titresen olay ve kisiler sizi etkileyemez.

Siz bunlari dusune dururken, bahsettigim yontemler de size bu yolda yardimci olsun...

Sevgilerimle

15 Ağustos 2014 Cuma

Reiki Kaderi Değiştirebilir mi, Peki Ya Kaderi Yenebilir mi?


Reiki'ye ilişkin bugüne dek sıklıkla karşılaştığım sorularla devam edelim.

Reiki, kaderi değiştirebilir mi, peki ya ölümü yenebilir mi?

Öncelikle, kader ve ölüm meseleleri hakkında kesin bilgiye sahip herhangi bir kimse olmadığını kabul ederek konunun değerlendirilmesi gerekmektedir, Kutsal Kitapları ayırarak, bugüne dek yazılmış tüm kitaplar, verilmiş tüm seminer ve görüşler her biri büyük oranda şahsi araştırmalara dayalı şahsi inançları içermektedir. Malum ölüp de geri dönen, ölüm sonrası prosedürü öğrenip bizlere aktarabilen, kaderin değişip değişmemesi üzerine bilimsel çalışmalar yapabilen herhangi bir Ar-Ge departmanı veya şahıs da bulunmamaktadır.

Ölüm ve ölüm sonrası deneyimler üzerine yazılmış en iyi kitaplar, fikrimce Michael Newton tarafından birçok gönüllü ile gerçekleştirilmiş geçmiş yaşam regresyon (hatırlama) seanslarının toplanarak derlendigi “Ruhların Kaderi” ve “Ruhların Yolculuğu” adlı iki eserdir. Özellikle yakınlarını kaybedenlerin bir nebze rahatlama ve teselli de bulabileceğine inandığım bu kitaplar aynı zamanda kader üzerine de ilginç irdelemeler içermektedir.

Benim de sezgisel olarak kader üzerine oluşturduğum inanç şu;

Kaderinizi ulu bir ağaç gibi düşünün, kalın bir gövde ve gövdeden uzanan dallar... Gövde; tespit edilen hayat yolu ve süresidir, değiştirmesi imkansız olmamakla beraber (unutmayın hiç bir şey ama hiç bir şey kesin ve imkansız değildir zira enerji hareketli ve değişkendir) gövdenin ve toprağın altına inen köklerin kalınlığı ve sağlamlığı ağacın adeta yerinden oynatılamaz olduğu algısını yaratır; gerçekten de böyle bir ağacı yerinden oynatmak yüklü efor gerektirir ama imkansız değildir.

Hayat yolunda doğum ve ölüm anları başta olmak üzere, hayatta yaşanacak kilit olaylar ve dönüm noktalarini (çoğu zaman evlilik/ağır hastalık/ kayıp gibi) değiştirmek ancak bu tarihlerin ve kilit olaylarin seçilmesine sebep teşkil eden dinamiklerin ve ruhsal anlaşmaların keşfedilmesi ile mümkündür.

Örnek vermek gerekirse, hayat süresini doğmadan önce 40 yıl belirleyen bir ruhun, bu süreyi belirlemesinde kesinlikle yüksek bir hayır ve alması gereken ruhsal dersler ve mevcut ruhsal anlaşmalar vardır; bunlara dair tam bir farkındalık edinmek öncelikle günlük yaşam koşullarında ve aklın hükmünde neredeyse mümkün değildir, farzedelim ki böyle bir farkındalığımız da var; bu halde muhtemelen hayat süremizi değiştirmememiz gerektiğini anlardık ve müdahale etmezdik, farzedelim yine de “anlamlı” bir sebepten müdahale etmek istiyoruz, işte böyle bir durumda hayat süresini, doğum ve ölüm anlarını ruhsal seviyede çalışarak değiştirmek mümkün olabilir.


Ancak bahsettiğim sebeplerden ötürü bir çok kaynak doğum ve ölüm anının önceden belirlenmiş ve değiştirilemez tarihler olduğunu savunur, sınırlı aklın, ruhun üzerinde, bu tarihleri değiştirecek gücü ve farkındalığı bulunmadığından ve ruhun bedeni için de her zaman en hayırlı seçimler yaptığı düşünüldüğünde, bu tarihlerin teoride değiştirilebilir, uygulamada ise değiştirilemez olduğunu iddia etmek çok da mantıksız olmayabilir.

Bu çerçevede, “kadersel” bir seçim olarak herhangi bir hastalığı yaşamak konusunda seçim yapan ruhun bu deneyimi yaşaması gerekir, Reiki ruhun seçimlerine saygı duyar; Reiki böyle bir durumda ruhun bu deneyimini ortadan kaldırmayacaktır, ancak deneyimin beden için daha “çekilir” bir hale gelmesi, bedeni rahatlatması ve daha da önemlisi bu deneyimi yaşayan ruhu beslemesi bakımından sayısız yardımlarda bulunabilecektir

Kısacası, hayat yolunda örneğin kanser hastalığını “kadersel” bir seçim olarak seçmiş ruhun seçimine saygı göstermek gerekir, unutmamak gerekir ki bizim için “felaket” ve “trajedi” gibi görünen bir takım olaylar ruhun kendi seçimi ve sınavı olabilir. Reiki ruhun özgür iradesine ve seçimlerine karşı hareket etmez. Bu nedenle Reiki tedavisini ruhsal seviyede hiç kabul etmeyen koma ve hastalık deneyimini herhangi bir destek almaksızın deneyimlemek isteyen ve önceden planlamış oldukları hayat yolunda zamanı geldiği için bedenini terketmek isteyen ruhlar oldukça fazladır. İyi bir Reiki uygulayıcısı hastanın şifayı kabul edip etmediğini anlayabilecek yetidedir ve ruhun talebi ne olursa olsun buna saygı duyar ve Reiki tedavisini gerektiği takdirde keser.

Ruh, hayat yolunda irili ufaklı dersleri yaşamak konusunda anlaşmalar akdetmiştir. Yukarida bahsettigim sekilde hayat yolundaki kilit noktalari degistirmek hususunda farkindaligimizi gelistirmek bir omur boyu mumkun olmayabilir.

Daha ufak derslere gelince; buradaki oyun alanımız daha geniştir, örneğin ruhun “şefkatlı olmak” konusunda eksikleri var ise, A kişisi veya kendi seçimi doğrultusunda B kişisi üzerinden bu dersi tamamlaması mümkündür, bu dersi tamamlamak uzere A kişisi ve B kişisi arasındaki seçimi ve bu kişiler ile ne zaman karşılaşacağı ve ne kadar zaman geçireceği, yani dersin süresi ve başrol oyuncularını belirlemek bizim seçimlerimize kalmıştır, ancak neticede dersler bir bir yaşanacaktır ve derslerden kaçış yoktur.

Gövdeden uzanan dallar çeşitlidir ancak hepsi gövdeye yani hayat yoluna bağlıdır. Reiki bizlerin hayat yolunda kendimize seçmiş olduğu derslerin farkına varmamıza ve bu dersleri mümkün olan en yüksek farkındalık ve verimle yerine getirmemize ve bu nedenle de çoğu zaman aslında bizlerin kaba tabirle “tekrarlayan” insanlar, olaylar ve trajedilerden muaf tutulmamıza yardımcı olur.


Reiki, hayat yolunda isabetli seçimler yapmamızda oldukça faydalı bir yöntemdir. Reiki ile birlikte, iyi bir kahin tarafından bakılan fal, saçmalık değil, kişinin hangi seçime ve derse doğru yöneldiğine dair ışık tutan bir rehberdir. Dolayısıyla sadece reiki değil, aynı zamanda diğer yazilarimda da detaylarını paylaşacağım çeşitli kehanet yöntemlerinin her biri doğru kullanıldığında hayat yolu için çok değerli rehberlerdir.

Tekrarlayan insanlar, tekrarlayan trajediler, tekrarlayan sorunların her biri şifaya muhtaç durumlardır ve bu durumlarin farkina varmaniz ile birlikte değişime uğramalari an meselesidir.

Dikkate alinmaz ise, kimi zaman bu tekrarlar enerji blokajları oluşturur ve enerji blokajları zamanla katı/maddesel/elle tutulur bir hal, yani hastalık halini alır. Genetik hastalıklar örneğin çoğunlukla şifa görmemiş ağır enerji blokajları ve karmik düğümlerden ibaret olup bir nesilden diğerine geçmektedir. Unutulmamalıdır ki, her hastalık bedende ortaya çıkmadan önce enerjisel olarak kişinin enerji bedenlerinde ortaya çıkar, bu blokajların hastalık halini alması ilk değil son noktadır. Reiki bu tip blokajlar nedeniyle oluşan kanser ve benzeri her türlü hastalığın tedavisinde olumlu sonuçlar verir. Ancak şifa bu blokajların oluşum sebeplerinin hasta tarafından anlaşılması ve çözümlenmesi ile mümkündür.

Reiki çalışması tüm bu unsurları barındıran bir çalışmadır. Ancak herhalükarda, ölüm ve kader gibi kanıtlanması mümkün olmayan konular konusunda kesin bir bilgi vermek fikrimce mümkün olmayıp, kişinin kendi sezgilerini dinleyerek kendi inancını oluşturması ve Reiki’yi deneyimleyerek bu deneyimlerine göre bir kanıya varması en doğrusu olacaktır.

Gelecek postta, Reiki eğitimi alanların hayatları değişmiş mi, nasıl değişmiş bu konu uzerine yaziyor olacagim.

Sevgilerimle...

Geleceği Bilmenin Sırrı

Geleceği bilmek istiyorsan, Kendini bil.  Geleceği mi bilmek istiyorsun, Dışarı çıkma, *Kendine gel!*,  Geleceği ...