30 Ekim 2017 Pazartesi

Negatif Enerjilerden Korunma Nedir ve Nasıl Uygulanır?


Bir önceki yazımda beddua, büyü, negatif enerjiler derken, hepinizin diğer yandan halen, "bu gibi olaylara karşı kendimizi nasıl koruruz?" sorusunu sorduğunu da tahmin edebiliyorum =)

Zaten bir çok danışan adayımdan gelen ilk talepler hep, negatif enerjilerden çok etkilendikleri, enerjilerinin hemen düştüğü ve bu konuda ne yapabilecekleri yönünde oluyor.

Madem öyle, bugün de biraz bu konuya değinelim.

Öncelikle ilk kuralımızı hatırlayalım:

Tüm olan bitenler arkadaşlar, zihninizin eseri, zihninizin dışında, dışarıdan size olan hiçbir şey yok! 

Bildiğiniz gibi kişisel gelişim öğretilerinde sıklıkla "ilüzyonlardan"  ve "ilüzyonları" aşmaktan bahsederler.. Ama bu ilüzyon meselesinin ne olduğunu hiçbirimizin tam olarak anladığını ve hatta biraz iddialı olacak ama sadece kişisel gelişim kaynakları aracılığı ile tam olarak anlatılabileceğini de sanmıyorum, en azından ben bir türlü ezoterik öğretiler aracılığıyla bu ilüzyon meselesinin tam olarak mantığını kafamda oturtamadım, taa ki kuantum fiziğinin temel kurallarını öğrenene kadar.

Yani, bu konuyu bir mantık çerçevesinden anlamak isterseniz- yani kafanıza tam olarak oturmasını dilerseniz,  o halde holografik evren teorisini ve kuantum fiziğinin temel öğretilerini işin içine katmanız gerekir. Kadim öğretiler konuyu biraz daha şiirsel bir dille anlatmakta olup, gerçek sandığımız herşeyin, bizim zihnimizin yarattığı ilüzyonlar olduğunu, evrende herşeyin bir ve tekin bir yansıması ve herşeyin özünün evrenin minik bir kopyası olduğunu belirtir. Holografik evren teorisi ise, bu oluşumu fizik diliyle anlatır ki, anlaması fizikçiler için bile oldukça güçtür =)

Yalın ve oldukça sadeleştirilmiş bir dille anlatmak gerekirse, evrenin tamamı enerji, ve enerjinin oluşturduğu maddeden oluşur.. Dolayısıyla teknik olarak bir kum tanesinin içinde evrenin özünü bulabilirsiniz, tıpkı minicik bir DNA molekülünün sizin fiziksel ve genetik özellikleriniz de dahil olmak üzere size ait tüm bilgileri içinde barındırması gibi .

 Dolayısıyla bir kum tanesinin özü ile sizin özünüz bir ve aynı, başka bir ifade ile bir kum tanesi sizin bir yansımanız ve sadece enerjiden oluşuyor ancak bizim gözlerimiz o kum tanesini katı bir madde olarak görüyor.. işte bu bir ilüzyondur.

Kum tanesinin değişmez gibi görünen katı yapısı ilüzyondur, sizlerin değişmez gibi görünen kaderi, bedensel yapısı, hücreleri tamamen enerjiden oluşur  ve bu değişmezlik algısı bir ilüzyondur.. 

Daha da ilerletiyorum, herşey enerjiden oluşuyor ise, bizim bedenlerimiz ile kum tanesinin arasındaki "ayrılık" gerçek midir, enerjiler arası bir sınır çizilebilir mi?

 Kum tanesi ile bizim bedenimiz arasındaki fiziksel uzaklık ve ayrılık, bu iki maddenin birbirinden ayrı olduğu kanısını uyandırsa da, iki nesnenin de enerjiden oluştuğunu bildiğimize göre, enerjinin sabit ve stabil değil, sürekli devinim halinde olan, genişleme, yayılma özelliği bulunan bir formu olduğunu da bildiğimize göre, esasında bir kum tanesi ile bedenlerimiz arasında enerjisel açıdan hiçbir ayrılık yoktur ve evrendeki canlı cansız tüm nesneler de yaydıkları enerji sayesinde bir örümcek ağı gibi birbirlerine bağlıdır ve belki de, bir okyanus damlasının kendisini evrenin tamamı zannetmesi gibi, bizler de kendimizi diğerlerinden ayrı ve evrenin merkezi gibi görürken, belki de büyük ve tekil bir enerji okyanusunun, kendisinin farkında olmayan minik damlalarıyız. İşte bu ilüzyonun ta kendisidir.


Peki minicik bir DNA molekülü kocaman bir insana ait tüm bilgileri içinde barındırabiliyor ve hatta bu bilgilerin diğer canlılara kopyalanmasını sağlıyor ise, bir DNA molekülünden ya hiçbir farkımız yoksa ve, bizler tüm evrenin bilgilerini içinde barındıran minicik DNA moleküllerinden ibaretsek?


Bu açıdan düşündüğümüzde, bir matruşka bebeği gibi, evrendeki herşey iç içe geçmiş bilgi halkacıklarından mı oluşmakta? İşte holografik evren teorisi de bu soruları sormakta ve kuantum formülleri ile bu teoriyi kanıtlama çabasındadır.

Kuantum fiziği ise, gözün sadece beklentisi dahilinde olanı gördüğünü, gözün, yani gözlemcinin, bir maddenin konum, form ve "kaderinin", gözlemcinin seçimine bağlı olduğunu iddia eder. Başka bir ifade ile, gözlemcinin gördüğü gerçek değil, seçimlerinin fiziksel bir yansımasıdır, yani ilüzyondur.  (Bkz. Çift Yarık Deneyi)

Umarım bilim ile kadim öğretileri sentezleyerek bir iki paragrafta açıklamaya çalıştığım ilüzyon kavramı biraz olsun daha anlaşılır hale gelmiştir. Dolayısıyla ilüzyon kavramı bir metafor değil, bilimsel bir gerçeklik olma ihtimali ile karşı karşıyadır.

Şimdi gelelim konunun psişik korunma ile ne ilgisi olduğuna..

-Psişik korunma, fiziksel olarak ayrı olduğunu düşündüğümüz kişilerin düşük dalgalı frekanslarından etkilenmemek için yapılan çalışmaların adıdır;

-Başka bir ifade ile bir okyanus damlasının kendisinden 10 m ileride hareket eden diğer damlalardan etkilenmemesi için aldığı önlemler bütünüdür;

- Daha başka bir ifade ile, psişik korunma, kişinin kendi yansımasından korunmak için uyguladığı kalkanlama sistemidir,

- Diğer bir anlatımla, psişik korunma, kendi yarattığınız ilüzyonlardan korunmak için uyguladığınız bir sistemler bütünüdür.

- Sonuç olarak psişik korunma, kişinin büyük çerçevede kendisinden korunmak için aldığı önlemler bütünüdür.

"Ay, İrem, çok süslü anlatmışsın, anlatmasına da, kendimden korunmayı bir kenara bırak valla geçen gün Aysel'in gözü değdi, ayağımı kırdım,  bu da mı ilüzyon" diyebilirsiniz ve son derece de haklı olursunuz =)

İlüzyon veya değil, rüya veya değil, benim için "gerçek" olan tek bir şey var, o da deneyimlerim.. Neticede, berbat bir rüya sonrasında kendimi gerçekten kötü hissediyor muyum, hissetmiyor muyum, ben ona bakarım.. Hissettiğime göre, bu konuda bir şeyler yapmalıyım, ilüzyon deyip geçmekle olmuyor öyle değil mi?

İşte bu noktada ben şahsen, hem kadim öğretilerden hem de bilimsel anlayıştan sıyrılıyor ve, "herşey çok doğru ve anlaşılır tamam ama tüm bu bilgilerin benim günlük yaşantımda bana faydası ne?" derken kendimi bulabiliyorum..

Merak etmeyin, herşeyin bir orta yolu var.. Bazı olaylara bakıp da, "ilüzyondur o, aşın onu!" demek, bana kalırsa kolaycılık ve faydacılıktan çok uzak..Ama bu bilgileri de es geçmemek gerek.

Şimdi, madem ki, herşey bizim gözlerimizin görmeyi, ve zihnimizin deneyimlemeyi seçtiği olaylardan oluşuyor. O halde Psişik Korunmanın bir numaralı kuralı ne olmalı?

Nazar, büyü, adına ne derseniz deyin (ben bunların tamamına düşük dalgalı frekans demeyi tercih ediyorum ve eğer merak ediyorsanız var olabileceklerine inanıyorum) bu gibi frekanslardan etkilenmemeyi SEÇMEK.

Peki biz ne yapıyoruz? Bizler, bu gibi düşük frekansların varlığına inanıyoruz, inandığımız için de KORKUYORUZ.

Korkunun enerji dilindeki ifadesi nedir?

"Korkuyorum, çünkü var olduğuna inanıyorum, var olduğu için de beni etkileyeceğine inanıyorum, beni etkileyeceğine inandığım için, benim elektromanyetik alanım (yaşam alanı gibi düşünün) bu etkilere AÇIK, korkumun temeli de, elektromanyetik alanımın bu etkilere açık olduğunu düşünmek, böyle düşündüğüm için de bu benim gerçekliğim haline geliyor ve elektromanyetik alanım bir mıknatıs gibi,  değil bu frekanslara karşı kalkanlama yapmak, tam tersi tüm negatif frekansları davet ediyor ve kendine çekiyor."

İşte neden bu negatif enerjilerden etkilendiğinizin kişisel gelişim çerçevesindeki açıklaması budur.

Etkileniyorsunuz, çünkü etkileneceğinize inanıyorsunuz, çevrenize bakıyorsunuz, bir takım olaylara şahit oluyorsunuz, bir şeyler duyuyorsunuz, biri diğerine Papaz Büyüsü yapmış, hasta olmuş ve eriyip gitmiş şeklinde başlayan ve biten hikayeler duyuyor belki de şahit oluyorsunuz. Tüm zihniniz hücrelerinize, sizin de bu gibi olaylardan zarar görebileceğinize dair adeta EMİR VERİYORSUNUZ.. yani bir ilüzyonu kendi adınıza artık gerçek kılıyor ve elbette buna bağlı olarak deneyimliyorsunuz!

İşte ilüzyon kavramının önemi bundan kaynaklanıyor, gerçek sizin yarattığınız ise, bu olayların sizi etkilemesi veya etkilememesi bir seçim meselesidir.

Bana "büyüye inanıyor musun?" diye sorduklarında, kısa cevap olarak  "büyü diye bir şey yoktur" şeklinde cevap veririm. Çünkü, büyü, benim şahsi evrenimde bana karşı uygulanabilecek bir şey değildir.. Bu anlamda da, benim elektromanyetik alanım, zihnim, yaşam alanım bu gibi etkileri "yok" sayar, "yok" saydığında ne olur, benim alanıma bu gibi etkiler giremez. Esas kalkanlama işte budur!

Size korunmanız için bir çok enerji tekniği verebilirim ve merak etmeyin birazdan vereceğim, çünkü egonuzun bir takım araçlara ihtiyaç duyduğunu biliyorum, ego bu araçları kullandığında korunduğuna inanır ise gerçekten de korunursunuz. Ama esas olan, yukarıda da belirttiğim şekilde, bu gibi durumlardan etkilenme veya etkilenmemeye dair tüm zihniniz, ruhunuz ve hücrelerinizle yaptığınız seçimdir.

15-16 yaşlarında, genç kız ve erkeklerin tek derdi, biraz okul daha çok ise gönül işleridir. Bir kız öğrenci, bana belli bir sebepten büyük bir öfke duyuyordu ve bana papaz büyüsü yaptığını iddia etmişti. Yaptı mı, yapmadı mı bilemem, ama bu işlerle ilgili olduğunu bildiğim için benim için bu çok da şaşırtıcı olmamıştı.. Arkadaşlar size şöyle söyleyim, değil herhangi bir şekilde etkilenmek, hayatım takip eden seneler de gayet de güzel bir ivme almıştı.

Kişisel Gelişim sektöründe, profesyonel olarak yer alıyorsanız, Star Wars vari bir takım savaşlara maruz kalabilirsiniz. Kulağa komik geldiğini biliyorum ama bizler enerji nedir, ne değildir, nasıl yönlendirilir bilen insanlarız, sektörde bu bilgilerini egosal amaçlarla kullanan kişiler bulunabilir, sizin işlerinizi sekteye uğratmak için bir takım çalışmalar yapıyor olabilirler. Bunlar işe yarıyor mu? Hayır bir çoğumuz için bunlar beyhude çabalardır ve bu gibi blog yazılarında komedi olsun diye anlatılır, ama bu gibi etkilere açık olan, korkan insanlar için ise bu durum tam bir kabustur.

Neyin gerçek, neyin olmadığına sadece siz karar verebilirsiniz. 

Gel gelelim, Psişik Korunma için aşağıdaki önerilerimden faydalanacağınızı düşünüyorum.

1. Olumlama / Kodlama / Telkin / Tekrar : 

Normalde, hiçbir olumlama "olumsuz" bir ifade içermemelidir, ancak ilk aşamada kendinizi rahat ve güçlü hissedebilmeniz adına sık sık, " negatif hiç bir enerji benim yaşam alanıma giremez" şeklinde tüm hücrelerinize ve zihninize emir verin.  Bir süre sonra bu olumlamayı "Sadece hayrıma olan yaşam alanıma girebilir" şeklinde olumlu bir forma sokun.

2. Cam Mavi Boncuk / Doğal Taş

Bazılarınızın bu önerime çok güleceğini biliyorum ama büyüklerimizin uygulamalarına ben şahsen daima saygı göstermiş ve en azından kulak vermişimdir. Bilgi asla ölmez, ve bilgilerin edinilme kaynağı sadece fakülteler, kitaplar ve seminerler değildir, evrenin tüm bilgeliğini içinde barındıran varlıklar olarak (baştaki açıklamalarıma uygun olarak) neyin işe yarayıp, neyin yaramadığını özellikle eski insanlarımız  gayet de biliyor gibiler =)

Camın kristalize yapısı, ilaveten koyu mavi rengin yaymakta olduğu frekans, düşük dalgalı frekansları bir sünger gibi emer, böyle bir taşı üzerinizde taşımanız halinde ise, düşük dalgaları sünger gibi emen siz değil taşınız olur. İşte bu kadar basit. 

Doğal taşlar arasından ise, benim negatif enerjilere karşı en etkili bulduğum taş ise Siyah Turmalin taşıdır.

Siyah turmalin taşı, antik çağlarda, özellikle büyü ve sihirden korunmak amaçlı kullanılan doğal taşların başında yer almıştır. Ayrıca siyah turmalin taşının bir diğer özelliği de radyasyondan koruma sağlamasıdır.

Doğal taş kullanmayı tercih ederseniz 2-3 günde bir taşınızı temizleyin. Basit bir temizleme işlemi olarak, taşınızı bir gece boyunca bir bitkinin saksının toprağına gömebilir, güneş ışığı ile yıkayabilir, veya taşınızın zarar görme durumunu kontrol ederek tuzlu su veya akan suyun altında temizleyebilir veya adaçayı tütsüsünün dumanından geçirebilirsiniz.

3. Eviniz İçin Koruma

Evinizi ağır ve düşük frekanslı enerjilerden korumak ve temizlemek için ise aşağıdaki önerilerime kulak verin:

Adaçayı tütsüsü: Adaçayı Tütsüsü antik çağlardan bu yana negatif enerjilerden korunmak adına kullanılan bir tütsü türüdür. Tercihen aktardan alacağınız adaçayını yakarak evinizin tüm odalarını dolaşın, veya bulamıyorsanız, hazır adaçayı tütsülerinden de faydalanabilirsiniz. Ben adaçayı tütsüsünü özellikle, en çok ziyaret alan evimin salonunda kullanmayı tercih ediyorum =)

Sirke: Haftalık temizliğinizi yaparken suyun içine bir kaç kapak sirke (marketten alabileceğiniz herhangi bir sirke) dökün, sirkenin negatif enerjileri temizleme özelliği bulunurken aynı zamanda müthiş bir parlatıcı ve mikrop öldürücü olduğunu da belirtmeliyim!

Himalaya Tuzu: Bu uygulama her ne kadar evinize gelen misafirler tarafından garip karşılanacak olsa da, oldukça etkili bir uygulamadır. Tuz, özellikle işlenmemiş kaya tuzu, antik çağlardan beri, "kötü ruhları", modern bir ifade ile düşük frekanslı enerjileri yaşam alanından uzak tutan bir araç olarak kullanılmaktadır.  Dilerseniz, odalarınızın kapısının dışına 1 gece bekletmek üzere, bir bardak temiz su içerisine dökeceğiniz bir tutam himalaya tuzunu kullanabilirsiniz.

Klasik Müzik: Evinizi müziksiz bırakmayın, arka fonda çalan klasik bir müzik, evin tüm frekansını yükseltmeye yardımcı olacaktır.

Canlı Bitkiler: Elbetteki bitkilerin yaydığı pozitif enerjiyi bilmeyen yoktur, özellikle kaktüs bitkisinin radyasyonu da çektiği bilgisine sahipken, evinizi canlı bitkilerle donatmayı unutmayın =)

Reiki Uygulayıcıları : Bu uygulamayı sadece Reiki uygulayıcıları kullanabilmektedir. Evinizin "dip köşelerine" güç sembolü çizerek evinizi koruma altına alabilirsiniz. Güç sembollerini tercihen her gün çizmelisiniz.

4. Kalkanlama

İngilizcede "shielding" olarak da bilinen bu tekniğin esasında mantığı kişinin enerji alanını düşük frekanslara karşı kapamasıdır.

Artık hepinizin bildiği gibi hepimiz enerjiden oluşuyor ve sürekli dışa doğru çeşitli frekanslarda sinyaller yolluyoruz, aynı şekilde yine çeşitli dalga boylarındaki frekanslara maruz kalıyoruz. Enerjinin varlığının farkında olmayan ve olan kişiler bakımından bir benzetme yapmak gerekirse, evinin kapısını daima açık tutanlar ile, evinin kapısını çeşitli durumlar karşısında kapamayı bilenler olarak bir ayrım yapabiliriz.

Kalkanlama için yapmanız gereken tek şey imgeleme ve tereddütsüz inanç ve niyet.

Nazar boncuğunun mavi rengini düşünün, nazar boncuğunun renginin koyu mavi renk olması tesadüf değildir, yine bilge kadim atalarımız, renklerin frekanslarını öğrenmiş olacaklar ki, koyu mavi rengin "temizleme" ve "koruma" özelliği olduğunu tespit etmişler =)

Yapmanız gereken tek şey negatif enerjilerden korunma niyetinizi içinizden geçirerek tüm bedeninizin etrafını masmavi bir frekans ile çerçevelemeniz.

Benim kullandığım niyet cümlesi ise şu şekildedir:

"Kendimi koruma enerjisi ile sarmalıyorum, bu alana sadece en yüksek hayrıma olan pozitif enerjiler girebilir, negatif hiçbir enerji benim yaşam alanıma giremez"

Kafanızda daha net canlandırabilmeniz adına imgenizin aşağıdaki görsel ile parallelik göstereceğini düşünün:

Eğer, enerjinizin düşeceğini bildiğiniz kişi veya kişiler ile birlikteyseniz, kalkanlamanın en etkin yolu beden dili ile birlikte kullanılmasıdır. Yine antik çağlardan beri kullanılan sembolik hareketlerin bilinçaltımızda son derece etkili sonuçları bulunur. Etkin iletişim ve beden dili kitaplarında önemli toplantı ve görüşmelerinizde kesinlikle yapılmaması gereken bir kol hareketi bulunur, aslında bu hareketi hepiniz biliyor ancak ve sadece bilinçli olarak kullanmıyorsunuz =)


Bu hareketin tek bir anlamı vardır, "senden gelene açık değilim", e haliyle de böyle olunca önemli görüşmelerinizde olumsuz bir intiba bırakmamak adına bu hareketi yapmamanız tavsiye edilir, peki ya gerçekten de belirli bir kişiye karşı "kapalı" olmak istiyorsanız ne yapacaksınız? İşte o zaman yine içinizden korunmaya niyet ederek oturuş pozisyonunuzu çakralarınızı karşıdan gelen etkiye kapatacak şekilde çapraz bir şekilde tutabilirsiniz.

5. Reiki Uygulayıcıları

Güç sembolünü bedeninizin önü, arkası, sağı ve soluna çizin ve korunmaya niyet edin.

6. Benim Uygulamalarım /İleri Seviye

Evrende çeşit çeşit dalga boylarında seyreden bir çok enerji türü bulunur, bunlar negatif, kötü, veya  pozitif, iyi şeklinde nitelendirilseler de, esasında enerji negatif veya pozitif değildir, farklıdır ve nötrdür.

Enerjilerden etkilenme biçimimize göre biz enerjileri negatif veya pozitif olarak ayırırız. Ve sınırlı beyin kapasitemizle yaptığımız bu ayrım da esasında bir ilüzyondur.

İşin gerçeği her bir deneyim içerisinde bir öğreti barındırır, bu bakış açısından baktığınızda negatif deneyim diye bir şey de yoktur.

Bir de şöyle düşünün, diyelim ki hakikaten nazardan veya düşük enerjili insanlardan etkileniyorsunuz. İlk tepkiniz ise, "bazı insanların enerjilerinden çok etkileniyorum, benim de enerjimi düşürüyorlar, nasıl korunabilirim?" şeklinde bir tepki oluyor, oysa ki esas sorun diğer insanlar değil, sizin onlardan neden etkilendiğinizdir. Enerji kaçağı olmayan, kendi öz frekansı yüksek olan bir kimse zaten ve sadece eş frekanslı kişileri hayatına çeker ve onun evreninde düşük enerjili insanlar ve olaylar barınamaz. Dolayısıyla böyle bir kişinin zaten düşük enerjilere karşı kalkanlama yapmasına da gerek yoktur. Neticede olmayan bir şeye karşı neden kalkanlama yapasanız?

Kalkanlama da esasında korku ve kaygının neticesinde ortaya çıkan bir araç değil midir? Kalkanlama teknikleri de esasında bu gibi enerjilerin sizin alanınıza etki edebileceğini onamaz mı?

Bu nedenle ben çoğu zaman kalkanlama yapmayı tercih etmem, zira her deneyim, bir öğretidir, ve hiçbir öğretiden de mahrum kalmayı istemem bu nedenle benim şahsi hayatımda uyguladığım felsefe şudur: " Tüm öğretileri yumuşak ve keyifli bir şekilde almayı seçiyorum"

Evimde kokusunu sevdiğim ve evimin frekansını yükselttiğini bildiğim için 2-3 günde bir adaçayı tütsüsü yakarım, klasik müziğimi açarım, ara sıra da Alışveriş Merkezı gibi oldukça kaotik ve karışık enerjilere sahip kalabalık mekanlarda ise Reiki Sembollerimi kullanırım, işte bu kadar.

Ancak yine tekrarlıyorum, ben kimilerinizin bildiği "psişik atak" olayları ile karşılaşmış biri olarak, yolumun başlarında size önerdiğim tekniklerin her birini kullandım ve güzel sonuçlar aldım, zira Egonuzun bir takım yeni bilgilere ikna olması için öncelikle bir takım araçları kullanması gerekir. Bu nedenle sizler de bu yolun başındaysanız, bu başlık altında yazan "hiçbir şey yapmama" tekniği ile başarılı olamayabilirsiniz ve bu son derece doğaldır, bu dediklerim aklınızın bir köşesinde bulunarak, korunma tekniklerinden etkin bir şekilde faydalanabilirsiniz. 


Ve her zaman hatırlatacağım şekilde, hayat enerjisi yüksek bir insanın yaşam alanında sadece eş frekanslar barınabilir, bu nedenle hayattan keyif almanız, içsel huzur ve mutluluğunuzu sağlamanız, gereken tüm korunmayı sağlayacağı gibi, hayatınıza nice güzellikler de getirecektir.


İlüzyonlarınızın farkına varmanız dileğiyle,

Sevgilerimle


Not: Bireysel danışmanlık ve eğitimlerim hakkında bilgi ve randevu talepleriniz için fitsoulfitmind@gmail.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Geleceği Bilmenin Sırrı

Geleceği bilmek istiyorsan, Kendini bil.  Geleceği mi bilmek istiyorsun, Dışarı çıkma, *Kendine gel!*,  Geleceği ...