Erdem
Birkaç zamandır, çevremi gözlemliyorum, benim şahsi çevrem son derece eğitimli, aklı başında, kültürlü insanlarla çevrilidir. Ancak daha geniş çembere baktığımızda ise, her renkten ve çeşitten insanla da iç içe olduğumu söyleyebilirim.
Gözlemlerim sonucu şunu farkettim; insanlara yapıştırdığımız "eğitimli, zeki, kültürlü, sağcı, solcu" vb. etiketler hiçbirimize hiçbir fayda sağlamıyor.
Bizler her şeyden önce evrende keşfedilebilmiş "en üstün" ırka yani, insanlık türüne mensubuz. Bu etiketi de kendimize elbette bizler yapıştırdık.
Hadi diyelim, gerçekten de en üstün ırkız. Peki, siz, bugün, insan olmanın temel özelliklerini taşıdığınıza inanıyor musunuz?
İnsan olmanın temel özelliklerini öncelikle Kutsal Kitaplarda bulabiliriz. Binlerce sayfa okumanıza gerek yok, hepsinin üstüne basa basa tekrarladığı ilk ana kurala bakalım.
"Kendine gösterilmesini istemediğin bir tavrı, başka hiçbir canlıya gösterme".
Bugün inandığınız kitabın, Peygamberin veya liderin, bu tarzda bir sözü hiç söylememiş olduğunu iddia edecek tek bir kimse yok.
Bu ana kural üzerinden gidelim. Siz hayatınızdaki her hareketinizde, seçiminizde, sözünüzde, bu kuralı uyguladığınıza inanıyor musunuz?
Benim şaşkınlığım şu olmuştur, herkesin dilinden düşmeyen bu söz, uygulamaya gelince kimse tarafından uygulanmıyor.
"Ben bir sokak köpeğini asla incitmem", "ben fakirlere yardım ederim" gibi çok bariz temel hareketleri bir kenara bırakalım, evinizin içine özel hayatınıza girelim, örneğin sizi aramasını istediğiniz bir kimseyi siz arıyor musunuz? Size yalan söylenmesini madem bu kadar istemiyorsunuz, siz hiç mi yalan söylemiyor, dedikodu yapmıyorsunuz? Siz karınıza kocanıza bağırabildiğinize, psikolojik veya fiziksel şiddet gösterebildiğinize göre, herhalde bu gibi davranışların kendinize de yapılmasını onaylıyorsunuz? Bu sözü küçük günlük eylemler skalasında değerlendirin, bu sözü nasıl uygulamadığınızı hayretle siz de göreceksiniz. Hayatınızın yüzde 70'nde bu kuralı uygulayabiliyor olmanız bile büyük bir erdemdir, devam edin.
Bakın, ne kadar dininize bağlı olduğunuz veya ne kadar kültürlü, eğitimli olduğunuz bambaşka konulardır, bugün kültürüyle ve ibadetiyle övünen kimse, İnsan olmanın temel olan bu özelliğini yerine getiremiyor ise, ne yaptığı ibadet, ne de geliştirdiği kültür, ve aldığı eğitim bir anlam ifade eder.
Etiket arkadaşlar, bitmiş ve satılmaya hazır bir ürünün üzerine yerleştirilir, siz bir "ürün" olarak kendinizi rafa çıkmaya hazır, dikişleri sağlam bir ürün olarak görüyor musunuz? Dikişleri sağlam olmayan, yırtık pırtık, sökülmüş bir ürünün üzerine istediğiniz kadar etiket yapıştırın, o ürün ne alınır, ne satılır, ne giyilir.
Bizim bugün yaptığımız da budur. Kendi durumumuza bakmadan, sürekli başkalarından saygı, sevgi ve dürüstlük talep ediyor, hak, hukuk, adalet, etik ve ahlak kavramlarını dilimizden düşürmüyoruz. İnsan olmanın ilk ve ana temel kuralını yerine getirmeden, bu kuralın bizim lehimize işlemesini bekliyor ve maalesef hiç anlamadığımız, kendimizin dahi uygulamadığı diğer bu ikincil kavramlar üzerine ahkam kesiyoruz. Bakın esas cahillik budur, cahillik eğitimle bir nebze giderilebilir, ama gerisi bizlere kalmıştır.
Dindar olmak veya kültürlü olmak bizi daha fazla insan veya daha erdemli kılmaz, sadece daha fazla dindar veya daha fazla kültürlü kılar. Dindarlık, kültür, eğitim, zeka, insanı değerler arasında değildir. Önce o çok övündüğümüz insanlık türünün gereklerini yerine getirerek, insan olmayı öğrenelim.
Yetenek
Gelelim diğer konuya, her gün, "ben bilime ve maddeye inanırım" diyerek kendini daha zeki ve "aydınlanmış" zanneden bir çok kişi ile karşılaşıyorum. Hep söylerim, cahil bir insanı eğitmek kolaydır, ama eğitimli bir cahili yönlendirmek, işte bakın bu çok zordur.
Bu kişiler ben kendilerine "enerji terapisti" olduğumu ifade ettiğimde, "bu işin dayanağı nedir" gibi bir soruyu sorarlar. Ben de sorunun cevap bulma niyetiyle sorulduğunu düşünerek, bu kişileri özellikle Nikola Tesla, David Bohm ve Carl Sagan gibi bilim adamlarının makale ve kitaplarına yönlendiririm. Gerçekten cevap bulma niyetinde olan kişi, bu kaynaklara yönlenen kişidir, ama bana bu soruyu defalarca soran kişileri gördüğümde sorunun "muhalefet olma" amacıyla sorulduğunu, soruyu sormuş olmak için sorduklarını da anlarım.
"Ben maddeye ve gördüğüme inanırım, ben bilime inanırım" diyen kişiye, madde nedir? evren nasıl oluşmuştur? gibi en basit soruları sorduğunuzda, biraz konuyla ilgilenen kişi size atomlardan, büyük patlamadan bahsedecektir. Bir tık ileri gidip, atomu parçaladığında içinde ne var diye sorduğunuzda, kişi sizin suratınıza boş boş bakıyor ise, kendi hücresinin özü ile her şeyin özünün atom ve atomun içindeki saf enerji olduğunu henüz hiç duymamış ise, gördüğüne ve makinelerine inanan bu kişi, insanın görüş skalasının ne kadar dar olduğunu bilmiyor, makinelerinin 25 sene sonra değişeceğini ve dolayısıyla inancının da değişeceğini farkedemiyor ise, bu kişi inandığı şey hakkında esasında zerre bilgisi olmayan eğitimli bir cahil olduğunu size kanıtlamış demektir.
Bilimi takip ettiğini söyleyen kişiye Tesla kimdir diye sorduğunuzda, size ampülü bulmuştur diyorsa, E=mc2 dediğinizde, bu formülün sadece fizik kimya problemlerinde kullanıldığını düşünüyorsa, Pi sayısını da benzer şekilde sadece geometride kullanıyor ise, içinde yaşadığı dünya ve canlıların varlığını Büyük Patlama ile bağlayamıyorsa, maddeye bu kadar inandığını belirten kişi, maddenin özü ile insanın özünün aynı olduğunu keşfedememişse, bu kişi arkadaşlar bilime dair de esasen hiçbir şey bilmiyor demektir, isterse Harvard'tan, Oxford'tan mezun olsun.
Geçenlerde, yine övünerek kendisinin bilim insanı olduğunu söyleyen ama ruha inanmadığını belirten bir kişiyle karşılaştım. Bundan daha komik bir açıklama olamaz. Bilim hakkında ufak bir bilginiz var ise, insanın bedeninden yayılan ölçümlenebilir bir enerji olduğunu biliyorsunuz demektir, bilim hakkında yine temel bir bilginiz var ise, enerjinin yok olmadığını da biliyorsunuz demektir, peki ölüm anında gerçekten ölen ne? Bedeniniz mi? Peki enerjinize ne oluyor? Ölmediğini biliyorsunuz? Bir şeye mi dönüşüyor, yoksa siz bedeninizden ibaret değil misiniz? Yoksa ölüm gerçek değil mi? Bakın bildiğim tek bir temel bilgiyle hayat ve ölüme dair birçok soruyu sorabiliyorum, bunların cevaplarını bilmeniz gerekmez, zaten varmanız gereken nokta da budur, ruh yoktur, ölümden sonra hayat yoktur sadece bilim vardır demeden önce, "BİLMİYORUM" deme erdemini ve alçakgönüllüğünü gösterebilmeniz gerekir. Bilimin amacı da bu bilinmeyenlere bir cevap bulmaktır.
Dolayısıyla, bugün bilim insanı olduğunu ifade eden bir çok uzman kişi, esasında bilimin temel öğelerini bilmeyen, okumayan araştırmayan, ve gelişimin esas unsuru olan soru sormayı bilmeyen kişilerdir. E ne oldu okuduğumuz 10 senelik fakülteler? Çöp oldu arkadaşlar.
Bilim enerjiyle ilgilenen daldır, kişisel gelişim ve felsefe bu bilgileri günlük hayata kanalize etmenin yollarını öğreten düşünce öğretilerinin bütünüdür. Bu dallar birbiriyle çatışmaz, birbirini devamlı besler. Bunu anlamanız için her iki dalla ilgili de bir bilgi dağarcığınızın olması gereklidir. Bu yoksa elbette ki, ampulü bulan adamın, esasında en büyük kişisel gelişim üstadlarından biri olduğunu bilemezsiniz.
"Bilmiyorum" demek cahillik değildir, bilmeden konuşmak, işte esas cahillik budur.
Bu nedenle, ben cahilliğin çok da eğitimle alakalı olduğunu düşünmüyorum, elbette eğitim şart bunu tartışmayalım bile, ama eğitim cahilliğimizi giderecek tek araç değildir, bu araçlardan bir tanesidir. Sadece eğitimli olmamız, cahil olmadığımız anlamına gelmez. Zeka bizlere doğuştan bahsedilmiştir, kullanmadığımız zekamız bizi aptal kılar. Bugün çok zeki olup da hayatında tek bir akıllı hamle yapmamış, tek bir akıllı soru sormamış, bir dolu aptal insanla karşılaşıyorum.
Aptallık şahsi bir seçimdir.
Bir gram zekanız da olsa, hatta zeka geriliğiniz dahi olsa, var olan zekanızı işlevsel şekilde kullanabilmeniz, sizi bir çok insandan daha akıllı kılar. Dolayısıyla zekamızla faydalı bir şeyler yapmıyorsak, biz de herkes kadar aptalız.
Hayatta tek bir yetimi geliştirebilecek olsaydım, bu soru sorma yeteneğim olurdu, hayatta tek bir erdeme sahip olabilecek olsaydım bu, bana yapılmasını istemediğim şeyleri, başkasına yapmamak olurdu.
Sadece bu iki temel beceri üzerinde çalışmanız dahi, bir çok insandan daha kültürlü, daha erdemli, daha başarılı, daha akıllı ve daha iyi bir insan olmanızı sağlar.
Sevgilerimle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder