22 Aralık 2015 Salı

Çok İyi İnsanların Başlarına Gelen Çok Kötü Şeyler



"Ben bu kadar kötülüğü, yalanı, dolanı hakedecek ne yaptım"

En çok karşılaştığım isyan cümlesidir bu.. Bunu söyleyen kişi kendisinin yaptığı binbir türlü iyiliğe rağmen, özel ilişkilerinde bir türlü aradığı mutluluğu yakalayamadığını bir de üzerine güvenini zedeleyecek bir dolu olayla karşılaştığını söyler.

Size dürüst olacağım, işin başlarında bu cümleyi ben de çok ama çok kereler kurdum.. taa ki bu senaryoyu kendim için değiştirmek üzere bir içsel yüzleşme yaşayana kadar..

Öncelikle hemen ana kuralı hatırlayalım, dış dünya sizin onlar için yazdığınız senaryo ve rollere uygun olarak hareket eder, siz iç dünyanızda ne yaşıyorsanız, dış dünyanız bunun birebir yansımasıdır ve bunun hiçbir istisnası yoktur.

"Çok iyi" bir insanın kendi öz rızası ve isteği dışında "çok kötü" insanlarla karşılaşması mümkün değildir. Yanlış anlaşılmasın, iyi ve kötü kavramları sadece toplum tarafından belirlenmiş normlardır, kimin iyi kimin kötü olduğunu takdir etmek bizlere düşmez. Burada sadece genelleme yapıyorum. Anlaşılması gereken nokta söz konusu karşılaşmaların bizim tasarımımız olduğudur.

Nasıl mı?

Daha ufacık yaşlardayken "ağladığımızda", "düştüğümüzde", "hasta olduğumuzda", "başımıza kötü bir şey geldiğinde" başta annemiz olmak üzere, birilerinin bizi düştüğümüz yerden kaldırdığını, ağlayınca hemen yemek verdiğini ve başımıza kötü bir şey geldiğinde hemen fazladan sempati ve sevgi gösterdiğini anladık, gördük, yaşadık.. Hep ne diyoruz, zihin 5 yaşına kadar edindiği verileri hayatı boyunca kullanır.  Bu 35 yaşında da, 75 yaşında da değişiklik göstermez, zihin hala başına kötü bir şey gelirse, fazladan ilgi, sevgi, yardım ve koruma göreceğini zanneder.

İşte bir çoğumuzun "kurban psikolojisi" dediğimiz duygu durumunda olmasının nedeni de genel olarak bu ihtiyaçlardır, ancak ne yazık ki küçücükken edindiğimiz bu kodları hatırlamayız bile!

Hayatınızda hiç haketmediğinizi düşündüğünüz olaylarla karşılaştığınızı düşünüyorsanız, kendinize şunu sorarak başlayabilirsiniz "bu olumsuz olaylar bana nasıl hizmet ediyor?", " ben bu olaylardan ne gibi bir menfaat sağlıyorum?"

Elbette başımıza gelen her olumsuz olayın nedeni sevgi, ilgi açlığı olmayabilir, her kişinin alt-duyguları, kök düşünceleri yaşadığı deneyimlere göre farklılık gösterebilir, ama ortak olan bir durum var ise o da, bu durumların kendi yaratımımız olduğu ve bizim bir duygumuza hizmet ettiğidir.

Belki de içsel olarak o kadar da iyi bir insan olduğunuzu düşünmüyorsunuz? Bu nedenle de kendinizi olumsuzluklarla cezalandırıyorsunuz?
Unutmayın, siz kendiniz için ne düşünürseniz "iyi insanım", "kötü insanım", "değerliyim", "değersizim", dış dünyanız bunu size kanıtlamak için gerekli tüm olay ve kişileri hayatınıza getirir.

Çoğu insan "iyi insan olmak" için, ruhunun dileklerini, isteklerini ve öz benliğini görmezden gelir ve birşeyleri hep "fazla fazla" yapma ihtiyacı duyar. Birilerine fazla sevgi vermek, fazla korumacı olmak, hep kendinden vermek.. ama bu davranışların kökünde iyilik, güzellik yoktur, biraz acımasızca gelebilir ancak bu davranışların özünde KAYGI, KORKU ve YETERSİZLİK duyguları yatar. Kendinizden fazla fazla vermezseniz, yeterince iyi insan olmadığınızı, insanlar tarafından sevilmeyeceğinizi, sevdiklerinizi kaybedeceğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Hal böyle olunca başlangıç noktanız "sevgi" olmadığından "korku ve kaygı" olduğundan, deneyimleriniz de sevgi deneyimi değil, çoğunlukla "kaybetme" deneyimi olacaktır.

Unutmayın, kimsenin sizin onamasına veya sizi tanımlamasına ihtiyacınız yok, siz kendinizi nasıl tanımlarsanız zaten dış dünyanız ve geri kalan insanlar sizin bu tanımınızı onaylayacak şekilde hareket edeceklerdir.

Sevgilerimle





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Geleceği Bilmenin Sırrı

Geleceği bilmek istiyorsan, Kendini bil.  Geleceği mi bilmek istiyorsun, Dışarı çıkma, *Kendine gel!*,  Geleceği ...