4 Ocak 2016 Pazartesi

Kişisel Gelişim Polyannacılığı



Bugün kişisel gelişim ile ilgili en çok yanlış anlaşılan konulardan birinden bahsetmek isterim.

"Kişisel gelişim çalışmaları insanı "polyanna" olmak yönünde uyuşturan bir afyon gibidir, etkisi geçince insan ilk başladığından daha mutsuz bir yerde bulur kendisini."

Bu ve bu manaya gelen bir çok eleştiri, ve kişisel gelişim alanında bir kaç sene çalıştıktan sonra, pes eden kişilerden duyduğum buna benzer bir çok söz..

Aslına bakarsanız, kişisel gelişimi afyon olarak kullanmak isterseniz, elde edeceğiniz sonuç tam da budur. Kişisel gelişim çalışmalarını, 10 kg vermek üzere yaptığınız bir diyet gibi görürseniz, 10kg'yu verdikten sonra..geri aldığınızdaki düşünceniz de tam da bu olacaktır.

"Kişisel gelişim bir hayat yolculuğudur" denilirken ifade edilmeye çalışılan şey, şairane bir sözden çok ötesidir, kişisel gelişim çalışmaları hayata bakış açınızı değiştirerek, arabanızın direksiyonuna hakim olmanızı sağlayan ve daima daha da ustalaşmanıza alan tanıyan bir HAYAT BİÇİMİDİR.

Kişisel gelişim asla Polyanna olmanızı amaçlamaz veya size DAİMİ mutluluğu garanti etmez.  Hayat zıtlıklardan oluşur, önce bunu kabul etmek gereklidir. Hayatta mutlu da olacağız, üzüleceğiz de, yas da tutacağız, umutsuzluğa da kapılacağız. Bu alanda eğitim veren tüm gerçek öğretmenlerin hayatlarına bir bakın, hepsinin hayatında hastalık da olmuştur, üzüntü de, yas da, fakirlik de, depresyon da.

Zaten bunları deneyimlememiş bir öğretmenin, bunları deneyimleyen birini anlaması ve rehber olması imkansız değil ama zordur,  örneğin hayatında Kapadokya'yı hiç gezmemiş bir rehberin, o güzel vadilerden sizi geçirmesi, nereye girilir, nereye girilmez bilmesi, elbetteki gezen bir rehbere oranla hatrı sayılır derecede azdır. Bu nedenle gerçek bir kişisel gelişim gönüllüsü, hayatın engebeli olduğunu bilen, deneyimleyen ve en önemlisi KABUL EDEN kişidir.

Peki diyeceksiniz, e o zaman ne anladım ben bu kişisel gelişim macerasından?

Diyelim ki yepyeni bir araba aldınız, ama biraz acemisiniz, ve hopp kaldırıma tosladınız, ağaca çarptınız, arabayı pert ettiniz.. Ne yaparsınız, ne hissedersiniz?

1) Arabam pert oldu, bir daha asla araba kullanmayacağım, trafik de tehlikeli zaten, kaza olasılığı çok riskli, bir daha yola çıkmayacağım, valla keyfinden çok cefasını çekiyorum..ben en iyisi bir daha araba kullanmayayım.. her yere yürüyerek gideceğim.

2) Arabam pert oldu, hay allah, bir sürü masraf çıktı başıma..neyse ama acemiliğime denk geldi, bir daha panik olup, fren yerine gaza basmayayım en iyisi..neyse ders oldu...

Bu iki farklı perspektif kişisel gelişime gönül veren ve onu yadsıyan kişinin hayat görüşü arasındaki farktır... her ikisi de aynı olumsuz olayla karşılaşabilir, ama biri o olumsuz olayı en iyi ve en hızlı şekilde dönüştürerek, araba kullanmadaki ustalığını arttırırken, diğeri hayatını ya heryere yürüyerek giderek geçirir ya da olayda nerede hata yaptığını görmeyerek, kaldırıma ve ağaca sinirlenmeye devam ederek aynı hataları yapmaya devam eder.

Kişisel gelişim çalışmalarında garanti edilebilecek tek şey varsa o da hayat yolundaki ustalığınızı arttırarak, aynı hatalara düşmekten kendinizi alıkoymanızdır. Yoksa, HİÇ BİR ZAMAN HATA YAPMAMAK...HİÇ BİR ZAMAN MUTSUZ OLMAMAK...bunlar ütopik şeylerdir..

En ünlü kişisel gelişim hocalarına bakın, terörü "LANETLİYORLAR".. ama ilk derslerinde anlattıkları şey, öfke duyduğun, karşısında durduğun herşey sabit kalmaya mahkumdur, e noldu demin barışa odaklanmak yerine terörü "lanetliyordun"?

Demek istediğim şu ki, insan olmak, içinde kusurları, hataları, öfkeyi, mutsuzluğu ve benzeri olumsuz duyguları da içinde barındırır, iyi olmadan kötü var olamaz, karanlık olmadan ışık var olamaz..Ama terörü lanetleyen bu hoca, 365 günün 250'sini farkındalıkla yaşayan, ve direksiyonunu gitmek istediği yere yönlendiren kişidir, depresyonunu, mutsuzluğunu, öfkesini 365 gün değil 3-4 gün yaşar ve dönüştürür, yoluna devam eder.. Ama, farkındalık sahibi olmayan bir kişi TÜM HAYATINI mutsuz olarak geçirme olasılığı ile karşı karşıyadır ve bu mutsuzluğun içinden nasıl çıkacağını da bilemez.

Dolayısıyla kişisel gelişim çalışmaları bir kişiye nasıl Polyanna olması gerektiğini öğretmez, bunu da tavsiye etmez.. bu çalışmalar, kişiye hayattaki tüm his kataloğunu anlayıp, kabullenip, yaşayıp, ardından da nasıl dönüştürmesi gerektiğini öğretir..

Mutsuz olmaktan ancak, o mutsuzluk ve o zorluk içinde hapsolup kalabileceğiniz ihtimali nedeniyle korkarsınız ve mutsuz hissettiğiniz ilk durumda, zorluğa düştüğünüz ilk durumda da, bu hisleri savurmaya çalışırsınız, yokmuş gibi davranmak istersiniz, yani DİRENİRSİNİZ, ve netice hüsran olur..Polyannacılık budur. Mutsuzluk yokmuş gibi davranmaktır.. Mutsuzluk da mutluluk kadar doğal bir histir, ne ayıptır ne de yanlıştır. Bu duygularınızı da kabullenerek, rahat olmak, hatta dilediğiniz kadar yaşamak hakkınızdır, yeter ki, yine dilediğinizde rotanızı başka bir yöne çevirmeyi de bilin.. işte o zaman hiç bir duygunuzdan korkmanız gerekmez..

Sevgilerimle













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Geleceği Bilmenin Sırrı

Geleceği bilmek istiyorsan, Kendini bil.  Geleceği mi bilmek istiyorsun, Dışarı çıkma, *Kendine gel!*,  Geleceği ...