7 Ocak 2017 Cumartesi

Gündem - Panik, Yas ve Terör



Malesef, uzun bir süreden beri ülkemiz ve insanlarımız çok ciddi bir şekilde terör saldırılarına maruz kalıyor, canlarımız gidiyor, her birimiz, sosyo-ekonomik durumumuz farketmeksizin ölüme beş dakika uzaklıkta yaşıyoruz. Herbirimizin yakınları, tanıdıkları, tanıdıklarının tanıdıkları, kısacası kalbine dokunan birileri, yok yere, bu Dünyadan göçüp gidiyor.  Yeni Yıla bile kutlama yaparak, yepyeni umutlarla girmemiz engelleniyor, yeni seneye dair küçücük bir umudumuz varsa dahi, onu da yok etmek için bilinçli eylemler düzenleniyor.

Evet, durumumuz bu, gerçekler ortada. Peki, siz hala yaşamaya devam edenler, hala yaşıyor musunuz? 

Yoksa terör size uğramamışken, kendi kendinizi terörize mi etmeye başladınız?

Ben bir Reiki Master'iyim, enerji ve evrenin nasıl işlediğini, karmayı kısacası metafizik'in m harfinden k harfine kadar her bir alanını çok iyi biliyorum, bilmekle kalmıyor, uyguluyorum ve öğretiyorum. Son iki haftadır ben bile, öyle bir "yas" enerjisine büründüm ki, içine düştüğüm durumu farketmem iki haftamı aldı. 

Nasıl mı farkettim? 

Şahsi hayatımın günden güne daha kötüye gittiğini tespit ederek! 

Evrende herşeyin özü enerjidir, siz kimseniz, özel hayatınızda yaşayacağınız her bir olay ve kişi de sizin kimliğinizin birebir yansımasıdır, kabul etmesi ne kadar zor da olsa, enerji, benzerini çeker. Benim bu "yas" enerjisine girmemle birlikte, olumsuz enerjim hızla arttıkça arttı, yoğunlaştı ve karşılığında da günlük hayatımda irili ufaklı bir sürü olumsuz olay yaşamaya başladım. Bu olaylara "şanssızlık" deyip, geçmeyecek kadar farkındalık sahibi biri olarak, elbette bu duruma müdahale ederek, olumsuzluklara bir son verdim. 

Peki bunu nasıl yaptım?

Öncelikle, gündemimizle ilgili olarak verdiğimiz tepkilere bir bakalım.

Sosyal medyada, ekran karartmak, terörü lanetlemek, acı temalı paylaşımlar vb.
Biz buna "duyarlılık" diyoruz. Ancak sizlerin duyarlılık olarak algıladığı ve göstermeye çalıştığı tepki esasında hiçbir işe yaramıyor, yaramadığı gibi size ve çevrenize de zarar veriyor. Evet yanlış, duymadınız, duyarlılık adı altında yapılan bu "yas" ve "öfke" dolu paylaşımlarınız kendinizin ve çevrenizin enerjisini düşürüp, daha da kötüsü, sizi "tehlike" alanına sokuyor. Evet artık sizde terörün kapsamı alanındasınız, çünkü odağınızı yönelttiğiniz herşey büyür, dertler paylaştıkça azalmaz, çoğalır, her gün terör ve korku enerjisini beslemeniz, sizin de artık bu olayların çekim alanına girmenize neden olur.

Duyarlılık, yası ve öfkeyi beslemek değildir, duyarlılık, ortada bir problem olduğunu tespit, edip, ÇÖZÜME odaklanmaktır. 

Sizin kararttığınız ekran, öfke dolu paylaşımlarınız bir çözüm önerisi içermiyor, sadece var olan karanlığın daha fazla yayılmasına hizmet ediyor. Biliyorum kabul etmesi zor, ancak enerjisel seviyede olan, emin olun ki budur. Evlere kapanmak, keyif sürelerini azaltmak, mutlu anlarınızdan suçluluk duymak, paranızı her zamankinden daha fazla elinizde tutmaya çalışmak...bu eylemlerin her biri "korku" kaynaklı eylemler olduğu için "kıtlık bilincini" yaratır, memleketin durumu daha iyi bir hale bile gitse artık siz kıtlık bilincine girmiş olduğunuzdan dolayı, yaşayacağınız olaylar da bu bilince uygun olarak tezahür edecektir.

Bu nedenle, dikkatli olun.

Bugün bu olaylar karşısında acı ve üzüntü duymayan tek bir kişi olduğuna bile inanmıyorum, duymayanları da "insan" olarak kabul etmiyorum. Peki bu olaylar karşısında sessiz mi kalalım. Hayır elbette değil, ancak, tepki ancak bir işe yarayacaksa mantıklıdır, aksi takdirde tepki kuru gürültüden ibaret kalır;

-  Düşünün. Sorgulayın.

Korku, panik ve üzüntünüz, yaşam alanınızda güvende, huzurlu hissedememekten ileri gelir. Terörist gruba "artık terör son bulsun" ricasında bulunmak kadar anlamsız bir hareket olamaz. Bugün olan ise, tamamen budur, "kahrolsun terör! artık can kayıplarına son! yeter artık!"

Terörün amacı da tam da budur, halkı kaosa ve paniğe sürüklemek. Kaosa ve paniğe neden hizmet ediyorsunuz? Terörün amacı sizin hayat standardınızı düşürerek, umutsuzluğa, korkuya, paniğe kapılmanızı ve şuursuzca ayaklanarak mevcut düzenin sarsılmasına hizmet etmenizi sağlamaktır. Terörün kelime anlamı dahi budur.  Sizin verimsiz öfke ve isyanınız muhatabınızı sadece mutlu eder, çünkü bu onun amacına ulaştığının bir kanıtıdır.

- Panik, Korku ve Yas Duygunuz Kime Fayda Sağlıyor?

Bu soruyu sorarken çok ciddiyim, kendinizi içine soktuğunuz bu karanlık enerji ile ülkenize, ailenize veya kendinize herhangi bir fayda sağlıyor ve çözüm üretebiliyor musunuz? Üretemediğiniz gibi, bir de kendinizi içine soktuğunuz karanlık enerji nedeniyle, kendi özel hayatınızda da kaos yaratmaya başlıyorsunuz. Sonuç olarak artık o kadar yıpranıyorsunuz ki, "işe yaramaz" bir birey haline geliyorsunuz. Artık ne kendinize, ne işyerinize, ne ailenize sunabileceğiniz bir enerji rezerviniz yok, dolayısıyla, standart bir günde sağladığınız faydayı da sağlayamaz hale gelerek, esasında, mevcut durumunuzu olduğundan daha da kötü bir hale sokuyorsunuz.

Ben de herkes kadar gündemi takip ediyorum, "gündeme dair" olmayan herşey, özellikle eğlence ve magazin odaklı her bir paylaşım ve programa insanlarımız ateş püskürüyor "memlekette bu kadar felaket olurken nasıl gülebiliyorsunuz, nasıl tatil, nasıl yemek paylaşımı yapabiliyorsunuz?". 

E size sormazlar mı, sen gülmüyorsun da senin ne faydan var, o kişiler de sizinle aynı memlekette yaşıyor, aynı tehlike altında, sizden güvenlik anlamında hiçbir avantajları yok; ben bu gibi program ve paylaşımlara öfke ile yaklaşmaktansa benim içimi açtıkları için, 1-2 saat dahi olsa odağımı başka bir alana yönlendirdikleri için şükran duyuyorum. Sizin bu davranışlarınızla hiçbir kimseye faydanız yok ancak bu kişiler 1-2 kişiyi bile gülümsetebiliyorsa sizden inanın insanlığa daha büyük bir fayda sağlıyorlar. 

- Birşeyler değişsin isteyenlerden misiniz?

Birşeylerin değişmesini terörist gruplardan isteyemezsiniz, o an, o zaman yöneticileriniz, güvenliğinizden sorumlu her kimse ancak ondan isteyebilirsiniz. Bunun için her ay düzenli olarak maaş alan yöneticileriniz ve devletiniz var, güvenlik talebinizi ileteceğiniz, bu konuda ısrarcı ve talepkar olmanız gereken makam onlardır. Bugün yapılan paylaşımların, görüyorum ki hiç bir muhatabı yok, sosyal medya teröründen başka bir şey değil. 

Her "Kahrolsun Terör!" yazdığınızda, her "Kahrolsun Terör" diye bağırdığınızda, kahrolan terörist gruplar değil, sadece kendinizsiniz.

Gelelim,  hayatınızı nasıl dengede tutabileceğiniz konusuna. 

Dünya içinde dünyalar vardır; evet hep birlikte zor günlerden geçiyoruz, ortak Dünyamızda ortak bir mücadele içindeyiz, ama bunu şuursuzca etrafa öfke saçarak, bağırarak, çağırarak yapmanın hiçbir faydası yok, öncelikle, bir birey olarak "sağlıklı", "sakin" ve "aklı bütün" bir düzeyde hayatımızı idame ettirmek bizim birincil görevimiz, hele bu gibi günlerde; her birinizin aklına, dirayetine, inancına, huzuruna, güzel enerjilerine her birimizin ihtiyacı var.  
İşe kendinizden başlayın.

Bu gibi dönemlerde biz Reiki uygulayıcılarının yaptığı tek bir şey vardır, kendi enerjisini ve frekansını yüksek tutmak ve bu ışığı mümkün olduğunca etrafa yaymak. Işığın olduğu yerde karanlık var olamaz. 

Evrende polarite kanunu vardır ve daima işlemektedir, her karanlığın sonunda ışık mutlaka gelir, her ışığın sonunda da mutlaka karanlık dönemlerden geçilir, her ağaç yaprak döker ve her ağaç mevsimi gelince çiçek açar,  bu evrimin ve gelişimin bir kaidesidir, bu evrende, bir dönme dolapta yolculuk ediyorsunuz, sıkı tutunun, ve keyfini çıkarın. 

Size neler iyi geliyorsa, ne yüzünüzü güldürüyorsa, ne huzur veriyorsa, ne keyif veriyorsa, her zamankindan daha fazla bu aktivitelere sarılın. Bu gündeme karşı yaptığınız bir saygısızlık değil, sizin varlığınızı, akıl sağlığınızı koruyarak, faydalı bir birey olma durumunuzu güvence altına almaktır, bugün sizi kaybedersek, eşsiz bir bireyi kaybetmiş oluruz, sağlıksız bir bireyin ne kendisine ne de çevresine hiçbir faydası olamaz. Yaşadığınız her an, sağlığınızı ve dengenizi korumakla yükümlüsünüz, bu bir zorunluluktur.

Dünya içinde var olan dünyanızı terörize etmeyi bırakın, korunacak ilk dünya kendinize ait olandır, bunu başardıktan sonra, daha büyük dünyalar ve ortak dünyamız için ne yapabilirsiniz, düşünün. Kendi dünyası yıkılmış olan bir bireyin, ortak dünyaya hiç bir faydası olamaz.

Bu gibi zor dönemlerde ruhunuza bakım yapmanız sanılanın aksine "lüks" değil, zorunluluk halini alır. Saldırı altında olan, yaralanan sadece bedeniniz değil ruhunuzdur.  Daha fazla meditasyon yapın, daha fazla gülümseyin, enerjiyi, şifayı tanıyın ve anlayın, kendinize ve etrafınıza şifa vermenin yollarını öğrenin, uygulayın. Gerçekten ateşin düştüğü yerlere şifa gönderin, yapabiliyorsnaız maddi ve hiçbir şey yapamıyorsanız manevi olarak destekleyin.

Sevgilerimle 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Geleceği Bilmenin Sırrı

Geleceği bilmek istiyorsan, Kendini bil.  Geleceği mi bilmek istiyorsun, Dışarı çıkma, *Kendine gel!*,  Geleceği ...