Herkese merhaba,
Bugün sizleri çok eğlenceli bir oyun, hatta çok etkili bir deneyin parçası olmaya davet edeceğim.
Ünlü kişisel gelişim uzmanlarından ve yazarlarından Lynne McTaggart'ın ülkemizde "Niyet Deneyi" adıyla yayımlanan kitabından esinlendiğim bu proje esasında sevgili Taggart'ın asırlardır uygulanmakta olan "bir elin nesi var, iki elin sesi var" sözümüze uygun olarak, birden fazla kişinin enerjisi ve odağını tek bir niyet üzerine odaklayarak, o niyeti gerçekleştirmesine dayalı bir enerji çalışması...
Lynne McTaggart, "Niyet Deneyi" adlı kitabında, tüm okurlarının www.theintentionexperiment.com adlı sitesinde yer alan niyetlere odaklanmak üzere bu deneyin bir parçası ve katılımcısı olabileceklerini belirtmekte, ve söz konusu deneyin Dünya üzerinde katılımcı sayısı en fazla olan ve enerjinin maddeyi etkilediğine dair gerçekleştirilmiş en büyük deney olduğunu ifade etmektedir. Bu kitabı okumuş ve siteyi incelemiş biri olarak, Taggart'ın sunduğu bilimsel verilerin son derece mantıklı ve makul, bugüne dek deneylerinden almış olduğu sonuçların ise, biz kişisel gelişim ve metafizik uzmanları tarafından tahmin edilebilir ama yine de oldukça şaşırtıcı derecede olumlu olduğunu söyleyebilirim.
Niyet Deneyinin mantığı ve temeli, evrende yer alan canlı ve cansız herşeyin yapıtaşının enerji olduğuna dair bilimsel bilgidir. Yapılan araştırmalar sonucunda DNA moleküllerimizin dahi, foton (yani ışık, yani enerji) emen ve dışarı doğru yayan bir yapıya sahip olduğu kanıtlanmış ve tüm varlıkların doğasının enerjiyi önce toplayıp, sonra dışarı yaymak gibi bir özelliğe sahip olduğu öne sürülmüştür. Gerçekten de bu önermenin etrafımızdaki nesneleri, olguları ve canlıları inceleyerek dahi ne kadar doğru olduğunu anlayabilirsiniz.
Esasında tüm evren, ev sahipliği yaptığı tüm canlı ve cansız nesneleri ile birlikte adeta bir "kalp atışı" gibi çarpmakta, bir göz kırpışı gibi, kapanıp (büzüşüp) yeniden genişlemektedir (açılmaktadır).
Nazar Boncuğu - Camdan yapılmış nazar boncukları, ortamdaki negatif enerjileri emer ve ardından da kimi zaman bu yoğun enerjiyi depolacayak ve dönüştürecek hadleri dolduğunda "kırılarak" dönüştürülmüş ve nötr hale getirilmiş enerjiyi yeniden ortama kazandırırlar.
Bitkiler - Bitkiler güneş ve sudan aldıkları enerjileri besine dönüştürür, büyür ve fotosentez aracılığıyla dünyaya geri salarlar
İnsanlar - İnsanlar büyümek, gelişmek ve hayatlarını idame ettirebilmek için besinler aracılığıyla bedenlerine enerji depolar ardından da bunu ısı ve hareket olarak dünyaya geri salarlar.
Mevsimler ve doğa - Mevsim döngüleri, fırtına ve doğal afetlerin her biri de, enerjinin toplanması, birikmesi ardından da yeniden daha büyük bir etkiyle yayılma eylemine geçmesidir.
Tüm süreçlerimiz enerjinin toplanması ve yayılması etrafında şekillenmektedir. Tüm bu doğal süreç Tanrı'nın zar atması sonucu meydana gelmiş bir süreç değildir, bir ritmi, mantığı, matematiği, formülü ve hatta kendine has bir bilinci vardır. Kendine has bir bilinci vardır dedik, bunu nereden çıkardık? Kuantum Fiziği'nin gelişmesi ile birlikte, gerçekten de geleneksel fizik kuralları ile açıklanamayan "kendi aklına sahipmiş" gibi hareket eden parçacık-dalga kuramının ortaya çıkması ile birlikte bu süreci en azından mikro (parçacık düzeyinde) "gözlemcinin" yönlendirebildiği kanıtlanmıştır. Gözlemci kim mi? Elbette bizleriz.
Bu konuda daha detaylı bilgiyi Kasım ayında raflarda olacak Neden Olmasın? adli kitabımda daha detaylı bir şekilde irdeliyor olacağım. Bu bilgiyi alıp, günlük hayatınızda nasıl kullanabileceğinize dair bilgiler de yine kitabımda yer alıyor olacak.
Şimdilik bu yazının amacına uygun olarak bilmeniz gerekenler şunlar:
1) Bizler beyinleri, zihinleri, düşünceleri ve duyguları ile her nesnenin yaptığı şekilde enerjiyi emen, dışarı yayan ama en önemlisi ÜRETEN yaratıcılar ve gözlemcileriz.
2)Biz gözlemcilerin, gözlemledikleri enerji ve frekansları yönlendirebilme, bu enerjilere biçim verebilme, maddeyi etkileme ve maddeden aynı şekilde "etkilenme" özellikleri bulunur. (Nazarın ne olduğunu düşünmüştünüz?)
3) Bir enerji kaynağından çıkan enerji bir barem enerji ise, iki enerji kaynağından çıkan enerji iki baremdir, bir ağaç oksijen üretir, ormanlar dünyayı kurtarır, bu düz matematiktir. Dolayısıyla aynı niyete odaklanan birden fazla kişi bulunması halinde, o niyete gönderilen enerji daha yoğun olacağı için, enerjinin maddeyi etkileme oranı bir kişinin yapabileceğinden çok daha kuvvetli olacaktır.
Taggart'in Niyet Deneyi adlı kitabında, profesyonel laboratuvar şartlarında gerçekleştirilen deneylerin sonuçlarını www.theintentionexperiment.com sitesinden takip edebilirsiniz.
Bu deneylerin içerisinde şiddet olaylarının yoğun olarak varlık gösterdiği bölgelerde barış üzerine odaklanılması sonucunda şiddet olaylarının oldukça düştüğü, bitkilerin daha hızlı büyüdüğü tespit edilmiş, kirli sular temizlenmiş, hastalıkların şifa bulması gibi sonuçlar elde edilmiştir.
Niyet deneyinin bir benzerini de Japon Araştırmacı ve Girişimci Dr. Masaru Emoto suyun kristal yapısı üzerinde gerçekleştirmiştir. Bu konuyu daha derinlemesine inceleyen yazımı okumanızı tavsiye ederim. http://fitsoulfitmind.blogspot.com.tr/2015/10/okunmus-su-deneyi-de-neymis.html
Benzer bir deney Türkiye'de de gerçekleştirilmiştir, detayları şu şekildedir, maalesef blog sahibi kişinin sayfasına ulaşamadım ancak alıntı olarak aşağıdaki şekilde deneyimini paylaşıyorum:
15 gün boyunca her gün toplam 5 dakika, 1 numaralı kaptaki ekmek dilimine “Senin varlığın için şükrediyorum. Seni seviyorum.” olumlu niyeti gönderildi. Ve yine toplam 5 dakika olmak üzere, 2 numaralı kaptaki ekmek dilimine “Senden nefret ediyorum.” olumsuz niyeti gönderildi.
Deneyde, kendisine hiçbir niyet gönderilmeyen, numarasız kapta bulunan bir ekmek dilimi daha vardı.
Deney, niyet gönderme işleminin sürdüğü ilk 15 günden sonra da devam etti.
15 gün sonunda en çok bayatlayan ekmek numarasız kaptaki, kendisine hiçbir niyet gönderilmeyen ekmek oldu. En çok ufalanan, üzerindeki delik sayısı en fazla olan ekmek dilimi numarasız kaptaki ekmek dilimiydi. Ona olumlu ya da olumsuz hiçbir niyet gönderilmemiş, onunla hiç ilgilenilmemişti –uzaktan bile olsa.
Tazeliğini, gevrekliğini koruyan ekmek 1 numaralı kaptaki, kendisine olumlu niyet gönderilen ekmek oldu. 1 numaralı kaptaki ekmekte ufalanma hemen hemen hiç olmadı. Üzerindeki deliklenme sayısı da oldukça azdı.
2 numaralı kaptaki, kendisine olumsuz niyet gönderilen ekmek dilimi, üzerindeki deliklenme sayısı bakımından; 1 numaralı kaptaki, kendisine olumlu niyet gönderilen ekmek diliminden üstünlük gösteriyordu. Ama niyetler, olumsuz da olsa, 2 numaralı kaptaki ekmek dilimini bayatlamaya karşı bir miktar koruma altına almıştı. Çünkü 2 numaralı kaptaki, kendisine olumsuz niyet gönderilen ekmek dilimindeki bayatlama oranı; numarasız kaptaki, kendisine olumlu ya da olumsuz hiçbir niyet gönderilmemiş ekmek dilimine göre daha azdı.
Ekmeklerdeki bayatlama durumlarındaki bu farklılık 15 günlük niyet gönderme işlemi bittikten sonra da kalıcılığını korudu; hala koruyor.
Deneye Hazırlık
Deneyde kullanılan ekmekler 9x9 cm ebadında tost ekmekleriydi. Her bir ekmeği, renkli bir kalemle 1,5x1,5 ebadında karelere böldüm. Amacım ekmeklerdeki küflü kare sayısına göre bir karşılaştırma yapmaktı ama şu ana kadar herhangi bir ekmekte herhangi bir küflenme olmadı.
Deney Katılımcıları
Deneye toplam 54 kişi başvurdu.
Deneye başvuran kişilerin 9’unun, niyetlerini gün içinde hangi zamanlarda yaptıklarına dair e-postası bana hala ulaşmadı ve bu yüzden katılımları iptal edildi. Başvuranlardan biri gönderdiğim deney ayrıntılarını okuyunca, deneyin hoşuna gitmediğini söyledi ve deneyden ayrıldı. Başvuranlardan başka bir kişi deneyi yanlış anlayıp kendi evinde yaptığı için katılımı iptal edildi. Başka biri, planlamadığı olaylarla karşılaştığını ve deney süresince hiç niyet gönderemediğini söyledi ve katılımı iptal edildi. Geriye toplam 42 deney katılımcısı kaldı.
Bu 42 katılımcının bir kısmında niyet gönderme işlemlerinde bazı eksiklikler vardı (bazı günler niyet gönderilmenin unutulması vs.) ama deney mantığına aykırı bir durum oluşmadığı için bu katılımcılar deneyin içinde yer aldılar.
42 katılımcının 40’ı kadın, 2’si erkekti.
Ve katılımcıların 20’si İstanbul’dan, 9’u Ankara’dan, 4’ü İzmir’den, 2’si Bursa’dan, 1’i Antalya’dan, 1’i Konya’dan, 1’i Kütahya’dan, 1’i Gaziantep’ten, 1’i Kocaeli’nden, 1’i Adana’dan ve 1’i de Edirne’den deneye katılmıştı.
Deney Bana Neler Hissettirdi?
Deney ilhamının bir anda gelmesiyle beraber içimde kocaman bir kütle halinde bir cesaret belirmişti. O cesaret ve bir şeyler gerçekleştirme arzusunu kalbimle karnım arasında kalbime daha yakın bir bölgede hissediyordum. Bu büyük enerjiden olacak, fikrin zihnime düşmesinden, harekete geçip deneyi düzenlemem arasında çoook az bir vakit geçti.
Deneyin başından beri, daha önce buna benzer bir deney yapmış olmamdan dolayı kendime bir güven hissediyordum. (Daha önce yaptığım deneyin ne olduğunu “Haydi Deneye!” adlı yazımda paylaşmıştım.) Deneyin sonuçları bize muhakkak bir şey öğretecekti. Bundan emindim. Zaman zaman da sonucun ne olacağını zaten biliyor gibi deneyi hafiften bile alıyordum. Çünkü zaten bildiğim bir şeyi, düşüncelerin etkisini, tekrar etmeye ne gerek var diye bile düşündüğüm oldu. Sonucu nasılsa biliyordum.
Ama ekmekler bana sürpriz yaptı, bir tanesinde bile herhangi bir küflenme olmadı. Bu da zaman zaman kendimi çaresiz ve başarısız hissetmeme neden oldu. Deney sırasında bir ara şu anda okuduğunuz bu yazının başlığını “Başarısızlık” koymayı bile düşünmüştüm...
Neyse ki zaman içinde hiçbir küflenme olmasa da bayatlama konusunda ekmekler bir hayli farklı görüntü çizmeye başladılar. Hatta bayatlama konusundaki bu farklılık, deneyin içeriğinden haberi olmayan bir arkadaşım tarafından bile fark edildi.
Deney Sonu Yorumu
Yaptığımız bu deneyden de gördüğümüz üzere “uzaklık”, “yakınlık” vs. gibi fiziki gerçekliklerin zihin düzeyinde anlamı kaybolup gidiyor. Bizler düşüncelerimizle bir şeyleri etkileyebiliyoruz. Düşüncelerimizi yönelttiğimiz şey, düşüncelerimizden etkileniyor. Hatta düşüncelerimiz olumsuz bile olsa, düşüncelerimizi yönelttiğimiz şey üzerinde olumlu etkisi olabiliyor. Bu deneyde düşüncelerimizi ekmek dilimlerine yönelttik ve onları etkiledik. Anladığımız kadarıyla düşüncelerimizin etkisi sadece bizle sınırlı kalmıyor, uzaktaki şeylere kadar uzanıyor. Belki de “uzaktaki o şeyler” de biziz, kim bilir? Yani bilgeler haklı olabilir.
ALINTIDIR
Sizleri sıkmamak adına, bilimsel bilgileri en kısa ve en yalın haliyle aktarmaya çalışıyorum. Beni uzun süredir takip edenler bilirler, kendi denemediğim, araştırmadığım, okumadığım, inanmadığım hiçbir bilgiyi ne eğitimlerimde, ne de yazılarımda asla paylaşmam..Dolayısıyla yukarıda anlattığım bilgiler sizler için ne kadar henüz "şüpheli" de olsa benim için çoktan bir gerçeklik halini almıştır. Yine beni yakından tanıyanlar bilirler, kişisel gelişim çalışmalarını eğlenceli kılmak benim için en önemli gerekliliklerden biridir. Neticede keyif almadan yaptığınız herşeyi düşük bir enerji ile beslersiniz, daha doğru bir ifade ile besleyemezsiniz ve sonuç alamazsınız.
Dolayısıyla da sizleri her ne kadar ulvi bir amaç olsa da, Dünya barışına odaklanmak için bir niyet deneyine davet etmeyeceğim, belki ileride buna da vaktiniz ve gönlünüz olur, ama öncelikle, aldığımız bu bilgileri kendi küçük dünyamızda "kanıtlamadan", "deneyimlemeden" ve kendi gerçeğimiz haline getirmeden büyük dünya projelerine adım atmaya da gerek yok =). Kaldı ki şüpheyle karışık yarım bir inançla adım attığınız büyük bir projeden alacağınız sonuç ile, "kırılmaz bir inançla" adım attığınız bir projeden alacağınız sonuç da elbette farklılık gösterecektir.
Esasında bu bilgilere sezgisel olarak sahip olan atalarımız, özellikle de kadim kadınlarımız, tüm şifa ve enerji çalışmalarını, tek kişi gerçekleştirmektense, "kızkardeş" dedikleri güvendikleri ve kendileri ile aynı inanç ve odağa sahip birden fazla kişiden oluşan özel grupları ile gerçekleştirmekteydi.
O zaman haydi şimdi eğlenceli kısma geçelim:
1. Bir Niyet Deneyi Grubu Oluşturun
Bu deney için, insanın zihninden öte bir varlık olduğuna inanan, esnek zihinli, enerji ve kişisel gelişim çalışmalarına meraklı sizden başka en az bir partner daha buluyorsunuz. Elbette ne kadar çok kişi bulursanız o kadar iyidir ancak, bu çalışmaların özenle, disiplinle, belirli bir mahremiyet içerisinde, ve bencillikten çok uzak bir şekilde, tamamen bir diğerinin hedefi için kendisinden belirli bir süreyi bu işe vermeye gönüllü kişiler tarafından gerçekleştirilmesi gerektiği için ben az 2 en fazla 4 kişiden oluşan bir grup kurmanızı öneririm.
Benim kendi kurduğum grubun ismi #powerof2 (İkinin Gücüdür). Sadece niyetiniz üzerine konuştuğunuz bir whatsapp/ e-mail grubu açın. Bu grupta lütfen konudan sapmayın =) Dedikodularınızı başka bir platformda yapabilirsiniz =)
2. Bir Niyet Belirleyin
Bu çalışmamızda niyetlerimiz üzerine şu şekilde çalışıyor olacağız:
- 7 gün boyunca tek bir niyet üzerinde çalışılacaktır.
- Her hafta tüm grup üyeleri, tek bir grup üyesinin tek bir niyeti üzerine odaklanacaktır. Başka bir ifade ile sıra size gelene kadar, grubunuzun belirlediği süreler dahilinde, sadece ama sadece bir başkasının niyeti üzerine tüm enerjinizi odaklayacaksınız. Elbette, şahsınıza münhasır günlük hayatınızda uyguladığınız başka enerji çalışmalarınız vs. varsa bunlara devam edebilirsiniz. Ancak grubunuza ayırdığınız süreler içerisinde sadece niyet sahibinin niyetine odaklanmanız gerekmektedir.
- Belirlenen niyet herkesin en yüce hayrına olacak şekilde belirlenmeli, bir başkasının zarar görmesini içermemeli, sevgilileri ayırmak, eski sevgiliyi yeniden kendine aşık etmek gibi bir başkasının özgür iradesini manipüle edecek niyetleri içermemelidir. Bunu denemeyin bile zira böyle bir çalışmadan olumlu sonuç almanız imkansızdır. Bunu daha önceki yazılarımda da detaylı olarak anlatmıştım. Ancak elbette yeni ve mutlu bir ilişkiye niyet etmeniz uygundur.
- Bu ve benzeri çalışmaları daha önce gerçekleştirmediyseniz, lütfen ilk etapta küçük niyetlere odaklanın, bir anda BMW marka bir otomobile odaklanırsanız, muhtemelen bu dileğinizi, yeterli inanca ve kuvvetli odağa sahip olmadığınız için gerçekleştiremeyeceksiniz.
- İlk haftalarda maddi ve manevi değeri sizin için çok yüksek olmayan, varlığı ve yokluğu çok da büyük bir önem teşkil etmeyen konulara odaklanın. Örneğin o çok istediğiniz bluz, çanta, ayakkabı, havadan önünüze düşen bir 100 TL, hediye çeki, kitap, çiçek, vs. vs. gibi...
- Ufak hedeflerinizi gerçekleştirdikten sonra, inancınız ve odağınız kuvvetleneceği için ilerleyen haftalarda daha büyük hedeflere de geçebileceksiniz. Ama başarının sırrı disiplinli tekrar ve kırılmaz inançtır bu nedenle, bu iki prensibi zihninizde temellendirene kadar ufak hedeflerle çalışmanızı öneriyorum.
3. Niyetinizi Detaylandırın
Gruptaki niyet sıralamanızı belirledikten sonra, birinci kişinin niyetini detaylarıyla ortaya koyun. Örneğin, geçenlerde yabancı bir yazarın bir eserinin ana dilinde yazılmış versiyonunun 90 TL'ye satıldığını farkettim, bir kitap için 90 TL biraz pahalı gelmekle beraber, bu yazarı sevdiğimi bilen birinin bana bu kitabı hediye etmesi ne iyi olurdu öyle değil mi? Tabii ki, ben kitap delisi bir insan olarak her ne kadar doğrudan ve derhal kitabı satın almış olsam da, bir niyet deneyi için bu gibi bir hedef oldukça uygundur.
Niyetinizi belirlerken:
- Niyetinizin fiziksel özelliklerini ve niyetiniz gerçekleştiğinde yaşayacağınızı düşündüğünüz tepkileri, duyguları, düşünceleri, beden hislerinizi listeleyin.
Bu bir kitapsa, kitabın kapağını, renklerini inceleyin, dokusunu tanıyın, bilin, sayfaları çevirirkenki hislerinize dikkat edin, okurkenki keyfinizi düşünün vs vs.
Bu bir bluz ise, bluzun renklerini, dokusunu, giydiğinizdeki hislerin ne olabileceğini belirleyin.
Bu bir 100 TL ise, o 100 TL ile ne yapacağınızı, bu para elinize geçtiğindeki hislerinizi hayal ederek listeleyin.
Önemli olan niyetinize dair, niyetiniz gerçekleştiğinde yaşayacağınız duyguları, hissedeceğiniz bedensel duyuları, niyetiniz gerçekleşmeden önce mümkün olduğu kadar detaylı listelemektir.
Farkettiyseniz odaklanmanız gereken hep "duyular" ve "duygulardır".
Tüm bunları bütün grup üyelerinizle birlikte belirleyin ve listeleyin. Bu noktada da whatsapp/e-mail grubunun önemi ortaya çıkıyor =)
Yukarıda bahsedilen ön hazırlıkları tamamladıysanız, artık tüm grup, hangi niyete, hangi duygularla odaklanacağını biliyor demektir. Bu şekilde, herkes aynı "cins" enerjiyi aynı "niyete" odaklamayı başarabilecektir.
Ancak tam da bu noktada çok önemli bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum:
Diyelim ki bu hafta Ayşe'nin niyetine odaklanacağız. Ayşe bizlere dilediği kitap eline geçince yaşayacağı duyguları belirtti, bizler de katkıda bulunduk, ancak kitabı kendimiz için değil Ayşe için istiyoruz, bu nedenle niyete odaklanırken, kitabı kendi ellerimizde tuttuğumuz gibi bir imge doğru bir imge olmayacaktır, Ayşe'nin imgesi, kitabı kendi elinde tutmak yönünde olacakken, diğer grup üyelerinin imgesi ise kitabın Ayşe tarafından tutulduğunu görmek yönünde olacaktır. Diğer grup üyeleri ön hazırlık sürecinde yapılmış listeden dolayı Ayşe'nin niyeti gerçekleştiğinde nasıl bir duygu yaşayacaklarını bilmektedirler. Diğer grup üyelerinin imgelemesi gereken ise Ayşe'nin bu duyguları yaşadığına "şahit olmaktır". Diğer grup üyelerinin tek görevi böyle bir olaya "şahitlik ettiklerini" ve Ayşe'nin duygularını paylaştıklarını hissetmek, ve onun adına "mutlu olmak" ve "empati" kurmak yönünde olmalıdır. Kısacası grubun tamamı kendi için değil sadece Ayşe için çalışmakta ve Ayşe'yi enerjileri ile desteklemektedirler. Ayşe kitabı elde ettiğinde tam da sizleri söylediği duyu ve duyguları yaşayacaksa, siz geri kalanlar, Ayşe bunu başardığında ne hissedeceksiniz?
Diğer grup üyelerinin listelemesi gereken duyu ve duygular da bunlardır.
Ayşe kitabı elde ettiğinde hissetmeyi beklediğim duygular:
- Onun heyecanını, keyfini, mutluluğunu paylaşmak
- Kitabın elde edildiği anda whatsapp grubundan mesaj almak =)
- Onun kitaba sevinçle sarıldığını görmek, kitaba dokunmak vs vs..
Kısacası Ayşe'nin imgesi ile diğer grup üyelerinin imgesi tam olarak aynı olmayacaktır. Her hafta niyeti için çalışılan kişi dışında, diğer kişilerin görevi, tamamen ve sadece bencillikten arınmış bir şekilde başkasının mutluluğunu, duygularını, empati yolu ile paylaşmak yönünde olacaktır. İşte tam da bu nedenle, bu çalışmayı ilk etapta güvendiğiniz, sevdiğiniz yakınlarınızla ve az kişiyle yapmanızı önerdim, çünkü başkası adına mutluluk enerjisi üretmek, eğer siz çok mutsuz bir bireyseniz, büyük bir yük gibi görünebilir! Benzer şekilde grup üyelerinden bir kişinin onaylamadığı bir niyet üzerinde çalışmak da anılan sebeple etkili olmayacaktır, tam da bu nedenle işte, özgür irade, etik ve ahlak prensiplerine uygun olarak, kimseye zarar vermeyecek, sadece hayrınıza çalışacak ve kimsenin özgür iradesine müdahale etmeyecek niyetlere odaklanmalısınız. Örneğin niyetiniz terfi almaksa, bunun sadece diğer bir kişinin başarısızlığı neticesinde olabileceğini düşünüyor olabilirsiniz, ancak bu doğru değildir, niyetinizin nasıl gerçekleşeceği kısmı sizi ilgilendirmez, sizin niyetiniz "terfi almaktır", başkasının "ayağını kaydırmak" değil, bu nedenle odaklanmanız gereken kısım sadece "terfi almak" olmalıdır.
Diğer grup üyeleri hemen sıkılmasın, üzülmesin, 1 hafta boyunca başkasının mutluluğu için çalışmak dahi, sizin enerjinizi yükseltecek ve sizlerin de beklemedik sürprizlerle karşılaşmanıza yol açacaktır. Kısacası diğer grup üyeleri de boşuna çalışmıyor, ister kendiniz, ister başkası için yüksek bir frekans / enerji üretin, neticede ürettiğiniz enerji sizin elektromanyetik alanınızdan (Aura) çıkıyor, döneceği yer elbette yine sizin alanınız olacaktır. Bu çalışma neticesinde esasında hepimizin "bir" ve "tek" olduğunu da rahatlıkla farkedebilirsiniz, başkası adına yüksek enerji üretiyormuş gibi görünürken esasında siz kendi enerjinizi de yükseltiyorsunuz! Bunun sonuçlarını elbette sizler de doğrudan yaşayacaksınız! Bu nasıl olabilir ki diyorsanız, şu basit örneğime kulak verin; sokakta gördüğünüz kedi yavrularını sevdiğinizde ve hatta beslediğinizde , o katı kalbiniz yumuşar, ne kadar mutsuz olursanız olun, o kedicikleri gördüğünüzde içiniz ve kalbiniz pır pır eder, kedi sevildiği ve beslendiği için mutludur, siz ise kediyi desteklediğiniz ve onu severkenki hissettiğiniz yumuşacık duygular sayesinde mutlusunuzdur. Kazan-kazan!
4. Enerji Üretme, Yollama, Odaklanma
Bu çalışma için ihtiyacınız olan toplam süre acemilik döneminiz boyunca her gün yaklaşık 15 dakikadir.
15 dakikanın ilk 5 dakikasında yapmanızı istediğim tek şey, rahat ve rahatsız edilmeyeceğiniz sakin bir ortama geçerek sadece derin derin nefes alıp vererek zihninizi rahatlatmanız.. Bu 5 dakika içerisinde, nefesinizin size verdiği duyulara, nefesinizin ritmine veya sesine, kalp atışlarınıza veya burnunuzun ucuna veya ellerinizi kavuşturduysanız parmak uçlarınıza odaklanabilirsiniz. Buradaki amacımız, zihninizi tek bir uyarana odaklayarak sakinleştirmek ve alfa durumuna geçirmektir. 5 dakika içerisinde halen rahatlayamadığınızı hissediyorsanız, rahatladığınızı hissettiğiniz ana kadar bu çalışmanızı devam ettirin. Bu çalışmayı tekrarladıkça, zaman içerisinde yaklaşık 1-2 dakika gibi kısa bir süre içerisinde rahatlayabildiğinizi farkedeceksiniz. Bu çalışmayı gözleriniz kapalı yapmanızı öneririm, zira bu şekilde çok daha hızlı bir şekilde zihninizin sakinleştiğini farkedeceksiniz..
Zihninizin ve bedeninizin sakinleştiğini farkettiğiniz noktada, niyetinize odaklanmaya başlayabilirsiniz.
Niyet Sahibi:
Ön hazırlık aşamasında, niyetinize dair tüm fiziksel duyularınızı ve niyetiniz gerçekleştiğinde hangi deneyim ve duyguları yaşayacağınızı listelemiştiniz. Şimdi, o listeyi "deneyimleme" vakti..
Gözleriniz kapalı, imgenize başlıyorsunuz.. Bu noktada sizden tek istediğim 5 dakika boyunca sadece niyetinizin gerçekleştiği AN'I, yani o son kareyi zihninizde canlandırmanız, niyetinizin size hangi yolla geldiği gibi detaylara imgenizde yer vermenize hiç gerek yok, tek yapmanız gereken, o son nihai kareye hızlı çekim bir şekilde ilerlemek ve o karenin içine girmek. Evet, niyetiniz avucunuzda...
Nasıl hissediyorsunuz? Keyifli, heyecanlı, mutlu?
Niyetinizin nasıl bir dokusu, duyusu var? Eğer maddi bir şey istiyorsanız ona dokunmak nasıl bir his?
Evet tek yapmanız gereken bu, niyetinizin gerçekleştiği son kareye ışınlanarak, niyetinizi gerçekten de tüm hisleriniz ve duyularınız ile "yaşamak".
Çalışmanızı bitirdikten sonra, grubunuza izlenimlerinizi, sezgi ve hislerinizi yazabilirsiniz, ancak bu çalışmanın ardından mutlaka günlük, basit, bambaşka bir işle hayatınıza devam etmenizi ve çalışmanızın üzerinde fazla durmamanızı öneririm, zira bu şekilde enerjinize tutunmamış ve onu dışa doğru salmış olursunuz.
Niyeti Destekleyen Grup Üyeleri:
Çalışmanın ilk 5 dakikası sizler için de aynı olacak, ikinci aşamada kendinizi hazır hissettiğinizde, sizler de daha önce listelemiş olduğunuz duyu ve duyguları yukarıda anlatılan şekilde aynen yaşıyor olacaksınız, tabii tek fark, imgenizde, niyete sizin değil arkadaşınızın sahip olduğunu görmek, onun hislerini ve coşkusunu paylaşmak. Lütfen sizler de sadece niyetin gerçekleştiği son kareye odaklanın, hatta tavsiyem bu son kare üzerinde de önceden grupça bir fikir birliğine varmanız, bu şekilde herkes aynı kareye odaklanabilecektir kaba tabirle "ışınanabilecektir" =).
Siz gözlemciler, arkadaşınızın niyeti gerçekleşti:
Nasıl bir duyguya şahitlik ediyorsunuz? Arkadaşınızın sevincini paylaşabiliyor musunuz? Heyecanlı ve sevinçli misiniz, biraz da şaşkınsınız belki, tatlı bir imrenme hali var mı peki? Bu niyet somut bir dokuya sahip ise, ellerinizde tuttuğunuzda size nasıl bir his veriyor?
Sizler de çalışmanızı bitirdikten sonra, günlük işlerinizle hayatınıza olduğu gibi devam edebilirsiniz.
Bu çalışmanın etkinliğinin akşam saatlerinde ve aynı anda yapıldığında çok daha kuvvetli sonuçlar verdiğini tespit ettim, bu çalışma için fiziken bir arada olmanıza gerek yok ancak aynı anda başlayıp aynı anda bitirebiliyorsanız optimum koşullarda çalışmanızı gerçekleştirmiş olursunuz. Bazı günler herkesin aynı anda bu çalışmayı gerçekleştirmesi mümkün olmayabilir, siz yine de her gün farklı saatlerde de olsa çalışmalarınıza disiplinle devam edin! Ritüellerin (yani birlikte aynı saatlerde yapılan çalışmalar) etkisi enerjisel olarak çok kuvvetli olmakla birlikte, bireysel olarak yapılan çalışmalar da son derece etkilidir. Seçim size kalmış!
7 günün sonunda ise, çalışmalarınızın sonuçlarını birbirinizle paylaşmayı unutmayın, enerji çok gizemli ve anlaşılmaz şekillerde çalışır, ilk etapta, hayatınızda sadece hareketlenmeler görebilir, istediğiniz bluzun size değil de yan masanızda oturan iş arkadaşınıza geldiğine şahit olabilir ve bunun gibi absürd gibi görünen bir çok olayla karşılaşabilirsiniz, moraliniz bozulmasın, aksine tüm bu absürd gibi görünen durumlar, enerjinin çalıştığına delalettir. İlk etapta niyetlerinize tam olarak ulaşamayabilirsiniz, bu durum da çok normaldir, zira hayatınızda daha önce hiç enerjiyi yönlendirmeye ve bu denli odağınızı toplamaya çalışmadıysanız, ilk etaplarda yeterli kuvvette enerji üretememeniz de normaldir. Tam da bu nedenle ufak hedeflerle başlamanızı önermekteyim.
İlk 7 gününüzün sonunda diğer bir niyete geçebilirsiniz, bu şekilde hem bir önceki niyetten odağınızı çekmiş olacak ve enerjinizin rahatlıkla salınmasına izin verebileceksiniz hem de enerjiyi yönlendirmeyi çok daha ustalıkla tecrübe etmeyi öğrenebileceksiniz.
Sıra yeniden size geldiyse, ve ilk niyetiniz gerçekleşmediyse, aynı niyet üzerine tekrar çalışabilir veya farklı bir niyet deneyebilirsiniz. Artık bu kısım tamamen sizin sezgilerinize göre hareket etmeniz gereken kısım, ancak tecrübelerime dayanarak bir niyete dair yaklaşık olarak 3 hafta sonunda bir hareketlenme görmüyorsanız, bazı konuları yeniden düşünme vaktiniz de gelmiş demektir. Böyle bir durumda ben yolunuza farklı bir niyetle devam etmenizi, tercihen daha ufak bir hedef belirlemenizi tavsiye ediyorum.
Bir kere bir niyetiniz gerçekleşti mi, o niyete dair deneyiminizi "referans" olarak kullanarak, aynı yöntemleri izleyerek diğer ve daha büyük bir hedefinizi gerçekleştirebilirsiniz. Referans olarak aldığınız niyet sürecini inceleyin, neyi nasıl yaptınız, gerçekleşmeyen niyetinizden farklı olarak, gerçekleşen niyetinizde farklı bir duygu durumunda mıydınız? Farklı olan neydi?
Tüm bunları tespit etmek için de adeta bir bilim adamı gibi bu 7 günlük süreçlere dair izlenimlerinizi ve sonuçlarınızı whatsapp/e-mail grubunuzdan yazılı olarak paylaşın, paylaşın ki ilerleyen zamanlarda nerede ne hata yaptığınızı, neyin işe yarayıp, neyin yaramadığını daha net bir şekilde kendi adınıza farkedin.
Benim size önerim, bir niyetiniz gerçekleşene kadar, ufak hedeflerle, çalışmalarınıza devam etmeniz, bu yolu izlemeniz halinde, bahsettiğim şekilde bir kez bir niyetiniz gerçekleşti mi, bu sürece dair tüm detayları (duygu durumunuz, odaklanma ve enerji üretme kuvvettiniz, rahat hissedip hissetmediğiniz, sonuca olan bağımlılık durumunuz, fazla istekli veya fazla isteksiz olma haliniz, niyetinize dair heyecan ve istek durumunuz, hedeflerinizin büyüklüğü, inanç durumunuz vs.) kopyalarak daha büyük niyetleriniz için kullanma olanağına sahip olursunuz.
İlk etapta büyük hedeflerle başlamanız halinde, başarısız olma olasılığınız yüksek olacağı için, büyük ihtimalle pes edecek ve tüm bu zihin oyunlarının saçmasapan şeyler olduğuna kanaat getireceksiniz.
Gerçekten de çekim yasasını bilinçli bir şekilde kullanmaya çalışıp da başarısız olan bir çok kişinin temel sorunu da budur! Büyük hedeflerle başlayarak, hedefleri gerçekleşmeyince pes etmek! Yani sabırsızlık, bir de keyfiniz kaçacak kadar stres yapıp, zorlamak, unutmayın bu çalışmaların eğlenceli olması gerekiyor! =)
Çekim yasasını bilinçli ve hatasız bir şekilde kullanmaya dair elbette kocaman bir kitap yazacak kadar detay mevcut. Sıklıkla yapılan hatalar, yanlış anlaşılan konular.... Merak etmeyin tam da bu nedenle bu konu üzerine kocaman bir kitap yazdım, sadece 1 ay daha beklemeniz gerekiyor.
Bu kitaptaki tüm detaylara hakim olana kadar, arkadaşlarınızla "niyet projeniz" üzerinde çalışmaya başlayabilir ve ilerleyen günlerde çok daha büyük hedeflerinizi gerçekleştirmek üzere yapacağınız bireysel çalışmalarınız için harika bir zihinsel zemin yaratabilirsiniz.
Çabasız başarı diye bir şey yoktur, bu nedenle sizden en azından zihinsel ve enerjisel olarak niyetleriniz için günde 15 dakika çaba harcamanızı bekliyorum, geri kalan tüm detaylar zaten oldukça şaşırtıcı bir şekilde su yolunu bulur gibi önünüze akacaktır ve hallolacaktır.
Haydi bakalım kaybedeceğiniz hiçbir şey yok, güçlenecek arkadaşlıklar da kremalı pastanın üzerine çilek olsun =)
Sevgilerimle
Not: Çalışmalarınızın sonuçlarını, #powerof2 #nedenolmasın #fitsoulfitmind hashtagleriyle Instagram üzerinden benimle de paylaşırsanız çok sevinirim=)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder