11 Ocak 2016 Pazartesi
Birbirinize Belki, Ama Evrene Asla Yalan Söyleyemezsiniz
Ne yaptığınız, ne söylediğiniz değil, neyi hangi duygu ile yaptığınız, neyi hangi duygu ile söylediğiniz evren tarafından dikkate alınır. Kısacası birbirimize yalan söyleyebiliriz ama evrene yalan söylememiz mümkün değildir.
Çekim yasası çalışmalarında farkettiğim en zorlu durum, çekim yasasının bilgisel seviyede çok iyi kavranabilmesi ancak gün içerisinde belki de farkında bile olmadan yaptığımız hareketler ile bu yasayı kökten yadsıdığımızdır.
Nasıl mı?
Hayat düzeni, rekabetçi düzen üzerine kurulmuştur, buna göre daima bir kazanan ve kaybeden olacaktır. Bu kodlar zihnimize nesillerden nesile bu şekilde aktarılarak gelmiştir. Bu nedenle herkes, bir diğerinden kaba tabirle "koparabildiğini koparmaya çalışmaktadır".
Mesela şirketler, en az maaşa, en kaliteli çalışanı alıp, bu çalışanlardan alabilecekleri en çok verimi almaya çalışmaktadır. Şirketlerin çok büyük bir çoğunluğu matematiksel bir hesap yapsanız, çalışanının Şirkete kazandırdığının yüzde 1'i kadarını bile çalışana maaş olarak vermemektedir. Dolayısıyla yüzeyde her ne kadar kazan-kazan gibi bir durum varmış gibi yansıtılmaya çalışılsa da (her ay sonu garanti maaş) durum tamamen aksidir. Sistem çalışanı değil, şirketi zengin etmek yönünde kurulmuştur.
Çalışan da doğal olarak, benzer şekilde, kendinden bir değer katmak yerine, mesai saatini en kolay şekilde geçirmenin yollarını aramakta veya, bu düzene inanan biri ise, sürekli daha iyi bir yere gelebilmek için kendini tüketene kadar hep daha fazla çalışmaktadır.
Bu durum sadece iş dünyasında mı böyle?
Hayır, biraz derine indiğiniz zaman, evli bir çiftin çocuk yapma duygusunun altında dahi, yaşlılıkta yalnız kalmama, toplum tarafından "aile" olabilmek için çocuk yapma gerekliliğinden doğan çocuk yapma, evliliği kurtarma, can sıkıntısı (çocuk aileye "neşe" getirir) gibi duygulara rastlamak mümkündür, ve hatta çocuğa yapılan yatırımlar ve masraflar ileride çocuktan beklenen bir beklenti karşılanmadığında "ben seni yedirdim, içirdim, büyüttüm, bugünlere getirdim" şeklinde çocuğa da hatırlatılmakta, yani çocuk ile aile arasındaki alış-veriş ilişkisi ve karşılıklı borç bakiyesi masaya yatırılmaktadır.
Özel ilişkilerde dahi, özellikle kız tarafı, hep "daha çok sevilen taraf" olmayı beklemektedir. Yani eşit bakiye yine çoğu zaman yeterli olmamaktadır =) Çoğu insan sevdiğine değil, kendisini sevene gider.
Mesela hepimiz, "bedava" şeylerin peşinden koşuyor, daima pazarlık yapıyoruz, kopya dvd ve kitap bile satın alıyoruz, hatta yakın arkadaşlarım arasında sürekli yarışma ve çekilişlere katılmak gibi hobisi olanlar dahi var, bu çekilişlerden birinde bir ikramiye alsa, başka bir çekiliş yine aynı ödülü veriyor olsa dahi tekrar kazanmak için aynı çekiliş ve yarışmaya büyük bir hırsla yeniden katılıyor.
Başka bir tanıdığım ise, sürekli eşine dostuna hediye alır, nedensiz (!) sevgi kelebekliği yapar, karşılında çok mu seviliyor sizce? Hayır! Tam tersi, daima kendisinden faydalanıldığını, yalnız olduğunu, bu kadar iyiliğinin "karşılığını" insanlardan göremediğini ve insanların çok bencil ve hatta yalancı=) olduğunu söyler..
Bütün bunları yapma sebebimiz ise, "eksiklik", "kıtlık", " ve "tek taraflı elde etme" duygusudur. Bu kadar kıt kaynakların olduğu bir düzende, biz de doğal olarak, en az bedelle en fazlasını toplamaya çalışıyoruz...ama malesef, pek bir sonuç da elde edemiyoruz!
İşte bunun nedeni evrene yalan söyleyememekten ileri gelmektedir.
Yanlış anlaşılmasın hiçbirimiz bunu kötü niyetle, hatta farkında olarak bile yapmıyoruz, sadece hayatta kalabilmek için, bildiğimiz tek kod, bildiğimiz tek yöntem bu...ama bu değiştirilemez de değildir.
Gelelim çekim yasasına.. çekim yasası, evrende herkes için herşeyin sınırsız olarak var olduğunu söyler, bolluk bereketin herkes için mümkün olduğunu, evrende güzel şeylerin stoklarla sınırlı olmadığını hatırlatır. Paranın "biten" bir şey olmak zorunda olmadığını, paranın daima akabileceğini söyler.
Ve daha da önemlisi;
Evrende daima bir akış vardır "Ne verirseniz, onu alırsınız, vermediğiniz bir şeyi ise, almayı bekleyemezsiniz".
Buna para da dahil, aşk da, sevgi de, ilim de bilgi de..
Bunların her birini siz de vermeye istekli olmalısınız ki, enerjisel olarak akışa izin verebilin. Siz bunların hepsini kendi elinizde tutma niyeti ile hareket ederseniz, idareli kullanmaya çalışırsanız, sadece almak için verirseniz, tam da şimdi olduğu gibi, aşk da, para da, sevgi de, başarı da size damla damla akar.
Peki ne yapmak lazım?
Değer yaratmak ve yaratılan değerlere saygı göstermek...
Bu ifadeyi daha maddesel bir forma sokmak gerekirse, şöyle söyleyelim..
Eğer size evrende herşeyin size doğru otomatik olarak sınırsız bir şekilde akacağı bilgisi kodlanmış olsa idi, sevgi, güven duygusu, bolluk-bereket, aşk, başarı, sağlık, zenginlik... yaptığınız şeyleri yine aynı bugünki tavırla mı yapardınız? Yine aynı adamla/kadınla mı beraber olurdunuz, aynı yerde mi çalışırdınız, sevgi kelebekliği yapmaya devam mı ederdiniz, pazarlık yapar mıydınız, çocuk düşünür müydünüz, peki ya evlilik?
Sevgilerimle
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Geleceği Bilmenin Sırrı
Geleceği bilmek istiyorsan, Kendini bil. Geleceği mi bilmek istiyorsun, Dışarı çıkma, *Kendine gel!*, Geleceği ...

-
Herkese merhabalar, Sizlerden Reiki Eğitimi ile ilgili birçok soru alıyorum, umuyorum ki bu yazımda, bu sorularınızın bir ç...
-
Herşeyin çözümü sevgide… Sevgi herşeyi fetheder.. Sevgi içimizde.. Bu sözler, kişisel gelişim denince ilk akla gel...
-
Rezonans kanunu; en basit anlatımıyla, birbirine benzeyen frekansların birbirine uyumlanması ve birbirini çekmesi olarak tanımlanabilir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder