24 Nisan 2017 Pazartesi

Frekansların Hayatımız Üzerindeki Etkisi



İnsanı anlamak istiyorsanız, evreni ve bilimi takip etmelisiniz. İnsanoğlu, evrenin ayrılmaz bir parçasıdır, evrenin çocuğu, mahsülüdür. 

Evrenin yaratılışını bilimsel olarak incelemeden, insanın doğasını, ve nasıl işlediğini anlamanız mümkün olmaz. Evrenin yaratılışı halen bir teoriden ibaret olan Büyük Patlama ile açıklanmaktadır, büyük patlama teorisine göre, çok kaba tabirle, oldukça yoğun olarak sıkışmış enerji, genişleyerek parçalara ayrılmış ve ardından da Dünya dahil uzayın tüm ev sahiplerini zaman içerisinde oluşturmuş ve genişleyerek oluşturmaya devam etmektedir.  Bir çok kişi bu olaya "yoktan var olan" evren demekteyse de, bu başlı başına ayrı bir yazı konusudur. 

Bizi ilgilendiren kısımlar ise Evrenin yaratılış ve çalışma mekanizmalarına dayalı olarak ortaya çıkan aşağıdaki evrensel prensiplerdir: 

1. Enerji yok olmaz, sürekli hareket halindedir, dönüşür.

2. Enerji maddeyi oluşturur, zincirleme reaksiyon neticesinde insanlar da oluşmuştur. (gezegenler, yıldızlar, Dünya ve insanlar)

3. Partiküller ve parçacıklar (kaba tabirle enerji dalgaları diyelim) devamlı etkileşim halindedir. (Einstein'in Dolanıklık Teorisi)

Dolanıklık teorisi evrende bulunan iki dolanık parçanın birbirlerine zıt şekillerinde eylemler sergilemesiyle ortaya çıkmış olan bir teori. "Kardeş" veya "bağlı" diyebileceğimiz bu iki farklı parçacık, birbirlerinden ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar birisi saat yönünde döndüğü sırada diğeri saat yönünün tersi yönünde dönüyor. Bu gibi zıt eylemleri sürekli ve hiç durmadan gerçekleştiren parçacıkları konu alan teori, University of Vienna araştırmacıları tarafından oldukça ilginç bir deneyle kanıtlanmıştır.

Bağlı iki parçacığı birbirinden çok uzakta bulunan adalara taşıyan araştırmacılar, parçacıkları 143 kilometre ayırdılar. Bu ayrılmanın sebebi, parçacıkların birbirlerine yakın olduğu sırada birbirlerini etkileyebilecek olmalarıydı. Uzakta bulunan parçacıklar, dev dedektörler tarafından izlenilmeye ve eş zamanlı olarak bilgiler paylaşılmaya başlandı. Dedektörlerin ölçümlerine göre elde edilen veriler iki parçacığın uzaklık farketmeden birbirlerine zıt şekilde hareket ettiğini kanıtlıyordu. Bu teorinin kanıtlanmasıyla birlikte bilim adamları bağlı olan bu iki parçacığın arasındaki mesafenin sonucu 140 milyonda 1 oranında değiştirebileceğini belirtti. Einstein'ın teoriye konu olan etki olayını tanımlamak için kullandığı "ürkütücü" kelimesi ise bu etki-tepki olayının evrenin bir ucundan diğer ucuna gerçekleşebilecek olmasıdır. Yani ışığın bile katetmek için milyar yıllara ihtiyaç duyduğu bu uzaklıkta eş zamanlı olarak gerçekleşebilen bu tepkiler, gerçekten bizler için oldukça "ürkütücü" daha doğrusu henüz gizemini koruyor.

Gelelim bu bilgilerin günlük hayatınız için ne anlama geldiğine:

1.  İnsanın özü ile evrenin özü aynıdır, enerjidir.

2. Enerjinin maddeyi yaratabilme kabiliyeti vardır, aynı öze sahip insanın da çekim yasası tekniklerine uygun olarak maddeyi var etme yani hayatına çekme kabiliyeti vardır. 

3. Enerji telleri ("strings"), zaman ve mekan farketmeksizin birbirileri ile daima ve aynı anda iletişim halindedir, duygularınızın da özü frekans dediğimiz bu tellerden oluşur, bu nedenle benzer teller ile iletişim halinde yani çekim halindedir. Çekim Yasası'nın dayandığı bilimsel temel bu deneyle sıkı sıkıya bağlıdır ancak elbette detayları henüz halen araştırılmaktadır.

Bu nedenle çekim yasasının ateşleyici temeli "kök duygulardır" yani "strings" dediğimiz enerji frekanslarıdır zira duygularınızın ölçülebilen bir frekansı vardır. 

Biofotonik alanında öncü bir biyofizikçi olan Alman Doktor Fritz Albert Popp bütün canlı hücrelerin ışık saçtığı ve bu ışığın kaynağının da DNA olduğuna ilişkin araştırmasını yayınlamıştır. Bu araştırmaya göre, DNA'mız, sadece tek bir frekans değil birden fazla frekans yayma özelliğine sahip ve bu frekanslar diğer tüm canlıların yaydığı frekanslar ile veri alış-verişi yapmaktadır.

Daha önce de, bu alanda bir çok araştırma yapılmış ve yayınlanmıştır:

- 1920 yılında Dr. Raymond Rife belli frekansları kullanarak, virüs ve bakterileri yok edebildiğini keşfetmiştir.

- Nikola Tesla,  insan vücudunun yaydığı frekanslarla karışan dış frekansları yalıtabildiğimiz vakit hastalıklarla karşı büyük bir direnç gösterebileceğimizi savunmuştur.

- İsveçli Radyolog Bjorn Nordenstrom 1980'li yıllarda bir tümörün içine elektrolit yerleştirilerek doğru akım verilirse tümörün yok edilebildiğini kanıtlamıştır.

-  Robert O.Becker "The Body Electric" adlı kitabında insan vücudunun elektriksel frekanslarını belgelemiştir. 

Söz konusu araştırmalar her canlının megahertz olarak ölçümlenebilen kendisine has bir frekans aralığı olduğunu saptamıştır. Yapılan bu ölçümlemeye göre, sağlıklı bir insanın frekans aralığı 62-68 Mhz aralığındadır. Bu frekansların düşmesine sebep olabilecek bir çok duygusal ve fiziksel veri incelenmiş, bu araştırmaların sonucunda ise, duygular, kişisel gelişim çalışmaları (meditasyon gibi) ve besin kaynaklarımızın frekansımızı doğrudan etkilediği keşfedilmiştir. 

Tüm bu veri ve araştırmaların ışığında, yaydığımız frekansların doğrudan "kader" dediğimiz hayat öykümüzü şekillendirmektene kadar büyük bir role sahip olduğunu görebiliriz. Sağlıklı olmak ya da olmamak, hayatınıza yüksek frekanstaki kişi ve olayları "çekmek", hepsi sizin öz frekansınızla doğrudan ilgisi olan, şans, kader, kısmet eseri olmayan etki-tepki ve dolanıklık (frekans etkileşimi) yasalarına dayalı olgu ve olaylardır. Einstein'in dolanıklık teorisinde de belirtildiği şekilde, frekanslar benzerleri ile çekim ve iletişim halindedir, bu da demek oluyor ki, sizin yaydığınız frekans her ne ise, bu frekansa eş olay, kişi ve deneyimleri hayatınıza çekmektesiniz. 

Peki frekansımız, neye göre yüksek ve stabil bir seviyede tutulabiliyor ve nasıl bilinçli yaratım yapmak yönünde kullanılabiliyor?

Kısaca özetlemek gerekirse;

1. Duygu, davranış ve sözlerimizde uyum ve bütünlük (Ruh-Beden-Zihin Dengesi ve Uyumu)
2. Kök duygu ve inançlarımızı oluşturan bilinçaltı kalıplarımızın keşfedilerek dönüştürülmesi
3. Spor ve sağlıklı beslenme
4. Toksik kişi, olay ve durumlardan etkilenmeme kabiliyeti

Bu dört temel unsur hakkında belirli bir seviyede kazanılan bilgi ve takip eden uygulama kabiliyeti hayat standartlarımızı temelden değiştirme, iyileştirme ve yenileme etkisine sahiptir. 

Bu alandaki bireysel koçluk ve eğitimlerimiz için fitsoulfitmind@gmail.com adresinden bize yazarak bilgi alabilirsiniz.

Önemli Not: Bu yazıda bahsi geçen bilimsel teoriler, herkesin anlayabilmesi adına bilinçli olarak alanın jargonları ve terimleri kullanılmaksızın okuyucuya aktarılmıştır.

Sevgilerimle





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Geleceği Bilmenin Sırrı

Geleceği bilmek istiyorsan, Kendini bil.  Geleceği mi bilmek istiyorsun, Dışarı çıkma, *Kendine gel!*,  Geleceği ...