10 Şubat 2017 Cuma

Zor Zamanları Atlatabilmenin Ana Kuralı



Zor zamanlardan geçiyoruz, ekonomi hiç olmadığı kadar dalgalı bir seyir izliyor, hal böyle olunca maddi durumumuz ne olursa olsun,  ister istemez bir "koruma" programına geçmek yönünde dürtüsel olarak hareket etmeye başlıyoruz.

Bu, her ne kadar çok akılcı bir çözüm gibi görünse de, esasında, doğru düşünce ve enerji seviyesinden yapılmadığında son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Neden mi?

Evrendeki herşey enerjiden maddeye dönüşmüştür, her zaman tekrarlayacağım gibi, bu farazi bir söylem veya teori değil, bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir. 

İnsanın özü de enerjidir, ve enerji maddeye dönüşür. 

Kısacası sizden evrene doğru yayılan bir enerji var ve bu enerji elle tuttuğunuz, gözünüzle gördüğünüz, hissettiğiniz ve deneyimlediğiniz hayatınızı yaratan unsurun ta kendisi. 

Hareketleriniz evreninizi yaratmaz, hareket, enerjinin maddesel formunun size ulaştığı fiziksel bir kanalı açmaktan ibarettir. Hareket yaratımın son aşamasıdır, ilk aşaması değil.

Bizler, son derece hareket ve aksiyon odaklı varlıklarız. Enerjimiz, düşüncelerimiz ve duygularımız üzerinde odaklanmaksızın, istediğimizi elde etmek üzere bir çok aksiyon alabiliyoruz. Bu aksiyonlar istediğimiz gibi sonuçlanmadığında da, "onca emeğime rağmen hala bir sonuç alamadım" şeklinde isyan ediyor ve hayal kırıklığına uğruyoruz.

Oysa ki, aksiyonu, sadece fiziksel bir tünel, yol, kanal gibi düşünürseniz, aksiyonun tek başına hiçbir şey ifade etmeyeceğini anlayabilirsiniz. 

Yaratım mekanizması şu şekilde işler:

Netleştirilmiş odaklanmış duygu -> netleştirilmiş ve odaklanmış düşünce tohumu-> tohumun yeşererek size madde olarak geri dönmesini sağlayacak ilhamla gelen hareket (aksiyon) -> sonuç.

Bir çok insan bu mekanizmanın sadece son aşamasını uygulayarak gereksiz ölçüde enerji ve vakit kaybetmekte ve istediği sonuçları da alamamaktadır.

Odaklanmamış enerji ve düşünce tohumunun getireceği sonuçlar, sizin zihninizi yansıtır şekilde dağınık ve yarım yamalak olacaktır. Açtığınız hiçbir tünel (aksiyon), net olmayan düşünce tohumlarını dönüştürerek size mükemmel bir sonuç getiremez. Tünelin,yani aksiyonun görevi sadece "yol" olmaktır. Yol, üzerinde vakit kaybetmeniz gereken en son unsurdur.

Peki zor zamanlarımızda biz ne yapıyoruz? Hemen aksiyon alıyoruz. Peki bu aksiyonların dayandığı duygularınızı hiç analiz ediyor musunuz?

Örnek verelim, ekonomimiz kötü durumda, ve bu bir gerçek.

Bizler de bir "koruma programı" oluşturmak yönünde aksiyon almaya hazırlanıyoruz. Bu hareketin altında yatan duygu "kıtlık", "fakirlik", "zor duruma düşme tehlikesi", "güvenlik", "kaygı", "korku" gibi duygular ise, üzgünüm ama yaşayacağınız tam olarak bu olacaktır, aldığınız hiç bir aksiyon, bu duyguların neticesi olan korktuğunuz gerçekliği bertaraf edemeyecektir. Sizin ektiğiniz düşünce tohumu yukarıda anılan duygulardan oluşuyor ise, aldığınız aksiyon ne olursa olsun,bu aksiyon,  size sadece bu düşünceleri madde olarak getirecek bir tünel ve yol görevi görecektir. 

Dolayısıyla, zor zamanlarda korumaya almanız gereken şey paranızdan önce duygu ve düşünce durumunuzdur, zira parayı yaratan unsurun ta kendisi de yine kendi duygu ve düşüncelerinizdir. 

Para kaybetmek istemiyorsanız "kayıp" korkusunu bertaraf etmeniz ve yerine "bolluk" düşüncelerini ekmeniz gerekir. Esas "koruma programı" budur. Kaldı ki "koruma programı" olarak adlandırdığınız programın enerjisi dahi "kayıp" duygusu üzerine kuruludur, bu programın adı da esasında "zenginleşme programı" olmalıdır. 

Gözlemlerim sonucunda, bu gibi zor zamanlarda insanların hayatlarından kestikleri ilk şeyin, ruhlarını besleyen ve keyif aldıkları aktiviteler olduğunu görüyorum, ancak bu kişiler hala ekstra bir çift ayakkabı almaktan veya hiç gerekmemesine rağmen maddeye harcama yapmaktan imtina etmiyorlar.

Oysa ki, sizin bugün istediğiniz kadar alışveriş etmenizi sağlayan şey bolluk bilincinizin seviyesidir, daha fazla alışveriş ederek zengin olamazsınız, ancak bolluk bilinciniz üzerinde çalışarak istediğiniz kadar alışveriş edebilirsiniz.  

Balık tutmayı öğrenerek, istediği kadar balık tutabilecekken, insanlarımız, halen balığı "ithal" etmeye çalışıyorlar. Bu hem para, hem zaman hem de enerji kaybına yol açıyor. 

Örneğin, bir çok insan için kitap alışverişi, keyfi bir alışverişken, 3. bir kabanı almak "ihtiyaç" dahilinde oluyor. Bu satırları yazarken dahi, bu durumu her defasında büyük bir şaşkınlıkla karşılıyorum. Bilgi edinmek, ruhu, zihni, bedeni geliştirmek hayati bir zorunluluktur, zira hayatınızı yaratan düşüncelerinizdir, giydiğiniz 3 farklı tipte kabanınız değil.

Paranıza yatırım yaptığınızda zenginleşirsiniz, ruhunuza yatırım yaptığınızda hem zenginleşir hem de sağlıklı ve mutlu bir insan olursunuz. 

Malesef bu sözleri anlamak için insanlarımız fiziksel bir rahatsızlığa yakalanana veya büyük bir darboğaza girene kadar bekliyor. 

Zor zamanlarda, her zamankinden daha fazla ruhunuza, duygularınıza ve düşüncelerinize yatırım yapın. Bu, hem sağlığınız, hem hayat kaliteniz, hem maddi durumunuz, hem de ilişkileriniz için elzemdir. 

İletişim: fitsoulfitmind@gmail.com

Sevgilerimle






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Geleceği Bilmenin Sırrı

Geleceği bilmek istiyorsan, Kendini bil.  Geleceği mi bilmek istiyorsun, Dışarı çıkma, *Kendine gel!*,  Geleceği ...