11 Nisan 2017 Salı

Sağlık, Fitness ve 21 Gün Yanılsaması




Yazın yaklaşması ile birlikte, basın ve yayın organlarında yaza sağlıklı ve fit girmek konusunda tavsiye ve önerileri okuyor, kimimiz bu yönde yapılan fitleşme ve sağlık kamplarına katılıyor, kimimiz ise birbirimize uyguladığımız ve işe yaradığını düşündüğümüz programları öneriyoruz.

Yıllar geçtikçe, bu programların süresi ise git gide kısalır bir hal aldı. Yaşamlarımızın yoğunluğu, hiçbir şeye vakit bulamamamız, tembelliğimiz derken, bu programların süresi 21 güne kadar kısaltıldı. 

21 günde, 3 haftada, 8 haftada vs.  zayıflama, fitleşme ve sağlık vaad eden bu programlar hakkında gerçekçi bir görüş istiyorsanız, doğru sayfadasınız.

Öncelikle,  neden 20 gün değil, 25 gün değil de 21 gün? Nedir bu 21 günün kerameti?

Artık hepinizin bildiğini düşündüğüm 21 gün kuralını yalını bir dille hatırlatmak gerekirse, yeni bir alışkanlığın bilinçaltında ve hücresel hafızamızda yer etmesi için gereken gün sayısının bilimsel olarak 21 gün olduğu tespit edilmiş. Başka bir ifade ile yeni alışkanlığın zihinde kalıcı sinir ağı "otoyolu" yaratması, söz konusu alışkanlığın 21 gün hiç aksatmadan tekrar edilmesi ile mümkün olduğu belirtilmekte. 

Peki bu ne kadar doğru veya, her alışkanlığımız için geçerli mi? Sanırım hepimiz bir çok kişi tanıyoruz, sigarayı 21 günden fazla bir süre bırakıp da sigaraya dönen, bir diyeti aylarca yapıp da, sonradan bırakarak eski kilosuna dönen, aylarca spor yapıp da üyeliği bitince bir daha spora yazılmayan.. 

21 günün kerametini anlamak adına kendi çalışmalarımda da tekrar gerektiren bir kaç tekniğin ne kadar zamanda "alışkanlık" haline dönüştüğünü tespit etmek yönünde istatistiksel bir rapor çıkardım ve arkadaşlar doğruyu söylemek gerekirse, çalıştığım hiçbir kimse 21 günün sonunda yeni bir alışkanlık kazanmadı! Bu çalışmalarda yeni bir alışkanlığı ancak 40-45. günler arasında elde edildiğini de belirtmek isterim.  Evet burada size nöronlardan sinir ağlarından bahsetmeyeceğim, burada "deneyimden" bahsediyorum ve benim deneyimim ortalama bir insanın yeni bir alışkanlığı ortalama 21 günde kazandığı yönünde malesef değil. Ben bu sürenin yeni bir alışkanlık kazanmak adına gereken en az süre olduğunu düşünüyorum, bu ölçüt sanıldığı gibi kesin bir ölçüt değildir.

Peki bunun nedeni ne? Yanıt basit, hiçbirimizin beyni veya bilinçaltı kodları aynı şekilde çalışmamakta.  Özellikle köklü bir alışkanlığınızı değiştirmek istiyorsanız, adı üstünde "köklediğiniz" bu alışkanlığın ne kadar sürede "köklendiğini" anlamanız ve kabul etmeniz, o alışkanlığı ne kadar sürede değiştirebileceğinize dair bir karine olacaktır. Alışkanlığınız ne kadar köklü ise, o alışkanlığı değiştirmek üzere uygulayacağınız gücün daha fazla olması gerektiğini düşünebilirsiniz. 

İşte yanıldığınız nokta da bu, alışkanlığınız ne kadar köklü ise, egonuz yani bilinçaltınız değişime o denli direnç gösterecektir, başka bir ifadeyle, günlük yeme alışkanlığınızı kısa sürede sonuç almak adına dramatik bir şekilde değiştirmeniz, bilinçaltınızın da aynı şekilde size güçlü bir tepki vermesini doğurur, ve zaman içerisinde bu savaşı kazanan daima bilinçaltı olur!

Örneğin bir kişi hayatının son 10 senesini kilolu bir bedende geçirmiş ise, beyin o kilonun "sabit ve normal" kilosu olduğuna inanır, ara dönemlerde sıkı bir diyet ile kısa bir sürede 5-6 kilo vermiş olsanız dahi bedeniniz sabit ve normal kilosuna dönmek üzere "çaba gösterir". 

İlaveten 10 senelik bir alışkanlığı 20-25 günde değiştirebileceğinizi düşünmek, bilimsel olmanın çok ötesindedir, gerçekçi değildir. Ancak bu demek değil ki, hayatının 10-20 belki de 30 senesini kilolu olarak geçiren bir kimse aynı şekilde yeni alışkanlığı edinmek üzere aynı zaman zarfını geçirmek durumundadır, ancak benzer şekilde 21 gün gibi bir sürede tüm besin düzeninizi hayat boyu kalıcı bir şekilde değiştirmek de oldukça zordur. 

Peki bunu yapabilen kişiler var mıdır? Elbette vardır; kimi danışanlarım, bir alışkanlığı o kadar kolay özümserler ki, 15 gün içerisinde artık bu alışkanlık hayatlarının bir parçası haline gelir. Ancak genel oranlara bakmamız gerekirse, bu oran oldukça düşüktür, hele hele, sonuçlarını fiziksel olarak görmek istediğiniz bir durumunuz var ise, örneğin kilo gibi, bu durumu "kalıcı" olarak değiştirmek için kendinize ortalama 1 sene ayırmak zorundasınız!!

Neden mi 1 sene? Burada da sinirler ve nöronlardan bahsetmeyeceğim, deneyimlerden bahsedeceğim. Başlıyoruz:

Farzedelim ki, ideal besin düzeninden oldukça uzak bir beslenme modeline sahipsiniz, abur cubur ve şeker alışkanlığınız var, haliyle bu alışkanlıkların etkisi de bedeninizde yağlanma, ve kilo olarak kendini bir süredir gösteriyor. 21 gün, 3 hafta, 8 hafta içerisinde size kilo vereceğiniz, kilolarınızı yağdan vereceğiniz ve sağlıklı bir beslenme düzeni elde edeceğiniz vaadleri veriliyor, bu gibi programların içinde aynı zamanda haftada 5-6 gün yaklaşık 50 dk'lık da spor veriliyor. Yemek mönülerinizde, sabah yumurta avokado 1 dilim ekmek, öğlen ızgara et ve sebze, akşam ise yine yoğurt, ızgara et ve sebze varyasyonları etrafında dönen tabaklar hazırlanıyor, aralarda da 1 porsiyon meyve hakkınız var, içeceklerinize şeker ilave etmeniz ise yasak.  Bakın bu programı 21 gün, 8 hafta vs. uygularsanız, kilo kaybetmemeniz imkansız!!! Matematiksel olarak, aldığınız kalori harcadığınızdan az olduğu her vakit kilo kaybedersiniz. Burada bir yanıltmaca, kandırmaca vs. yok. 

Ancak, şimdi gerçekçi olma vakti, siz bu yemek ve spor düzenini tüm hayatınız boyunca devam ettirebileceğinize inanıyor musunuz? Eşiniz tas kebabı isterken, çocuğunuz patates kızartması köfte isterken, siz avokadolu salatanıza hayat boyu devam edebileceğinize ne kadar inanıyorsunuz? 

İlaveten, çok uzun yıllar boyunca midenizin aldığı yemek oranını bir anda düşürdüğünüzde kendinizi ne kadar enerjik hissedeceksiniz, yoksa vücutta yarattığınız bu şok, bedeninizin yorgun düşmesine, enerjinizin tükenmesine ve uzun vadede depresyona yol açabilir mi? Ve siz, bu semptomlar nedeniyle, veya canınız sadece mantı çektiği için, o mantıyı hayat boyu yiyemeyecek veya yediğinizde suçluluk duymaya devam mı edeceksiniz? Cevabı söyleyeyim, bir çoğunuz bu düzeni devam ettiremeyecek, ve rahatlık alanına geri dönecek ve vücudunuzu bir şoka soktuğunuz için, bedeniniz her zamankinden fazla enerjiye ihtiyaç duyacak ve siz verdiğiniz kiloları kat be kat geri alacaksınız. 

Günümüzde olan da budur, çok azımızı var ki, hayatı boyunca 1 diyet yaparak hayat boyu istediği bedeni korumayı başarmış olsun. 

Arkadaşlar, beslenme düzeni hakkında özellikle "fenomen" kişilerin yarattığı algılara dikkat etmemiz gerekiyor. Hayat her sabah 1 dilim ananasla geçmez, belirli bir okazyon için kısa sürede kilo verme programlarına katılmak evet mantıklıdır, ancak siz hayat boyu kalıcı bir şekilde fit ve sağlıklı bir bedene sahip olmak istiyorsanız, hayat boyu sürdürebileceğiniz gerçekçi bir düzeni oluşturmalısınız. Bu "gerçekçi" düzen ise, size istediğiniz sonuçları 21 günde getirmez, yaklaşık 1 senede getirir ve bu düzen sürdürülebilir olduğu için de hayat boyu bedeniniz ve sağlığınızı koruma imkanına erişirsiniz.

Gelelim 1 seneyi nereden çıkardığımıza.

Öncelikle şunu kabul edelim, diyetle fit bir bedene kavuşamazsınız, diyetle ancak "zayıf" bir bedene kavuşabilirsiniz, yabancıların "skinny fat" dedikleri kişiler vardır, bu kişiler son derece zayıf vefakat "yumuşak" bir dokuya sahiptir ve bedenlerindeki yağ oranı da düşük değildir, zira kasları güçsüzdür ve bu kişilerde zaman içerisinde selülit ve sarkmalar da meydana gelir.  Dolayısıyla ne modellerin ne de basın yayın organlarında gördüğünüz o muhteşem vücutların sırrı sadece diyet değildir, hatta büyük oranda diyet değildir. Bu kişiler düzenli olarak "ağır" spor yapmaktadır. 

Kendimden de bu noktada örnek vermek isterim, ben hiçbir zaman fazla kiloya sahip bir insan olmadım, ancak balık etli olduğum dönemler de olmuştur. 172 boya yaklaşık 65 kg olduğum bir dönemde yaşımın da çok genç olmaması sebebiyle, diyetle kilo veremediğimi, versem dahi, hemen geri aldığımı farkettim, ardından yürüyüşü hayatıma soktum, yürüyüş hiçbir şey yapmamanızdansa, yapabileceğiniz en alt seviye hareket modelidir, ancak sadece yürüyüş ile fit ve kaslı bir bedene sahip olamazsınız, ardından hayatımdan yürüyüşü çıkartıp koşuyu ekledim haftada 5 gün 7km-16km arası koşuya çıkmaya başladım, bu noktada 3 ay içerisinde ufak tefek bedensel değişimler meydana gelmeye başladı ve 2.5 kg verdim (hiçbir şekilde diyet yapmadığımı da belirtmek isterim) ancak koşu, bedenimin sadece belirli kas gruplarını çalıştırdığı için genel görünümümde istediğim hızda bir fitleşme yaşamadım. Tüm "gerçek" uzmanların (uzun yıllardır spor yapan, mesleği koçluk veya sporculuk olan kişiler) görüşü, sadece koşu veya sadece yürüyüş ile istediğim genel fit görünüme kavuşamayacağım, kavuşsam dahi bunun oldukça uzun bir süre alacağı ve gerçek kazanımın esasen tüm kas gruplarını çalıştırmakla mümkün olduğu yönündeydi.. 

Ardından hayatıma "cross-fit" girdi. Cross-fit'ten kastım, haftanın 5-6 günü 30 dk boyunca her gün farklı bir kas grubuna yönelik yapılan "ağır" çalışmalar (bir gün kol-sırt ve ağırlık çalışması, bir gün bacaklar, bir gün cardio, bir gün yoga/pilates, bir gün core ve denge çalışmaları gibi).  Ağır çalışmadan kastım ise şu, 30dk'nın sonunda nefessiz kalmanız, ilgili kas grubunun yanması gibi zorlandığınızı hissettirecek her türlü duygunun yaşanması.. Bu şekilde devam ettirdiğim programda 4kg daha verdim ve bu defa 1.5 beden inceldim, ne yürüyüş ne de koşudan elde edemediğim daralma ve kas gruplarının belirginleşmeye başlaması ancak bu şekilde mümkün olabildi.

Ardından yeme düzenimi ufak ufak değiştirmeye başladım, ben kesinlike diyete inanmıyorum, diyetlerin hayat boyu sürdürülebileceğine de...Ancak "beden dinleme" ve "tarama" dediğimiz tekniklerle, sadece acıktığımda İSTEDİĞİMİ yiyerek, ve doyduğumda yemeği bırakarak, ZAMAN İÇERİSİNDE esasen porsiyonlarımı küçülttüğümü farkettim, bu kesinlikle zorlayarak olmadı, bedeniniz, eğer onu dinlerseniz, ne zaman enerjiye ihtiyacınız olduğunu veya ne zaman enerjiye ihtiyacı olmadığını, neyin tadını sevdiğinizi, neyi iste stresten yediğinizi size bedensel hisler yoluyla aktarabilen çok akıllı bir mekanizmadır. 

Beden kendisi için sağlıklı olan kiloyu bilir ve zaman içerisinde onu dinlemeniz halinde, sizi o kiloya yönlendirir. İşte burada artık beyin, nöron vs. devreden çıkar, burada duyular devreye girer, duyularınızı tespit etmeye başlamanız için gereken süre ise 1 hafta ile 15 gün arasında değişkenlik gösterir. Onu takip edip, etmemek ise size kalmıştır. Beden dinleme tekniğini bir alışkanlık haline getirmek ise yaklaşık 45 günümü aldı.  Bu şekilde revize ettiğim yeme düzeni + cross fit sonucunda 4 kg daha vererek toplamda 9 ay içerisinde 10kg verdim. (Önemli Not: Genel olarak, fazla kilom olmaması sebebiyle, her ay 1 kg verdiğimi düşünebiliriz, daha fazla kilosu olan bir kişi, elbette aynı süreçte aynı sistemle daha fazla kilo verecektir.)

Bu süreçte, bedenimi acıktığında istediği şeyle beslediğim için hiçbir enerji kaybı yaşamadım, alışveriş düzenimi değiştirmedim, hareket ettiğim için metabolizmam hızlandı, yemeği fazla kaçırdığım 1 haftalık dönemlerde halen spor yapmaya devam ettiğim için hiçbir şekilde kilo almadım. Spor seanslarım sadece 30dk sürdüğü ve ev ortamında yapılabildiği için, kimi zaman herkes yattıktan sonra, kimi zaman sabah, kimi gün öğlen mutlaka bir 30dk'yı kendime ayırabildim. Bakın bu düzen benim hayatımda "farklı" olarak sadece bir 30 dk'yı ayırmamı gerektirdi. Tüm bu süreçte harcadığım para ise spor dvdsini almak için ödediğim 100 TL'den ibaret oldu.  İşte bu, hayat boyu uygulanabilir bir düzendir.

Spordan alacağınız ve dış dünya tarafından farkedilecek sonuçlar, 3 aydan önce ortaya çıkmaz!!! 

Hele hele sadece yürüyüşle bu mümkün değildir, lütfen kendinizi kandırmayın. Benim bu düzen sonucunda, dış dünya tarafından farkedilen sonuçlarım, diyet sonucunda anoreksik bir görüntüye düşmeden oldukça sağlıklı ve yavaş bir şekilde kilomu verdiğim için 5.ayda ortaya çıkmaya başladı. Oysa ben bugün 1-2 ay içerisinde bu 10kg yu sadece diyetle vermiş olsaydım, büyük ihtimalle, bu ani kilo kaybı sebebiyle bedenimde sarkmalar meydana gelecek, daha kötüsü çökmüş ve yorgun bir fiziğe sahip olacaktım. Daha genç yaşlarda olan tam da buydu, daha önce de 10kg vermiş vefakat sadece 1 beden incelme sağlamıştım, çünkü hayatımda spor bu denli aktif bir şekilde yer almıyordu. İlaveten porsiyon ve yeme düzenimde ani bir değişime sebep olduğum için zaman içerisinde kalp kaslarım zayıfladı ve soluğu bir doktorda almak zorunda kaldım!! İnat edip aynı yeme düzenine devam etseydim, kalp krizi geçirmem an meselesi olabilirdi!

Yine burada ismini vermeyeceğim vefakat "wellness" deyince en ünlü isimlerden olan bir kişinin 3 ayda bir hanımefendiye 25kg verdirttiğini gözlerimle gördüm, hanımefendi son derece zayıf, sağlıksız, daha da acısı, kol ve göbek bölümü sarkmış sadece 35 yaşında olan ama 55 yaşında görünen bir bedene sahipti ve devamlı yorgundu!

Bedeninize, ruhunuza ve sağlığınıza bu kötülüğü yapmayın. Hiçbir KALICI ve sağlıklı sonuç, buna kişisel gelişim çalışmaları da dahildir; kısa bir sürede elde edilemez.

Biraz sabırlı olun, hayat boyu koruyup, kendi kendinize sürdürebileceğiniz yaş ve kondisyon seviyenize uygun programları bulun, kendinize 1 sene süre tanıyın, neticede hayatınızın geri kalanını düşündüğünüzde 1 senelik yolculuğunuz size keyif verecektir ve zorlamayacaktır. Hayatınızda size iyi geleceğini bildiğiniz ama başlamadığınız veya başlasanız dahi bıraktığınız her program, sizin hayat düzeninize uygun değildir! Neden aynısını tekrarlayasınız? 

21 günde yeme düzeninizi değiştirmek yönünde adım atabilirsiniz, 25-35 dk'lık yoğun bir cross-fit programı ile bedeninizi de değiştirebilirsiniz, ancak bu değişimi mantıdan bir anda 1 ananas dilimine geçerek yapamazsınız, bedeniniz direnecek ve itiraz edecektir. Ancak bedeniniz mantıyı 1.5 porsiyondan zaman içerisinde 1 ardından da 0.7 ardından ise 0.5'e düşürdüğünde (doyma eşiğiniz) bedeniniz bu süreci ZAMAN İÇERİSİNDE gerçekleştirdiği için kabul edecek ve direnç göstermeyecektir. Ego ve beyin, bir değişim gerçekleştiğini anlamadan değişime uyum sağlayacaktır.

Kişisel Gelişim çalışmalarında da esas hedefim, daima egoyu rahatsız etmeden kişileri değişim alanına yönlendirmektir, aksi takdirde ego her türlü değişime direnç gösterecektir. 

Beynin, kas gruplarının, ruhsal ihtiyaçların, ego ve bilinçaltının mekanizmalarını göz ardı ederek size sadece matematiksel olarak kalori hesabına dayalı olarak sunulan diyet programlarından lütfen uzak durun! Hem sağlığınız hem de paranızı cebinizde tutun.

İlaveten, herhangi bir diyet veya spor programına başlamadan önce lütfen işinin ehli uzman kişilere danışın, hangi besine alerjiniz olduğu, hangi besini hazmedip, hazmedemediğiniz, kondisyon seviyeniz, kalbinizin dayanıklılığı, insülin direnci, tiroid vs. gibi etkenleri gözardı ederek bu gibi programlara girişmeyin, girişen kişileri de lütfen uyarın. 

Bugün bilinçsizce yapılan spor ve diyetin sonucu, ani ölümlere kadar gidebilir. Gelişiminizin zaman içerisinde meydana gelecek şekilde arttırılması sağlığınız için elzemdir ve hayatsaldır. İşte bu nedenle lütfen 20 günde, 2 ayda hatta 3 ayda nihai bir sonuca ulaşmayı hedeflemeyin.

Benim eski lisanslı profesyonel bir sporcu olmam sebebiyle, kondisyon seviyemi yürüyüşten, koşuya, koşudan cross-fit'e çıkarmam, hiç spor yapmamış birine oranla çok daha kolay ve sağlıklı bir şekilde gerçekleşti. Hiç hareket etmemiş biriyseniz, yürüyüşle başlayan yolculuğunuza zaman içerisinde tempo katarak ardından da belirli bir kondisyon seviyesine ulaştıktan sonra ağır sporlara geçmeniz tavsiye edilir. İşte bu gibi zamansal döngüleri anlayabilmek adına, sadece işinin ehli kişilerin makalelerini okuyun, online olarak bu kişilere ücretsiz olarak danışın, veya 1-4 seans arası bir danışmanlık hizmeti alın, bütçeniz elveriyorsa gerçek bir spor koçuyla çalışın. 

Lütfen spor geçmişi 3-5 koşudan ibaret olan, "amatör" sporcu olan ve kendini beslenme uzmanı olarak ilan eden kişilere güvenmeyin, bu kişiler her ne kadar iyi niyetle hareket ediyor olsalar dahi uğraştıkları mekanizma kendi zihnine sahip olan son derece kompleks, ruhsal süreçleri de içinde barındıran ve üzerinde uzun seneler çalışılması gereken sırları halen tam olarak çözülememiş bir mekanizmadır.

Ben spor ve beslenme konusunda uzman değilim, ancak, ego ve bilinçaltı süreçleri hakkında bir uzmanlığım var, işte bu nedenle size rahatlıkla söyleyebilirim ki:

- tüm köklü alışkanlıklar zaman içerisinde elde edilir
- bu nedenle kalıcı başarı ancak sürdürülebilir programlarla sağlanabilir
- ne beden ne de zihin ani değişime tolere göstermez, değişim, ego ve bilinçaltı süreçlerini tetiklemeksizin aşama aşama gerçekleştirilmelidir
- yaklaşık ve maksimum 9 ay - 1 sene içerisinde herhangi bir konuda yepyeni ve sürdürülebilir bir alışkanlık ve kalıcı çözüm elde edersiniz

Sabır ve sevgiyle kalın,

İletişim: fitsoulfitmind@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Geleceği Bilmenin Sırrı

Geleceği bilmek istiyorsan, Kendini bil.  Geleceği mi bilmek istiyorsun, Dışarı çıkma, *Kendine gel!*,  Geleceği ...